Biz yıllardır uyarıyoruz, siz yıllardır slogan atıyor, hamaset yapıyorsunuz.
Yıllar önce de uyarmışım.
“Mayın Kolay Da İsrail Adlı Mayını Nasıl Temizleriz?” başlıklı yazım tarih olarak belki ama içerim olarak hiç eskimemiş.
Buyurun görelim;
İçimizden birilerinin ‘eşbaşkanı’ olmakla gurur duyduğu BOP, Büyük İsrail Devleti kurma projesinden ibarettir.
Büyük İsrail Devleti, alt yapı yani toprak hariç neredeyse kemale ermiş durumda.
Tek dertleri toprak…
Dün de öyleydi.
Filistin topraklarında kurmak istedikleri Yahudi Devleti için Osmanlı Hakanı II.Abdulhamid'e Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntısından yararlanılarak para teklif etmişlerdi.
Bir vatansever ve ihtiyatlı bir hükümdar olan 2.Abdulhamid, "Ben bir karış bile olsun toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Bu yerlerin her karış toprağı için şehit kanları verilmiştir. 93 Harbinde Orduy-u Hümayuin'un Filistinli askerlerinin bir tanesi dönmemek üzere şehit edilmişlerdir. Ben canlı vücut üzerinde paylaştırma yapmam. Filistin'e ancak cesetlerimiz üzerinden girilebilir. Böyle bir teklif yapan adam, bir adım daha atmasın ve memleketi terk etsin!" diyerek sert bir şekilde millî haysiyete, vatan toprağına olan bir inancın tepkisini göstermişti.
Abdulhamid'in bu kararlı hareketi karşısında Siyonist hareket, Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmak için düğmeye bastı ve başardı…
Kendilerini İspanyolların katliamlarından kurtaran, topraklarında yüzyıllar boyu huzur hayat hakkı tanıyan Osmanlı'yı 'vaat edilmiş topraklarına' kavuşma idealinde sırtından vurmak vefasızlığı sergilediler.
Osmanlı’ya ihanet eden herkes gibi, para uğruna vatan toprağını satan Filistinliler de bu gafletlerinin bedelini hala ödüyorlar.
Araplar da zengin Yahudi'nin akıttığı altın ve paralara dayanamayıp, fahiş fiyatlarla topraklarını sattılar ve vatan toprağını satan her kesim gibi artık o topraklarda yaşama ve özgürlük haklarını kaybettiler.
Bugünler de Güneydoğu Anadolu 'GAP' bölgesindeki bazı vatandaşlarımız da, paranın sıcak yüzü ile karşılaşınca topraklarını sattılar, satıyorlar.
İşte şu mayın temizleme bahanesiyle İsrail’i kiralanacak olan iki Kıbrıs büyüklüğündeki topraklarımızın bırakın ekonomiyi, stratejik olarak ne anlama geldiğini bilmek için, bu türlü tarihi bilgilere ihtiyacımız var ki yanılmayalım.
Ha, bir de şu anekdotu hatırlamakta yarar var…
Atatürk, Batı emperyalizminin Filistin üzerindeki emellerini görmüş, Temmuz 1937'de yaptığı Meclis konuşmasında "Filistine El Sürülemez !" diyerek, Avrupa'yı bu konuda uyarmıştı;
"Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip sözde istiklâl kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok acılı bir durumdur. Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz bilindiği üzere birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cetlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa'nın bu mukaddes yerlere el koymak için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin hükümeti hem bu sözlerden hem de tarihten ders almalı, eğer gaflet kaynaklıysa bütün bunlar bir an önce uyanmalıdır.
Tüm bu İsrail-Yahudi gerçeği karşısında, Güney sınırlarımızın mayınlardan temizlenerek 'yap-işlet -devret modeli' gereği İsraillilere devredilirse 49 yıl sonra İsrail'in bu yerleri Türkiye'ye problem yaşatmadan devretmeleri hayaldir.
Toprakları öyle kolayca nizasız terk edeceği bu tarihi "Büyük İsrail" gerçeği karşısında hayal olur.
İsrail, böyle bir fırsatı beklemektedir. Bugün arkasına aldığı ve güdümünde hayli etkili olduğu küresel emperyalist ABD ile geldiği teknolojide Ortadoğu'da en büyük tehdit oluşturan, dünyaya kafa tutan, silahlı kuvvetlerimizi teknolojik yönde kendine bağımlı kılan, İsrail adlı nükleer ve konvansiyonel gücü kiraladığı vatan topraklardan söküp atmak kolay olmayacaktır.
Hadi süreleri doldu, çıktılar diyelim.
İsrail, ekip biçeceği bu toprakların değerini sıfıra indirir. Tohum konusunu hatırlayın. Toprağın ve bitkilerin genetiğini bozmada dünyada en mahir güç olan İsrail, terk edeceği ekip biçtiği bu topraklarımızda bir hayır bırakmaz, karabilimi stratejisi olarak kullanması bir yana o toprakları felaket saçan toprak yapısı haline getirir, gider.
Asıl mayın budur…