Sevgili okurlar,
Bugün için Türkiye’nin gündeminde bulunan “göçmenler” konusu, gerçekten ciddiye alınacak ve gelecekte Türkiye için “beka” sorunu olabilecek bir konudur!
Konu ciddidir ve “gelecek kaygısı” içermektedir!..
Bir kere işin aslı nedir?
Bu işin kökünde ne vardır?
Üzülerek ifade edelim ki, bu işin kaynağında “Amerika’nın, emperyal projeleri” ile bu işe “yeşil ışık” yakan Rusya Federasyonu ile Çin ve Avrupa Birliği ülkeleri vardır!
Bütün bunları anlamak için objektiflerimizi “Afganistan’a, Saddam Hüseyin’in Irak, Kaddafi’nin Libyası’na, Esad’ın Suriye ve diğer ülkelere” çevirmemiz gerekir!
-Hani, Saddam Hüseyin’in “cehennem topları”vardı?
-Hani, “terörün finas kaynağı” Kaddafi’nin Libyası idi?
-Hani, “insanları acımadan ölüme iten” Zalim Esad idi?
Bütün bu coğrafya’da gelişen olaylar karşısında Türkiye’nin, AK Parti iktidarı ile birlikte aldığı tavrı hatırlayalım:
Zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan çıkıp,o tarihi konuşmayı yapmadı mı?
BOP EŞBAŞKANI?
“Ben Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanıyım(BOP)” diyerek, “Arap Baharı” denilen o kıyım rüzgarını estirenlerden olmadı mı?
Daha detaya inersek, “Esad ile kardeş olan, İstanbul, Şam arasında gidip-gelmeler, sabah kahvaltıları, maçlar, el sıkışmalar, öpüşmeler birden bire kesilip, düşmanca tavır” sergilenmedi mi?
Ayrıca, yine “kardeş ülke” ilan ettiğimiz “Pakistan, Bengaldeş ile birçok Afrika ülkelerinden” insan tacirlerinin yönlendirdiği “mülteci akını” Türkiye üzerinden Avrupa’ya yönlendirilmedi mi?
Bu bir bakıma “sürgün”, bir bakıma “savaş kaçkını” insanların, terör örgütleri “IŞİD, EL KAİDE ve diğerlerinin” hışmından kurtulmak için “dağlara, bayırlara, sınırlar ötesine kaçıp canlarını kurtarmanın derdine düştüklerine” tanıklık etmedik mi?
EGE VE AKDENİZ SULARI?
Ya şu Ege ve Akdeniz’de hayatlarını kaybeden, Yunanistan ve Avrupa Birliği ülkeleri sınırlarında yaşama tutunmak için canhıraş mücadele edenlerin kavgasını unutmak olur mu?
Ya o sahillere vuran göçmen cenazeleri?
Ya o Yunanistanlı güvenlikçilerin, botlarını batırdıkları, denize ittikleri canlar?
Küçükler, anneler, babalar, kardeşler unutulur mu?
O, “insanlık ölmüş” dedirten manzaraları yaratanların, “işgüzarlığı, umursamamazlığı”, sözde barışı korayacakların “kayıtsızlığı”, küresel güçlerin ganimet paylaşımında hayatları üzerine oynanan oyunları, nereye koyacağız?
“İş Göcü” anlaşması ile Avrupa’ya gelmiş milyonlarca vatandaşımızın Avrupa’daki “yaşam kavgasınına” tanıklık etmiş bir gazeteci olarak,”göçmen aidiyetini” sizlere nasıl anlatabilirim?
Bir gece uykusunda, “ateşe verilen evlerde hayatlarını kaybeden canlarımızı, ırkçılık, ayrımcılık, dışlanmanın sillesini yemiş vatandaşlarımızın dramına” siz hiç tanıklık ettiniz mi?
GİTSİNLER Mİ,KALSINLAR MI?
