İNSANLARIN mutlu, sağlıklı ve başarılı yarınlar için önemli dokunuşlara ihtiyaçları vardır. Kimileri bu dokunuşları önemli saymayabilir. Fakat bazen de güzellikler ve ümitler işte o küçük dokunuşlarda saklıdır…

Kim bilir…

Belki de bu dokunuşları ihmal ettiğimiz için, yaşamımızda bazı sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz…

Ancak şu da bir gerçek ki, insanlar, hayata bakış açıları ve gelecek adına yapacakları yatırımlarla hayatlarını mutlu ve sağlıklı sürdürebilir. Bir yerde hayat varsa; bu hayatın olumlu ve olumsuz tüm şartları da var demektir.

DERS ÇIKARANA NE ÂLÂ!

Hikâye bu ya… Sultanın biri, tebaasındaki insanları sınamak için yolun ortasına kocaman bir taş koyar.

Önce veziri görür bu taşı ve yanındaki yaverine emir verir;

Hatırlat da, bu taşı kaldırmak için gerekli kadrolar ihdas ettireyim…”

Daha sonra, yolun ortasındaki geçit vermeyen bu taşı bir komutan görür ve oldukça sinirlenir… Onun derdi de başkadır;

“Vezire gideyim de, bu taşı buraya kim koymuşsa, ceza verdireyim. Zira yarın bir savaş çıksa, bu taşı aşmak için zaman kaybederiz…”

Sonra bir şairin yolu düşer bu geçit vermeyen yola. Zorlanarak da olsa, taşın kenarındaki boşluktan geçmeyi başarır. Kendisini baya yoran bu heybetli kayaya bir şiir yazmak için kalem ve kâğıda sarılır…

HAYATA BAKIŞ AÇISI ÖNEMLİ

Daha sonra ise sırtında sepeti ile bir köylü gelir bu mekâna. Bakar ki, yol kapalı. Sırtındaki sepeti çıkarır ve hem çalışır hem söylenir;

Şu taşı yolun kenarına çekeyim de, insanlar rahatça gelip geçsin…”

Zor da olsa, koskocaman taşı azar azar, yolun kenarına kadar sürükler ve kapalı olan yolun açılmasını sağlar. Köylü, az özce sırtından indirdiği sepete yönelirken, bir de ne görsün! Sürüklediği taşın altından bir kese çıkar...

Merakla keseyi açar… İçinde bir avuç dolusu altın ve bir de not vardır… Önce notu okur;

“Bu kesenin içindeki altınlar, elini taşın altına sokma cesaretini gösterenler içindir…”

Belki de, ‘elini taşın altına sokmak’ sözü buradan geliyordur.

Bizler; yolumuzdaki, kalplerimizdeki, hayatımızdaki ve iç dünyamızdaki taşları ayıklamak için her zaman çaba sarf etmeliyiz…

Eğer şehirleri, insanları, mekânları ve hayatımızı güzelleştirmek istiyorsak, önce içimizdeki ve dışımızdaki taşları ayıklamak zorundayız…

Tüm güzellikler de aslında bu noktadan sonra başlar…

FERHAT OLUN, ŞİRİN OLUN, KEREM OLUN…

Bilirsiniz, kültürümüzde ve tarihimizde çeşitli dönemlerde yaşamış aşıklar vardır…

Leyla ile Mecnun

Ferhat ile Şirin…

Kerem ile Aslı…

Tahir ile Zümre…

Amasya yöresinde yaşadığı kabul edilen Ferhat ile Şirin’in aşkları çok meşhurdur. Ferhat’ın, âşık olduğu Şirin’ine kavuşabilmek için babasının çok önemli bir şartını yerine getirmesi gerekmektedir…

Der ki Şirin’in babası;

“Şu dağın ardındaki suyu, büyük bir tünel kazarak buraya getireceksin ve o zaman Şirin’e kavuşacaksın. Aksi halde, sana kız yok!”

Ferhat eline kazma-küreği alır ve başlar kazmaya… İş çok ağır işlemektedir. Böyle giderse, Şirin’ine kavuşması yıllarını alabilecektir… Gelip geçenler de laf atmaktan geri durmazlar Ferhat’a;

“Beyhude uğraşıyorsun aşık… Bu tüneli kazmaya senin ömrün yetmez!”

Ferhat’ın cevabı şöyle olur;

“Olsun... Varsın yetmesin… Hiç olmazsa bu uğurda ölürüm ya!”

İşte, değerli öğrencilerim ve değerli meslektaşlarım… Hayat bizi çeşitli imtihanlarla sınıyor…

Mermeri delen suyun gücü değil, sürekliliğidir… O halde, hayata daha sıkı ve bilinçli bir şekilde sarılıp, olumsuz giden akışı, kendi lehimize çevirmeyi başarabilmektir…

Anahtar kelimemiz her zaman şu olmalı;

Azim, istek, çaba ve kararlılık…

Kalın sağlıcakla…

********************

ANLAMLI SÖZ

“Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer… Ve bilirsiniz, o nehir asla durmayacaktır.”

Grange

********************