Sakarya Üniversitesi ve bir çok bilim insanı, 17 Ağustos Depremi sonrası Sakaryalılara son derece önemli Deprem Uyarıları yaptı!

       Geçen hafta SAÜ İnşaat Mühendisleri Topluluğu’nun düzenlediği,“ Depreme Hazır mıyız?” etkinliği ise umursamazlığımızı yüzümüze tokat gibi vurmalı!

         Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Dern. Gen. Sekr.’i MORİWAKİ’nin, SAÜ Kongre Merkezi’ndeki toplantıda yaptığı uyarıları köşemde özetlemek istedim. 

          MORİWAKİ, “ Adapazarı zemini kötü. Zeminde sıvılaşma var. Türkiye’de 18 milyon yapının % 67’si kaçak.

           Almanya’dan ve Türkiye’den deprem uzmanlarının yaptıkları çalışmada, 30 yıl içinde İstanbul’da 7,4 büyüklüğünde bir deprem olacağı belirlendi. 

           Bu depremnin ne zaman olacağı bilinmez, ama binaların % 60’ında çökme meydana gelecek!” gibi özetleyeceğim önemli uyarılar yapmış…

           O Depremi tam ortasında yaşadığım; tabii ki, okuyunca da ürperdim…

            Sakarya’nın deprem bölgesi olduğunu çocuklar bile bilir. Bu gerçek Sakarya’nın tepesinde keskin bir kılıç gibi dolaşır. Buna ve onca yaşanan acıya karşın, bugün bu şehirde O tehlike çok daha misliyle tepemizdedir.

           17 Ağustos 1999 sabahı; hepimiz, “ Bir tek kişinin burnu kanayacağına, keşke tüm mal-mülkümüz gitseydi!” derken; birkaç ay sonra mal mülk kurtarma hırsımız hortladı. Dahası, Depremi fırsata çevirenler sahaya çıkıverdi.

           Şu gün; Adapazarı’nın ve kimi ilçelerin sokakları, O Depremi yaşamış 4-5 Katlı apartmanlarla dolu. Kimi sokaklarda, İki kaldırım arası 6-7 metre. Uzun bir kalasla karşıdaki apartmanın penceresine geçersiniz.

           Depremde en çok yıkıma uğrayan semt ve sokakların envanteri duruyor.

           Adapazarı’nın merkezinde, kolonları patlamış, demirleri fırlamış ne kadar çok katlı bina gördük. Birkaç günde sıvayla, betonla örtülüp, günümüzün en işlek caddelerinde hizmete sokuldular.

          Şu bilinir; şehrin tek bir sokağını, mahallesini işaret etmiyorum. Şehrin dört yanında bu tehlike var.

          Allah razı olsun; Japon dostumuz Yoshinori Moriwaki görüyor, hatırlatıyor; ben de Seçilmiş Atanmış Yönetenlere sunuyorum. SAÜ’ye minnetle: -)        

          17 Ağustos Depremi’nin şiddetine yakın bir felaket yaşarsak, bencilliğin bedelini bir çok günahsız insanla birlikte ve daha da fazla kayıpla ödeyebiliriz.

          Kimi yazdıklarım nedeniyle beni günah keçisi gibi gösteren, yanlışları düzeltmeyenler şimdi şunu da hemen düşünmek zorundalar!

          Valiliğin, 2000 yılındaki “ SAKARYA VE DEPREM “ kitabı ile; ATSO’nun           ( şimdiki adı, SATSO ) “ ADAPAZARI’NDA DEPREM VE SONRASI “ kitapları eşsiz birer rehberdir.

            İki kaynak kitaba bir bakalım: yüzbinlerce Sakaryalı’yı hayata hangi çadır ve prefabriklerde döndürmüşüz? Ne servetler harcanmış? 

           17 Ağustos 1999 Sabahı yüzbinlerce Sakaryalı için, şehrin içinde ve yakın çevresinde, hangi boş arazilerde Çadır Kentler kurmaya başlanmış, kurulmuştu?

         Gidin bakın; binlerce çadır ve prefabrikle şehre yıllarca hayat veren Arabacı Alanı’nda kaç çadırlık boş yer kaldı? 1.OSB’nin Doğu Kapısı’ndaki boş alanlar n’oldu?

          Tesellidir ki, 15 yıl sonra Afet Koordine Merkezi’nin temelini atabildik. Amaaa, her an her şey olabilir diye; Acil Afet Koordine Planı’mız hazır mı? Var, denilse bile içimiz biraz rahatlar!

            

                  

              BÜYÜKŞEHİR’DEN, ADAPAZARI’NIN DOĞUSUNA YENİ BİR BULVAR!

          Serdivan artık Kadim Köy filan değil. Villaları kastetmiyorum. Bulvarlarla Serdivan son derece büyük bir çekim merkezi yapıldı, o TAMAM da.

           Verimli tarım arazilerinin, meraların, köylerin villalarla yok edilmesi doğru bir tercih olamaz. Medeniyet Bulvarı’nın sırtlarındaki yeni imar alanları çok daha doğru imar açılımı.

         Yine de hatırlatayım; Serdivan’da çok iyi zemin etüdü yapmak şart!  O yaşlı tepeleri karış karış gezdim. Yüzyıllarca yıpranmış, düzleşmeye başlamış, kayıyor!

           Akmeşe’den ( tarihi Armeşe ), Sapanca Gölü’nün D.100 ( E.5 ) kıyısına ve Hacımercan tepelerine kadar; heyelan gözle görülür gibidir. Hatırlatırım!..

          Sözde; Adapazarı’nın, yılların ihmaline uğramış DOĞUSU’na açılacak yeni bulvarı yazacaktım. Yeni Bulvar; Karasu Bulvarı, Yenicami Bulvarı, Kaymakamlık Binası ve Yeni Atatürk Stadı’ndan sonra, en doğru proje, BENCE.   

         Ülkemiz, Doğu-Batı Kentleri arasındaki uçuk kentleşme farkları yüzünden, aynı badireleri yaşıyor. Batı ihya olurken, Doğu çok geride kalmış. İnsanlar; daha iyi eğitim, iş-aş, gelecek için Batıya yığılmış, batıda da hayat felç olmuş!

           7 Tepeli yeşil İstanbul’un bir karış boş toprağı kalmamış gibi. Tüm parkları, yeşil alanları, sahilleri asfalt ve beton binalarla yok edildi. İnsanlar egzos gazlarında boğuluyor.                                   

           Çağdaş ülkeler salak mı; dünyanın en güzel şehirleri hep nehir kenarında ve hemen hepsinde nerdeyse Adapazarı büyüklüğünde park alanları var: -)

          Serdivan’da, TunaTan Kavşağı ve Bulvarların kenarları ne dediğimi anlatır!

          Adapazarı’nın Doğusu çağdaş yapılanmaya giderken, ne olur temiz hava düşünülsün ve parklar, oyun alanları radikal projelerle öncelensin!

           Sakarya Nehri Kıyı Park mesela! Hep, D.100 Pekşenler Kavşağı’ndayım!

          Büyükşehir’in, oradan gelip, Sakarya Nehri’ni Yeni Köprü ile geçerek; Şehre Yenicami Bulvarı’ndan girecek, Yeni Giriş Projesi’ni arıyorum.

           Büyükşehir, TEM’den Adapazarı Doğu Girişi’ni de açabilir. Alancuma Eski Adapazarı Çöplüğü bile parka dönüşür. Oradan Pekşenler’deki Kent Girişi Kent Doğusu’na bağlanır, şehre bambaşka bir hayat verir. Ah, keşke; adım adım: -)