Sevgili okurlar,
Bu dünyadan kimler gelip geçmedi ki, kimler?
Şöyle başımızı kaldırıp,kendi çevremize baktığımızda bile  hayat mücadelisi içinde “iz bırakanları” saymak,anmak, hatırlamak,hatıralarını yaşatmak bize düşen görevdir..
Sevgili Karasul kardeşim Muzaffer Tatlı, benim “Akyazı’da İz Bırakanlar “ yazılarımdan sonra, kendine bir görev olarak “Karasu’da İz Bırakanları” listelemeyi yeğlemiş..
Ne güzellik, ne?
Bugün, düne imza atanlar, aramızdan bir bir ayrılıyor!
Kimi, evinde, kimi hastanede müzbin hastalıkların pençesinde bir “merhaba”, kimi de sevdiklerinin yolunu gözlüyor..
Bilirim bu duygusallıkları, bu çaresizlikleri!..
Sevgili Muzaffer tatlı kardeşimin bu yazısını bu mana da sizlerle paylaşmak istiyorum..
Lütfen, sizde çevrenizideki “iz bsırakanları hatırlayıp, anıp yadederseniz”, yaşama bir güzellik katmış olursunuz!
Nefreti,küslüğü,ocuyu,bucuyu bırakıp, düne,bugüne imza atanları,iz bırakanları hatırlamak hepimizin görevidir..
Gelin Muzaffer Tatlı kardeşimin yazısını birlikte okuyalım:
“İçimde kalan) "YAŞAYAN DEĞERLER..."

Evet... 1 Temmuz günü, Karasu Atatürk Meydanında, 23 yıl gibi, uzun yılların özlemi olan, "Karasu'nun Yaşayan Değerleri" projesini, ince eleyip, sık dokuduktan sonra (Belediyenin de katkılarıyla) kamu oyuyla, halkın da büyük beğenisiyle paylaşmıştım, ama, (seçici) komisyon olarak ; ortaya konan, "Sanatçılar" (ülke çapında) ,"Sporcular" (milli), "Bürokratlar" (Vali ya da İl Emniyet Müdürü) “Doktorlar” (Profesör ya da doçent) gibi özellikler taşıması koşullarıyla belirlenmesine rağmen yine de bazı eksiklerimiz olmuştu...

*

O eksikler ile yan yana geldiğimde, adeta yüreğim burkuluyor, üzülüyor kahroluyorum...

*

Bunlardan bir kaçını, sizlerle paylaşmak isterim...1 temmuz programından sonra kendileriyle daha yakın diyalog imkanı bulduğum profesöründen, sporcusuna, bürokratından,sanatçısına, bütün "DEĞERLERİMİZİN" Karasu için, konumuzla ilgili yapılacak "tümprojelerinize katkı vermeye hazırız" sözü, beni daha da heyecanlandırmış, yazın, milyona varan nüfus ve kurulmuş ya da kurulacak mega sanayi potansiyellerine rağmen, KARASUSPOR neden yerlerde sürünüyor mevzusunu konuşmak üzere, Karasu’nun ilk profesyonel futbolcusu olarak, Trabzonspor A kadrosunda devamlı olarak oynamış, daha sonra, yerleştiği İzmir'de, çeşitli takımlarda top oynayarak İzmir'in sevgilisi olmuş, önce Buca, daha sonra. İngiltere ve İtalya'da top koşturan Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder gibi, dünya çapında futbolcu fabrikası Altınordu'nun genel koordinatörlüğünü yapmış, (Benim ahlakıyla çok sevdiğim) ZEKİ ÇAKIR'ı çağırdım, yine Atatürk meydanına...

*

Bir yandan çaylarımızı yudumlarken, diğer yandan, hemen üzerimizde sallanan fotoğraflarıyla "KARASU'NUN

YAŞAYAN DEĞERLERİ" etkinliğini nasıl bulduğunu sorduğumda, yüz ifadesi birdenbire değişti....

*

"Çok kırıldım... Ben de, Karasu'nun ilk profesyonel futbolcusu olarak, o tabloda yer almalıydım... Ama merak etme, bu kırgınlığımı (sana olan saygımdan) kimseyle de paylaşmadım, paylaşmam da" deyince, o kadar üzüldüm, o kadar kahroldum ki...

*

Dünya liglerine futbolcu ihraç eden Altınordu gibi yapının başındaki bu değerimiz, (sadece milli olmadığı gerekçesiyle) nasıl olur da, bu "DEĞERLER" arasında olmazdı...

*

Çok üzülmüştüm ama, ZEKİ'nin olgun tavrı ve KARASUSPOR için paçalarını sıvama heyecanı, bir parça üzüntümü hafifletti...

*

Bu sebeple, abisi (Büyük Kaptan) Mustafa Çakır gibi, gönülden Karasu sporlu "ZEKİ ÇAKIR" Karasu'nun her zaman "DEĞERİ" olarak, tıpkı “KADER ÇETİN”, “HAKAN KELEŞ”,“HASAN BABAHASAN” gibi gönüllerde yaşıyor ve yaşayacaktır da...

