Benim gibi birçok insan için ıhlamur, kış aylarında içine iki damla limon damlattığımız çay bitkisinden çok daha fazlasıdır.
Ihlamur bir ağaçtır, hem de çok güzel bir ağaçtır. Çiçek açınca etrafa yaydığı keskin aromasıyla birlikte değeri katlandıkça katlanır. Bundan sebep yüzyıllardır bireysel bahçelerin, kamusal açık yeşil alanların ve kent peyzajının vazgeçilmezi olmuştur ıhlamur ağacı. Şehirlerde o kadar değerli bir ağaçtır ki, henüz peyzaj mimarlığı meslek disiplini kendi benliğini net bir şekilde ifade edemediği dönemlerde bile ıhlamur ağacı şehirlerde yoğun olarak kullanılan ağaçların başında gelirdi. Ihlamur ağacının yaklaşık bin yıllık bir ömre sahip olduğunu düşünürsek ne kadar değerli bir ağaç olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
***
Ihlamur kokulu şehirler edebiyatta, sanatta, insanların benliklerinde hep yer edinmişlerdir. Açıkçası benim benliğimde ıhlamur kokusunun yeri çok özeldir. Çünkü ıhlamur benim için bir çay değil, tamamen yaşanmışlıkların bulunduğu şehir kokusu demektir. Üniversite yıllarımı geçirdiğim Sofya şehrini Nazım Hikmet, Münevver’e anlatırken ‘Ihlamur kokusu beni karşıladı’ der Sofya’dan şiirinde; “Sofya’ya bir bahar günü girdim, şekerim. / Ihlamur kokuyor doğduğun şehir.” On yıllar sonra da aynıdır Sofya, ıhlamur kokar. Bütün haziran ve temmuz ayı boyunca mis gibi ıhlamur kokusu kaplar her yeri. Ihlamur ağacının böylesine damga vuran bir özelliği vardır kent peyzajında. O yüzden şehirler için çok değerli bir ağaçtır.
***
Şehir kalabalığında yaşayanlar için sabahları pencerenizden süzülen ıhlamur kokusuyla uyanmak büyük bir lükstür. Sakarya Büyükşehir Belediyesi yıllardır bu lüksü bize yaşatıyor. Adapazarı merkezinde caddelerde bulunan ıhlamur ağaçları gerek görüntüsü gerek kokusuyla şehri ‘ıhlamur kokulu şehirler’ kategorisine soktu.
Adapazarı şehir peyzajında ıhlamur ağaçlarını tercih ettiği ve bunu sürdürdüğü için şahsen, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğüne (veya Adapazarı Belediyesi’nin de ıhlamurlarda bir payı varsa onlara da) teşekkür etmek isterim.
***
Yaşadığım bölgeyi saran ıhlamur ağaçları sayesinde her yıl bir mutluluk ve ancak bu mutlulukla birlikte bir de hiddet hissediyorum. Mutluluk; çünkü şehrimin ıhlamur kokusunu yaşamak çok hoşuma gidiyor. Hiddet; çünkü ıhlamur ağaçları çiçek açar açmaz onları talan etmeye koyulan insan toplulukları görüyorum. Ne hakla, ne cüretle! Kimin izniyle?
Ben artık her yıl elinde merdiven ağaç ağaç gezip çuval çuval ıhlamur çiçeği toplayan karı koca çiftler görmek istemiyorum! Kim bu insanlara yollardaki ağaçların çiçeklerinin talan edilebileceğini söyledi? Şehir peyzajında kullanılan ağaçlar kamu malı değil mi? Evet, öyle! O kamu malında benim de hakkım yok mu? Evet, var! O zaman o ıhlamurları toplamak için benden izin aldın mı? Ben sana ıhlamurları toplayabilirsin dedim mi? Ben ve benimle birlikte şehirdeki herkes; çünkü o ağaçlarda bütün vatandaşların hakkı vardır hakkımızı helal ettik mi? Helal olsun, ıhlamuru toplayabilirsin dedik mi? Hayır!
Belediyeden ricamdır! Hem Sakarya Büyükşehir’den hem Adapazarı, Erenler, Serdivan Belediyelerinden önümüzdeki sezon ıhlamur ağaçlarını koruyun. Koruyun çünkü mesele sadece ıhlamur çiçeğini toplamak değil. Talan edilerek ağaçlardan ıhlamur çiçeği toplanılıyor ve bunun için çoğu zaman dallar kırılıyor. Ağaçlar büyük zarar görüyor! Belediye bu hususa bir çözüm bulmak zorunda. Bilinçlendirerek veya engel olarak bir şey yapılmalı. Ihlamurlar toplanılacaksa belediye ekipleri tarafından toplanarak vatandaşa dağıtılmalı. Tabiî ki her ağacın başına birer zabıta dikilmesini bekleyecek değiliz. Vatandaş olarak hepimizin ortak ürünü olan bu ağaçları önce kendimiz korumalıyız. Biz, bu ıhlamur talancılarına göz yummaya devam edersek ne olacak size söyleyeyim. Ihlamur ağaçları şehirlerden çıkartılacak. Biyoloji yeterince gelişmiş vaziyette. Bakınız artık şehir peyzajlarında kiraz, elma, erik gibi ağaçlar kullanılmıyor. Süs kirazı, süs eriği, süs elması ağaçları kullanılıyor. Çok yakında süs ıhlamurları da çıkarsa şaşırmayın! O yüzden ıhlamurları koruyun!