Ülkede siyaset ses duvarını aştı…
Hiçbir akla ve mantığa sığmayacak, hiçbir toplumun kabul edemeyeceği, hiçbir insanın onaylamayacağı bir tutumla, siyaset mecrasında tehdit, hakaret, küfür dümdüz gidiyor…
Çarpıcı bir örnek mi?
Ümit Dikbayır ve Levent Bülbül arasında yaşanan polemik!..
Milletvekili sorumluluğu unutuluyor, yıllara dayalı dostluk/arkadaşlık beş para etmiyor…
Hışım, öfke, hiddet kıyımı kolaylaştırıyor…
***
Genellemenin bu türlüsüyle yazıya gerçekçi bir giriş yaptıktan sonra gelelim olayın özüne…
İyi Partili milletvekili Ümit Dikbayır, Devlet Bahçeli ile Meral Akşener arasındaki münakaşayı konu alarak, milletvekilliğini sollayıp akrabalık güdüsüyle sosyal medyadan MHP liderine hışımla posta koydu?..
Devlet Bahçeli için dedi ki:
-Saray yancısı!..
-Kendisine zürriyetsiz diyenlere sustu…
-Ağzından salyalar akıtarak genel başkanımızı tehdit ediyor…
-Saraya ayak paspası olanlar milliyetçilik dersi veremez…
Eloğlu durur mu?..
MHP’li Levent Bülbül’de olamayacak ve olmadık biçimde öfkesine teslim halde Dikbayır’a yanıt verdi:
-Ülkücü hareketin liderine terbiyesizce dil uzatmanın bedeli olacaktır…
-Destursuz bağa girmiştir, yarın bu bağda destursuz ortada kalmak var…
-Siyasette omurgasızlığı ile nam salmış olan, sarayı basarım deyip ilk davette kuyruğunu sallayıp depara kalkarak saraya koşan; Çiller’in çakması, CHP’nin lastiği, HDP’nin yancısı, FETÖ’nün maşası olan, yeni keşfedilen ‘hala’ ile beraberlik, acıdan ve pişmanlıktan başka bir şeye sebep olmayacaktır…
İki milletvekilinin verdiği o biçim mesajlar bir de yerel basına düşünce, olay dallanıp budaklandı…
Her iki partinin yandaşları hop oturup hop kalktı…
Yorumların bini bir para…
***
Yorum yapmanın sonu yok…
Gerçekte yorum yapacak çok şey de yok...
Burada temel sorun başka…
Temel sorun parti liderleri!..
Bahçeli ve Akşener’in konuşmalarında tohumlanan düşmanlık, bugün milletvekillerine, yarın topluma doğru inişe geçmiştir…
Peki, bu gidişin sonu nereye varır?.
(…)
Maazallah!..