Sevgili okurlar,
Bugün sizlere, “çocuklarımız ile bilgilerle”, gelmek istiyorum..
Çocuklar, çocuklar, bizim çocuklar!
Çocuk ağlarsa, her şey ağlar!
Ne kadar büyüsek te, “o içimizdeki çocuğun hiç büyümediğini“ bilmez miyiz?
Çocuksu arzular, çocuksu hayaller, hep başkadır..
Türk Aile yapısı içinde “çocuğun farklı bir yeri” olduğunu kim bilmiyor ki?
Çocuk, mutlu yuvaların güzelliğidir..
Ailenin mutluluk reçetesi, çiçeğidir..
Sevgi odağı, saygı timsalidir, çocuk!
ÇOCUK OLMAK?
Gelin, yazımın bu giriş bölümünde, ”Arzu Kumbul'un, Çocuk olmak” şiirinin bir bölümüne kulak verelim:
“Çocuk olmak,
En masum yerinde durmak hayatın.
Belki bir evcilik oyunu mutluluk,
Belki uçan balonlar, oyuncaklar
Elma şekeri tadında hayat,
Tutunca sımsıkı ellerinden,
Sevinç dolar gözleri,
İçleri, bir o kadar rahat. “
ÇOCUKLARIN ELİNE BOMBA VERMEK?
“Çocuk ya, büyüsün, gelişsin, hayata atılsın” diye üzerine titreriz..
Titreriz, ama asıl o küçük yaşlarda, çocuklarımızın eline “bombayı” tutuştururuz!?
“Bomba” dediğim, elbette çağın icadı telefonlar.!.
Cep telefonları..
Çocuklarımızın geleceğini alt üst eden, masumane çağın icadı telefonlar..
Ah o telefonlar?..
Buluşturan, haberdar eden, kavuşturan, acılara salan ”alolar ötesi, dünyayı keşfeden” telefonlar!.
EMZİK YERİNE TELEFON?
Elbette bu cep telefonlarının bir eğitici yanı var..
Ama, o küçük çocuklara, o küçük beyinlere, o yaşlardan itibaren, “emzik yerine, cep telefonu” vermek ha?
“Çocuklarımızı susturmak” adına yaptığımız işin, “ne denli zararlı olduğunu bildiğimiz halde, maalesef çocuklarımızın eline cep telefonlarını tutuşturmaktan”, imtina etmeyiz!..
“Al çocuk, gül çocuk”, yeni yaşama böyle hazırlanır?
Anne, baba elinde, bu cep telefonu denilen pahalı oyuncuklar..
Yetişkinleri mi, küçükleri mi koruyalım, çağın bu illet alışkanlığından?..
Hatta, bu yaygın alışkanlık, gün boyu sürer gider..
Daha bu küçük yaşta, hastalıklar, göz bozuklukları, uykusuzluk ve bir yığın rahatsızlık zuhur eder..
İşin, bir başka boyutu da var..
ÇOÇUK İSTİSMARLARI?
“Siyasi iktidarın, eğitimi yaz-boz tahtasına çevirdiğini”, bilmeyenimiz mi var?
Çocuk daha küçük yaşlarda, “dinini öğrensin” diye kurslara, yatılı okullara yönlendirilir..
“O daha çocuk” denildiğin de ise?
Bir de mazeret hazırdır..
“-Dinini de mi öğrenmesin?”
“-Dine karşı mısınız?”
Haydi karşı koy, diren bakalım?
Çocuk bu?
“Çocuk psikolojisi” diye bir tanım var!
Acaba, çok sevdiğimiz, gözümüz gibi üzerine titrediğimiz çocuklarımıza, “bu dini eğitimi vereceklerin pedagojik eğitimi, bilgisi” nedir?
Sahi sorup, soran, inceleyen var mıdır?
Ya buraları, denetleyen, sorgulayan, araştıran var mıdır?
Gel de, araştır bakalım?
Dahası da var?
“Hemen din düşmanı, hatta terör ile iltisaklı, terörist damgası” bile, üzerinize yapıştırılır!
“Hainlik” ise, bu işin çabası olur!
BİZİM SAKARYA GAZETESİ HABERİ
Müsaadenizle, ”Bizim Sakarya Gazetesi'nin”, hafta içindeki haberini, sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Sakarya’da Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) 2017-2022 yıllarında “cinsel istismara ”maruz bırakıldığı gerekçesiyle, adli vaka olarak değerlendirilen, “Bin 147 Çocuğun” dosyası incelendi.
Araştırmaya göre, 3-6 yaş grubunda 82,
7-11 yaş aralığına 284 cinsel istismar kaydı açıldığı belirlenirken, cinsel istismar vakalarında yaş ortalamasının 12 olduğu tespit edildi.
Çalışmada, 22 Çocuğun hamileliğinin sürdüğü, üç çocuğa kürtaj yapıldığı ve
10 Çocuğun doğurduğu belirlendi!”
Haberi okudunuz mu?
Lütfen, rica ediyorum, bir kez daha okuyunuz?
Veriler, açık ve net..
Üstelik bu veriler, resmen teyit edilmiş veriler!..
Yasal işlemlere, konu olmuş veriler!
“Çocuklarımızın, nasıl da istismara uğradığını”, başka türlü nasıl anlatalım?
Yer, zaman, mekan, kim mi?
Çok mu önemli?
İstismarların adresi, çoğunlukla belli değil mi?
ÇOCUKLARIMIZI YALNIZ KOYMAYALIM?
Çocuklarımızı, evde, okulda, gönderdiğimiz kurslarda yalnız bırakmayalım!..
Onların, yanında olalım!..
Hep takip te bulunalım!
Onları dinleyelim, günlerini nasıl geçirdiklerini sorgulayalım..
Hatta vücutlarını, kontrol edelim..
Nahoş bir durumda, yetkilileri bilgilendirelim, gerekirse, yasal işlemlerden çekinmeyelim, gereğini yapalım!..
Bir kere, “salahiyeti, yetkisi, bilgisi, pedagojik eğitimi olmayanlara”, çocuklarımızı teslim etmeyelim!..
Etmeyelim ki, “yarın çocuklarımız ile ilgili sürpriz sarkma, cinsel istismarlar” ile karşılaşmayalım!
Ya hayatlarına kastedilmeler?
Gerçekler, yalan söylemez!..
Gerçekler, canımızı açıtsa, da gerçekleri paylaşmaktan çekinmeyelim!?..
ÇOCUK AĞLARSA?
Onlar bizim çocuklarımız, onları suiistimale maruz bırakmayalım!..
“Çocuk olmak,
Geleceğe güvenle bakmak,
Gökkuşağını daha bir sevmek,
Ay Dedeye coşkuyla haykırmak,
Çimenlere yatmak uzanmak
Kumdan yıkılmaz kuleler yapmak.
Çocuk olmak,
Yalandan, çıkardan, hesaptan uzak
Mutluluğu, en doruklarda yaşamak. “(Arzu Kumbul)
Çocuklarımızı, koruma, kollama, yetiştirme, hayata hazırlamada, lütfen üzerimize düşeni yapalım..
Unutmayanız ki, “çocuk ağlarsa, her şey ağlar!”
Çocuklara ağlatmayalım, istismar yuvalarından uzak tutalım!
Yusuf Cinal yazıyor, 02 Şubat 2024