Sevgili okurlar,
Şüphesiz biz Avrupa’da yaşayan Türklerin de görüş ve düşünceleri medyada sıkça yer alıyor.
Başta Almanya olmak üzere, Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya, hatta İsviçre ile İngiltere ve diğer ülkelerde birbirinden güzel, pırıl, pırıl renkli sayfaları olan yerel gazeteler hazırlanıyor.
Yazılı basın yanında, Avrupalı Türklerin televizyonları da var..
Hatta online yayın yapan çok arkadaşımız, „bilgilendirme ve haberdar etme“ konusunda işbaşında!

Bu mecralarda cesur yayınlar yapan, hem Avrupalı Türklerin, hem Türkiye, anavatanda ve Türk dünyasında olup bitenleri irdeleyen birbirinden farklı görüşler, geleceğe ışık tutar nitelikte..
İşte bunlardan biridir Giresunlu Tevfik Kara!..
Yıllarca ulusal gazetelerde muhabirlik yaptıktan sonra şimdi kendi mecrasında yazılar yazan Tevfik Kara, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne farklı bir bakış getirerek, gündemi sorguluyor..
Gelin Tevfik Kara’nın satırlarında bir sörf yapalım..
Bakalım ne söylemiş, ne yazmış Tevfik Kara ustam?


***
BU KADARCIK MI YANİ?

Dün; 8 MART DÜNYA EMEKÇİ  KADINLAR GÜNÜ'ydü.

Herkes KADINLAR'ı kutladı ve kutsadı.

Peki BİR  sadece 1 gün (CÜK) paylaşım yapmakla ya da tebrik etmekle her şey bitti mi?

Ortalık güllük-gülistanlık mı?

KADINLAR'ımızın problemi çözüldü mü?

KADINLAR'a uygulanan ayrımcılık

Şiddet ve cinayetler sona erdi mi?

Kesinlikle HAYIR!..

KADIN OLMAZSA OLMAZ!..

KADIN hayatın ta kendisidir

VAZGEÇİLMEZ'dir

Onlar olmazsa, OLMAZ'ımızdır!.

Olay sadece 1 gün'le geçiştirilmemelidir

Senenin 365 GÜN'ü KADINLAR GÜNÜ'dür

KADIN'ın olduğu yerde HAREKET ve BEREKET vardır

Onların olmadığı yer VİRANE'dir

CİNAYET VE ŞİDDETİ NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ?

Ortada büyük bir PROBLEM var!.. Ama nasıl çözeceğimizi bilmiyoruz.

Peki bu sorunu elbirliğiyle nasıl çözeceğiz?

Her şeyin başı EĞİTİM olduğuna göre, bu problemi EĞİTİM'le çözebiliriz.

Bu hemen kısa vade de olacak bir iş değil elbette.

EĞİTİM  sadece okulda olmaz

Eğitim AİLE'de başlar ve OKUL'da devam eder. Ancak ilk adım için okullar da özel olarak "KADIN" dersi olmalıdır.

KADIN;

İN'midir? CİN'midir?

Yoksa İNSAN'mıdır?

İNSAN ise nasıl davranacağız?

İşte bunun gibi konular başlı başına bir EĞİTİM meselesidir.

MADEM ki bu çok önemli bir KONU. O zaman KADIN ders olarak okullar da işlenmelidir. Elbette bunun devamı AİLE'de gelmelidir ve getirilmelidir.

AİLE BAKANLIĞI VAR AMA...

Madem ki TÜRKİYE CUMHURİYETİ' nin hükümetinde;

Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı var

Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü var

Kadınlara uygulanan şiddet ve cinayetler var

Ama hala ÇÖZÜM yok!..

Çözüm için okullarda KADIN dersi yok!..

Gerçekten bunu anlamakta zorlanıyorum!.. Bizi yöneten BÖYÜKLERİMİZ neyi ve kimi bekliyorlar?

Ya da kimlerden çekiniyorlar?!..

Bir problem varki BAKANLIK açmışlar.

Bir sorun var ki KADIN ve AİLE HİZMET MÜDÜRLÜĞÜ açmışlar

Ama sıra OKUL'larda DERS konusuna gelince TIK yok!..

Bakanlık  tek başına bu sorunun üstesinden gelemeyeceğine göre TEK ÇARE var!

O da: KADIN'ın okullarda ders olarak okutulmasıdır.

Hem de sınıf geçmeye etki edecek kadar!..

Yoksa KADIN'a uygulanan ayırımcılık ve şiddet sona ermez.

Bizde olayı 1 günCÜK'le geçiştiririz. Elbette olan KADINLAR'a olur.

Dolayısıyla HEPİMİZE olur...

Eğer bir toplumda KADIN hak ettiği yere gelemiyorsa, ayırımcılık ve şiddet kurbanı oluyorsa, o toplumun , o devletin ilerlemesi, hedeflediği refah seviyesine ulaşması mümkün değildir.

Tüm kadınlarımızın hak ettikleri değeri, saygıyı, sevgiyi ve de hürmeti görmeleri dileğiyle HOŞ kalın!...
„Dünyayı kadınlar yönetiyor olsaydı hiç savaş yaşanmazdı ancak 28 günde bir derin müzakereler yaşanırdı.“ (Robin Williams)


***
Görülüyor ki, kadın konusu,Türkiye gibi emeklemekte olan ülkelerin gündeminden daha uzun yıllar düşmez..
Biz ki Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün,kadınlarımıza, insanımıza verdiği değerleri sorguluyorsak, o zaman daha çok işimiz var demektir!..
O nedenle, bu tarikatlar ile bu cemaatler ile bu hacı,hoca takımı ile kadınlarımızı gerçek özgürlükler ile buluşturmak, onları şiddetten uzak tutmak, onların cinayetlere kurban edilmesine mani olma işimiz konusunda kim umutvar olabilir ki?
İşte, „el ele tutuşan, sevgilisinin omuzuna elini atanları, otorite sizi uyarıyor“ diyenlerin sayısı arttıkça, işimiz daha da zorlanacaktır!..
Zira bu tip insanların beyinlerin „cinsel dürtülerini“ alkoymak, frenlemek, kadını bir meta gibi gören,“benim karım, istediğimi yaparım, döverim, söverim“ anlayışları ile nereye vararız ki!

Bu vesile ile Türkiye’de,“ kadın-erkek eşitliği“ kaf dağının ardında bir konu olarak kalmaya mahkümdür!
Bu kafa ve anlayışla kadınlarımızı, „silah ve bıçağın, sopanın uçundan çekip almak“ konusunda devlette bir şey yapamıyorsa,biz ne yapabiliriz ki?
Yusuf Cinal yazıyor, 12 Mart 2022 Adapazarı