Sakarya’da ( Ki, hatta tüm Ülkemizde ) bir suç, bir yanlış yapılırsa kimse üstünü örtme çabasına girmemeli. Çünkü!..
Asıl bu ÇÜNKÜ büyük tehlikedir! Kimi gençlerimiz, yaptıkları yanlıştan ucuz kurtulunca, bundan genellikle cesaret kazanır. Ve, bunu hayatın en kolay, en doğru YOLU sanarak, bazen kendi, bazen de başka hayatları karartırlar…
N’oldu? Daha Kasım ayı içinde Sakarya’da bir dolu ibretlik vaka yaşanmadı mı? Aşırı bir yağışta, Sapanca Dağlarının tüm tahribatı İzmit Caddesi’ne indi!
Derelerin yıktığı istinat duvarları, köprüler hala ortada! Ana caddelere kadar inen onca taş ve toprak günlerce taşındı. Bitti mi? Tehlike hala tepede!..
İstanbuldere’de daha sonra da bir heyelan yaşandı: -( Taaa oralara dek BORU DÖŞEYEN SU FABRİKASI BULUNDU MU? Yasa dışı ise, yaptırımı ne oldu?
Dahası var da…SASKİ Sakarya’da SU’yun başında. SASKİ’ye iletelim. Bilgisi oldu mu? Denetim SASKİ’de ise biz de sonucu öğrenelim:
Kasım ayında, toplama depoları çamurla dolduğu için, günlerce Su şişeleyemeyen Su Fabrikası oldu mu? Şimdi, Su Şişeliyorsa, denetimi kim yapıyor?
Derdim SASKİ değil; SAKARYA’YI YÖNETENLERİ İLGİLENDİRMEK: -)
İki hafta önce Trabzon, Rize, Ordu, Artvin bölgesindeydim. Devlet, hemen her zaman ve hemen her felakette suçlanır. Ama, yine bir TEK Devlet Oradadır!
Ama, O BÖLGE kendi arazisini yok etmekte bir santim geri adım atmıyor. Devlet, Cumhurbaşkanı’nın Rize’sini ve çevresini ihya etmiş; kendileri yıkmaya devam ediyor. Devlet sorgu sual etmezse; yıkım devam edecek, eder de!
Hopa ve Rize’de, son yağmur tufanı ile gelen heyelanların dağlarından geçtim. Doğru; yerle yeksan olmuş!..Ama, neden be Müslüman?
Sen, O Muhteşem Dağlarda ki tüm ormanları, en dipteki Çoruh Nehri’ne kadar keser, yok eder; ÇAY ve FINDIK dikersen; Toz-Toprak, yağmuru tutamaz!
Otobüsten çıplak gözle, yamaçların dalga dalga nehire doğru indiğini ben bile görmüşsem, Sen nasıl görmezsin! Çocuklarının hayatı hep tehlikededir!
Devlet, bu hatalar yapılırken görmezden gelirse, bu son kaçınılmaz! Ki, O Devlet, Bölgeden inanılmaz feryatlar gelince yine bütün varlığıyla orada!
Biz bu ikilemi bitirmeliyiz, çocuklarımız için böyle gelmiş böyle gitmez!
Sakarya’da da sonumuz böyle olmasın! Bu bir Fıtrat değil; İnsan gafleti! Sapanca dağlarındaki yapıların son halini denetlemeyen, yarın olabilecek bir doğa vukuatından da sorumlu olacaktır…
1 Ay önce yaşadığını bile unutan, Sakarya’ya yakın geleceği hatırlattık!
HERKES, GÖRDÜĞÜ KİRLİLİĞİ AÇIKÇA YAZABİLMELİ: -)
Bana bir tek Allah Kulu, “ Türkiye’de ve Sakarya’da, herkes düşündüğünü, gördüğünü ve bildiğini açıkça konuşur, yazar!”demesin…Yok öyle bir şey: -)
Evde de, hangimizin çocuğunun böyle bir şansı vardır, bilmem? Çocuğunu tanımak, gittiği yolu öğrenmek istiyorsan; doğru, yanlış, bırak konuşsun, seni bile sorgulasın! Evlerde birbirimize yabancı olmayalım!
Benim vurguladığım Aile İstişaresi; Ana-Baba çocuklarını oturtsun karşısına, şunu yapacaksın, şöyle yapacaksın, şu arkadaşınla yapacaksın gibi tek yanlı talimat sohbeti değil…
Aile çocuklarının anlatacaklarını dinlemeli. Üstelik, yanlışlanan, azarlanan çocuk kadar hiç kimse kendini saklayamaz. Onlar asla saklanmasın; Onlardan öğrenecek çok şey de var!
Hadi; bir Sakaryalı çıksın, “ Biz şehirde yaşamayı bilmiyoruz! Ne araba kullanmayı, ne de yaya yürümeyi biliyoruz! Nüfusun büyük kısmı pislik içinde; Pisis !” diyebilir mi? “ Bizde Hela ve su var; Avrupalı hala kıç yıkamaz!” da deriz.
Oysa, doğru dürüst okuma yazması olmayan bile, eğer özgür bir ortam bulursa, eşsiz esprilerle hepimize harika dersler verir: -) Bugün yazımı halkımızın gerçek bir göndermesi ile bitireyim:
Yazı dili, benim gibi, özürlü bile olsa; adam gibi adam yanlışımızı yüzümüze çok vurucu söyler: -)
“ AMERİKA 5.000 km den IRAKI VURUYOR SEN Bİ KARIŞTAN 20 CM LIK
deliği bulamıyon..!
TUVALE.TLERİ TEMİZ BIRAKIN……? “