*

Geçen hafta, Kitapçıda otururken, içeri her zaman ki öz güveni, sevecenliği ve gülen yüzüyle içeri giren "ERDAL BIÇAKÇI" Karasu'daki gençlik çağlarından, Lisedeki öğretmenliğine, daha sonra, (kendisine dar gelen) Karasu'dan yerleştiği İstanbul'da, hem ticari hem de sosyal alanda yaptığı ataklarla, Karasu'da her zaman gündem olmuş ve halkının beğenisiyle taktir toplamış bir kişilik olarak, ortaokul arkadaşı "Osman" ile başlamıştı söyleşmeye...

*

Ben de, dinleyici olarak (sınıf başkanı arkadaşı) "Başbakan" lakaplı Osman'la, Erdal'ın tatlı sohbeti, öyle dal budak

sarmıştı ki, iki saat nasıl geçti anlayamadım...

*

Benim de çok yakından tanıdığım ERDAL BIÇAKÇI'yı dinlediğimde ; okyanusları aşarak, dünya turunu, hiçbir elektronik aygıt kullanmadan, tamamen manuel olarak tamamlamak üzere Karasu'dan denize açılan CENGİZ ARSLANOĞLU gibi, ERDAL BIÇAKCI da, Kudüs'ten Mekke'ye Moskova'dan Kaliforniya'ya karadan dünyayı dolaşmakta belki de Karasu'da bir ilk...

*

Yani kısaca Karasu'nun, "DÜNYA İNSANI" lakabını alacak, fikirleriyle, çevresiyle, Karasu'nun entelektüelleri

arasında ilk sıralarda...

*

Yıllardır, Karasu İlçesinin ayıbı olarak, kıytırık bir yerdeki Atatürk Büstünü, Belediye Başkanı (öğrencisi) Ahmet Genç'i de harekete geçirerek, bugünkü ihtişamlı yeri ve görüntüsüyle, Atatürk Anıtını, Karasu'ya kazandıran, Spor kulüplerine cebinden paralar harcayarak yaptığı başkanlık ve yöneticilikler, Marmara Üniversitesi Su Ürünleri başta olmak üzere, başka üniversitelerden profesörleri, Karasu'ya yığarak, bir zamanların, Karasu'ya, havyarıyla zenginlik kattığı "MERSİN BALIĞI FESTİVALİ ve ETKİNLİKLERİYLE", Yine Hüseyin Likos gibi dünya çapında bir sanatçıyı Karasu'ya getirerek verdiği konser gibi, etkinlikleriyle (bana göre) "ERDAL BIÇAKCI da, her zaman ve daima(aykırılıklarına rağmen) KARASU'NUN BİR DEĞERİDİR.."

*

1 Temmuz etkinliği sonrasında hiç tevazu göstermeden, ben de "Karasu'nun Bir Değeriyim" diye yazdığı (bizim) gazetedeki köşe yazısında verdiği detay bilgilerle, DR.MELİH EROL'un, da bir "DEĞER" olduğunu söylemesi, ne kadar da haklı bir eleştiri olduğunu bir kez daha anlıyordum...

*

Evet...Profesör ve Doçent gibi unvanları yoktu ama "Beyin ve Sinir Doktoru" olarak elde ettiği başarılar ve sıra dışı meziyetleriyle her zaman tıpkı kardeşi Profesör Mustafa Kemal Bey gibi, Melih Erol da, “Karasu'nun Bir Değeri” olarak yer almalıydı...

*

Aziziye Mahallesinin ve Karasu'nun medarı iftiharı olduğunu son günlerde gösterdiği bilhassa bel fıtığı alanındaki başarılı çalışmalarıyla hak eden Beyin cerrahı Dr. ÇİĞDEM MUMCU da gönüllerdeki “YAŞAYAN DEĞER” olarak her ne kadar

(Profesör ve Doçent) kurallarına uygun değilse de, her zaman var olacaktır...

*

İçimdeki bir diğer sıkıntı ise TSK’ nın şerefli olduğu kadar saygıdeğer kişiliği ile saygı uyandıran (Benim de ortaokuldan sınıf arkadaşım) yaşayan Deniz Amirali NECATİ KURT (Sapına kadar haklı olduğuna inandığım) “Sarıklı Amiral ve Montrö” çıkışı sebebiyle şu an yargılanıyor olması bu şerefli tabloda olması gerekirken (pas geçilmesi) yüreğimde bir sızı olarak kaldı…(AKEPEli değil de başka partiden belediye olsaydı

tabii ki bu sıkıntı yaşanmazdı…

Yine sırf Necati KURT yazılamadığı için yine bir “DEĞERİMİZ” Tuğgeneral ERDEM MURAT TATLI gibi saygıdeğer

şerefli TSK mensubu bir şahsiyet debu tabloda yer alamadı maalesef…
SON SÖZ OLARAK ; Karasu Belediyesi, birincisini düzenlediği "YAŞAYAN DEĞERLERİMİZ" etkinliğini, her yıl, yine 1 Temmuz günü, yine Atatürk Meydanında düzenleyeceği etkinlikle, (İçimizde kalan diğer yaşayan değerleriyle)

devam ettirecektir sanırım...”

Haydi bakalım?
Karasu bunu başardı..
Sırada hangi ilçe ve tarihe imza atacaklar var?
Sokaklara resim asmakla olmuyor, asıl resimleri, isimleri belleklere asmaktır!
Anlayanlara tabiii?
Yusuf Cinal yazıyor, 17 Ağustos 2022 Adapazarı