Onlar üzerinden, “estirilen siyasi propaganda rüzgarlarını tersine döndürmeye” hiç çılıştınız mı?
İşte Avrupa’da ve diğer ülkelerde vatandaşlarımız neye maruz kalmışsa, ülkemizdeki “göçmenler, mülteciler, kaçaklar, savaş kaçkınları da” aynı muameleye tabi oluyorlar!
Koro halinde bağrıyoruz!
Gitsinler?
Gitmesinler?
Göndeririz?
Göndermeyiz?
Avrupa’da yaşadığımız siyasi manzaralara,şimdi ülkemizde tanıklık etmek gerçekten üzücü?
“Ensar”dedik,
“Kardeş” dedik,
”Misafir” dedik,
“Savaş mağduru” dedik, bu kesim üzerinden siyasi rant devşirmeye başladık!
Hatta, daha ileri gittik, siyasi rant adına,bir kesime “vatandaşlık” verdik!
Oh ne ala memleket!
Seçim var ya, gelsin toplu oylar!
Bu yolda Türkiye’yi yönetenlerin hiç mi suçu yok?
Düşünmek, hem de fazlası ile düşünmek gerek?
Bu kesim üzerinden Birleşmiş Milletlerden(BM) ve Avrupa Birliği’nden AB) ne kadar “göçmen bedeli” para aldık?
Ve daha önemlisi,bu yolda ne kadar para harcadık?
“Avrupa’nın çöpüne” talip olduğumuz gibi, tüm ülke ve dünya milletlerinin “göçmen deposu” olmaya, Türkiye’yi kim mecbur etti dersiniz?
Neydi derdimiz?
KORONA VE EKONOMİK KRİZ!
Korona(Covid 19) Salgını ile “harap ve bitap düşmüş insanlarımızı” destekleyemeyen bir Türkiye, neden üzerine milyonlarca göçmenin yükünü aldı dersiniz?
“İçteki bu hayat pahalılığı, ekonomik kriz, bir türlü fren tutmayan enflasyona karşılık, tarlasından, çiftinden ettiğimiz insanlarımızın bugünlerdeki mağduriyetlerine” nasıl derman olacağız?
Suriyeliler gitsin öyle mi?
Derdimiz biter mi?
Peki bu yanıbaşımızdaki “Ukrayna-Rusya Federasyonu Savaşı’nın” etkileri ne olacak?
100 Bini aşkın savaş mağduru Ukraynalı insanların geldiği Türkiye, “ayçiçek yağını, buğdayı, petrolü, gazı” nereden alacak?
Hani bu yaz, gelecek olan “turistlerimize” ne oldu?
Nereden bakarsanız, bakın, değneğin iki tarafı da boklu!
BECERİKSİZ SİYASETÇİLERİ İKNA?
“Beceriksiz siyasetçilerin”, dünyayı zindan ettiği yetmediği gibi, “savaşlarla yıkılan kentler, kıyılan canların, yerinden, yurdundan edilen insanların, bu zarar ziyanın hesabını” kim verecek?
Günahı nedir bu insanların?
Savaş çığırtkanlarının, silahlandırdığı, daha büyük harcamalar yaptığı, yeni bir “dünya savaşının” kapımızda olduğu günlerde “barışı” kim koruyacak?
Allah korusun, “bir nükleer savaşta” halimiz ne olur?
Lütfen, gelin bu noktada, “barış için, gelecek için, yaşanabilir bir dünya için, insanlığının geleceği için, Afrika’da aç bırakılan çocuklar için, sömürülen, yerinden yurdundan edilen insanlar için, ülkemizdeki yoksul, fakir, mağdurlar için”, birşey yapalım!
Barış, inanın bizlere, o kadar uzakta değil!
Siyasileri mutlaka bu konudu ikna edebiliriz!
Barış için buna değer doğrusu!
Yusuf Cinal yazıyor, 20 Nisan 2022 Brüksel