’Nereye gidiyorsun?’’ dedi adam.
Kadın, ‘’Sensizliğin olduğu yere’’ dedi.
‘’Bilmez misin? Benim sevgim o kadar büyük ki, nereye gidersen git kadın, benim sevgim dünyanın her yerinde kalbinde olacak. Kalbini mi söküp, atacaksın?’’
Kapıyı vurup çıktı. Derin bir sessizlik çöktü odaya. Karanlık oldu oda. Odada bulunan çiçekler boyunlarını büktüler. Öyle bir kapıyı vurma, öyle bir gidişti ki bu. Elleriyle yüzünü kapadı adam. Karanlığın ve yalnızlığın ortasında kaldığını anladı. O güzel, süslü cümleler kuran adamın son sözü de etki etmemişti ve kadın gitmişti.
‘‘Ne yaptım?’’ dedi kendi kendine. Bir cevap bulamadı. ‘’Sevmeyeceğim bir daha’’ dedi sonra kendine güldü. Sevmeden olur muydu hiç? Buna kendisi bile inanmamıştı. Daha geçen gün sokağın köşesindeki kedi doğum yapmıştı. Yavruları üşümesin diye geçici olarak onları eve almıştı. Şimdi bu adam ‘‘artık sevemeyeceğim’’ mi diyordu? İnanmadı. ‘‘Çok mu değer verdim? Çok mu sevdim? Çok mu ilgi gösterdim? Çok mu adam olmaya çalıştım karşısında?’’ diye bol soru işaretli cümlelerle düşündü ve düşündü. Terk edilmek kolay değildir. Sevmediğiniz kişi bile sizi terk etse başınızdan aşağı buz gibi su dökülmüş hissedersiniz. Anlık şok etkisi yaratır siz de. Bir de seviyorsan, ah o sevgi var ya işte. Seviyorsan ve terk ediliyorsan sebepsiz yere, o kalp atışlarını hızlandırıp, nabzını yavaşlatır. Ölmezsin, komaya da girmezsin ama ortada kalırsın sebepsiz yere.
Önünde iki seçenek vardı; ya gururunu sevgisinin önüne geçirip, sessiz kalacak? Ya da özür dileyecekti. Kalktı yerinden özür dilemek istiyordu. Nasıl dileyecekti ve her şeyden önemlisi niye dileyecekti? Ne yapmıştı da böyle bir yalnız kalmayı hak etmişti? Kadının aklında neler vardı? ‘’Off’ dedi. İçini çekti derince. Bir sürü soru işaretli cümle vardı kafasında. Diğer seçeneği düşünmeye başladı. ‘’Seviyorum diye, gururumu ve kendimi hiçe mi sayayım?’’ diye mırıldandı. Sonra ‘ama seviyorum’ dedi. Tekrardan içini hüzün kapladı. Bir dakika önce gururunu düşünen adam bir anda farklı biri oldu ve yalnızlığın, terk edilmenin hüznü kapladı içini. Terk edilmelerin adamı olmuştu. Bundan önce ki kız arkadaşı da gitmişti. Çok soru işaretli cümleler kuracaktı ki bu sefer sustu. Aynanın karşısına geçip, kendini değerlendirmeliydi.
Aynaya baktı. Görüntüsünü beğenmemiş olacaktı ki yüzüne bir su vurdu, ıslak yüzünü izlemeye başladı. Telefonu çalmaya başladı, gözlerini aynadan ayırmadan yakınında bulunan telefonunu cevapladı. Arayan arkadaşıydı. Hâlbuki o kadar emindi ki onun arayıp, pişmanlık sözlerini dinleyeceğinden fakat telefondaki o değildi. Arkadaşıyla akşam için sözleştiler. Kadın adamdan gitti, adam da arkadaşlarının yanına…