Cemal Yaman…
İrfan Kaba…
Şevket Ulusinan…
Oğuz Kalay…
Olcay Meriç…
Sakarya’da sendikacılığın beş orta direği, beş dayanağı, beş çarpıcı örneği, beş gözbebeği…
Ortak yanları ne?
Değişik iş kollarında yetkili sendikaların Sakarya şube başkanlıklarını yapmaları…
***
Dün bir basın toplantısı düzenlemişler, kamuda imzalanan sözleşmeyi bir güzel allayıp pullayıp anlattıktan sonra sözü metal iş kolunda sendikadan istifa eden işçilere getirmişler…
Bu gözbebekleri adına konuşan Cemal Yaman demiş ki:
“- İşçi sendikasız yaşam istiyor. Bende buna eyvah diyorum. Yıllardır aidat ödediğiniz sendikanıza ihanet size yakışmıyor. Aklınızı başınıza alın ve sendikanıza dönün!”
Şaka mı bu?…
Eskiden rüyamızda görsek inanmayacağımız işler olmaya başladı…
İşçi sendikasız yaşam istiyormuş…
Cemal Başkan’da buna eyvah diyormuş…
Gerçek mi?
Ya da bu kadar basit mi?
***
Sendika başkanları bize kızmasınlar, darılmasınlar, gücenmesinler…
Emek dünyasında derinden gelen sesi kavrayamamışlar, süzememişler, sezememişler…
Biz yardımcı olalım!..
Gerçek şu:
Türkiye’de nice zamandır emek bukağıya vuruldu…
İşçi horlanıyor…
İşçi güdülmek isteniyor…
İşçi köleleştiriliyor…
Ve buna isyan ederek diyor ki:
- Sermaye karşısında ezik, büzük, boynu eğik, yalvar yakar bir sendika istemiyoruz…
- Çağdaş demokrasiye layık, emeğin hakkını üretimden gelen güçle korumaya yönelen kişilikli sendika istiyoruz…
- Bir dilim ekmek için kapının zilini çalan dilenci ruhlu sendikal anlayışı reddediyoruz…
- Boynu eğik değil, başı dik emekçiler olarak görülmek istiyoruz...
***
Bu kadar basit…