Bu şehirdeki köşe yazılarında en çok kendine yer bulan meseledir Korucuk’un yol çilesi. O bölgede oturan oturmayan, yollu bir kez bile o tarafa düşen her yazar bu çileyi defalarca yazdığını biliyorum.

**

Korucuk bölgesine ağırlıklı olarak halk otobüsleri çalışıyor. Karaman veya Camili gibi Korucuk hattında minibüs dolmuş yok. Halk otobüsleri de yetersiz kaldığı için, ayakta yolculuk, her zaman çileyi beraberinde getiriyor.

**

Korucuk’un tamamından da vazgeçtim. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ile Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Fatih Pistil’in dikkatini tek bir noktaya çekmek istiyorum. O nokta da, SEAH’a bağlı olan Karaman’daki hastane..

**

Özel aracı olmayan hasta veya hasta yakınları bu hastaneye ulaşmak için bindikleri halk otobüsünde oturacak yer varsa o kadar çile çekmiyor. Ancak, hastaneden şehre dönüş öyle bir çile ki o kadar olur. İnsanlar zaten dolu gelen otobüsler öyle bir sıkış tepiş biniyorlar ki o kadar olur..

**

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ile Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Fatih Pistil bu yazıyı okurlar mı, okumazlar mı bilmiyorum. Ama şunun altını çiziyorum.

**

Sayın Toçoğlu ve Pistil bir gün Karaman’daki bu hastanenin önüne gidip, şehre dönmek için insanların nasıl araç beklediğini, nasıl ve ne halde otobüslere bindiklerini gözleriyle bir görsünler, hemen ertesi günü bu çileye çözüm üretirler.

**

Bazı sorunlar veya çileler, okuyarak, fotoğrafına bakarak çözülemiyor maalesef. Sorunu çözmek için gözlem çok önemlidir ve ben de bu nedenle Toçoğlu ve Pistil’i bir gün, yarım saatliğine o noktaya davet ediyorum. Gelin ve insanların ne çektiğini gözlerinizle görün. Bir gün sonra zaten o sorunu çözmek için mutlaka adım atarsınız..

 

KÖY MÜ MAHALLE Mİ?

Çıkarılan Büyükşehir Yasası’yla statü gereği bütün ‘köy’ler bir anda ‘mahalle’ oldu ya… Ama gidin statü değil de mtatü gözüyle bakın, ne mahallesi, hepsi bildiğiniz köy işte..

**

Bir Adapazarı Cumhuriyet Mahallesi’ne bakın… Bir de,  şehir merkezinin kuzey, güney, doğu, batı yönü fark etmez gidin on kilometre ileride adına ‘mahalle’ denilen bölgelere bir bakın. İnanın mahalle kelimesini kullanamazsınız. Çünkü hepsi basbayağı köy işte..

**

Islah edilmemiş hendekler. Çamurlu yollar. Diken bağlamış patikalar. Adım atılamayan tarla yolları. Büyükbaş, küçükbaş hayvanlar, tavuklar, kazlar, hindiler.. Her yer, ‘ben köyüm’ diye bağırıyor. Ama statü, ‘Olmaaaz, sen mahallesin’ diye kesin hüküm veriyor.

**

İnsanların yaşam tarzı zerre kadar değişmemiş. Çevreleri, sokakları, caddeleri on yıl önce neyse bugünde öyle. Şimdi, Cumhuriyet Mahallesi’ne de mahalle diyoruz. Bu yerleşim alanlarına da mahalle diyoruz. Sebebini anlamıyorum. ‘köy’ desek ne olur ki?..

**

Hepimiz bir köyden geldik. Hiç birimizin de sanıyorum, köylü olmaktan, bir köyde doğup sonra şehre gelmekten yakındığını sanmıyorum. Zaten sohbet arasında, ‘nerelisin’ diye sorduğunuzda, ‘… köylüyüm’ diye cevap alıyoruz..

24 Mart 2016