Sevgili okurlar,
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili olarak, AK Parti iktidarı döneminde sayısız itibarsızlaştırma, hakaret ve sataşma olaylarına tanıklık ettik..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, İstiklal Mücadelesi’nin efsane kahramanı Atatürk’ün böyle insafsız, fütursuz saldırılara maruz kalmasını izah etmek güçtür..
Türk Milleti’nin “ortak bir değeri, kahramanı, kurucusu” olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk kadar, onun silah arkadaşlarından başta İkinci Cumhurbaşkanımız, İstiklal Mücadelesi ve ülkenin kurucularından İsmet İnönü’ye de(Paşa) yönelik hakaret, itibarsızlaştırma, sataşmaları, ne ile izah edeceğiz?
Dikkat ediniz, bunları yapanlar dış güçler değil!..
Yani bunları yapanlar içimizdeki soysuzlar!..
Kimse kusura bakmasın, bunu yapanlar daha ağır, galiz sözleri hak ediyorlar..
Seversiniz, sevmezsiniz,” Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelidir, harcıdır, çimentosudur..”
Onun ülkesinde, ona hakareti, ona küfrü, ona saldırıyı kabul etmemiz mümkün değildir..
Bakınız AK Parti, FETÖ denilen terör örgütü ile kol bağladığı günlerde Brüksel’de en çok konuşulan konu, “Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sevgisini, birlikteliğini ortadan kaldırma planlarıydı..”
Elbette Brüksel’de sadece bu değil, aynı zamanda “Sözde Ermeni Soykırım iddiaları “ ile birlikte, Pontus, Süryani, Yezidi ve hatta Kürt sözde soykırım iddiaları da gündeme taşınıyordu..
Bütün bunlara karşı Türk Bayrağı, Atatürk sevgisi altında toplanan bizler,bu itibarsızlaştırmaya, bu soysuz girişimlere karşı saf tutmaya başladık..
Ancak ilerleyen zaman içinde bu tür görüşlerin Türkiye’den yükselmesi,iktidar cephesinden kendini göstermesi bizleri şoke etmişti..
İşte gele, gele buralara kadar geldik..
Son olarak özellikle din adamlarının ağızlarından çıkanlar sadece bizleri değil, ülkenin sağduyu sahibi insanlarını da gelecek adına ürküttü..
İktidarı ele geçiren bu zihniyetin ortaya koydukları, bizleri hepten gelecek adına endişe ve kaygıya sevk etmiyor değil..
15 Temmuz Darbe Kalkışması gecesi yaşananları hatırlamamız gerekir..
Elbette darbelere karşı olan biri olarak ifade etmeliyim ki, darbe öncesi sadece Sakarya’da, (ülkenin genelini söylemiyorum), “bir gün önceden tüm iş makinelerinin listelerinin yapılması, gece salaların okunması, vilayet merkezine gidilmesi bir ön hazırlığın” ipuçlarıdır..
Şimdi İstanbul seçimlerini aklınıza getiriniz..
Neler oldu, bir daha gözden geçiriniz..
“Bir şey olmamışsa, bir şey olmuştur” diyen AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Sakarya milletvekili Ali İhsan Yavuz, bu gelişmeleri elbette daha iyi bilir..
Yaşarsak, bunları, gerçekleri daha iyi öğreneceğiz tabii ki?
Burada ülkede kabadayı mı dersiniz, mafya lideri mi dersiniz,ne derseniz deyin Sedat Peker’in, elini, kolunu sallayarak yurtdışına çıkması ve açıklamaları bize acı ama gerçeklerin tekrarlanmasına vesile oldu..
Vay be, neleri kulak arkası etmişiz?..
Bizlere neleri unutturmuşlar?
Elbette bunlarda ayrı bir yazı konusu..
Gelelim Habertürk TV’de Kübra Par ile gerçekleştirilen “Açık ve Net” adlı programda konu döndü, dolaştı. Ayasofya Camii’ndeki Emekli İmam Mustafa Demirkan’ın, Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un da bulunduğu törende, Atatürk’e galiz sözler sarf etmesi konusuna..
Bir kere peşinen söyleyeyim ki, kabul edilir değildir..
Bunu söyleyen de nazarımda din adamı değildir!..
Din adamı;”muhlistir, birleştiricidir, Allah’ın emirlerini paylaşan, tebliğ edendir, insanları birlik ve beraberliğe,kardeşliğe..” davet edendir..
Bu meziyetleri olmayanlar, tarihi gerçeklerden, bilgi ve birikimden yoksun olarak Türk Milleti’nin ortak değeri olan Atatürk’e neden saldırmakta ve hakaret etmektedir ki?
İyi düşünmek,anlamak gerekir..
Bu manada Habertürk TV’de önce İYİ Partili Prof. Dr. Ahad Antiçen ve Hakan Bayrakçı’dan sonra Prof. Dr Ersan Şen’in verdiği cevaplar yüreklerimize su serpmiştir..
”Kim Atatürk’e hakaret edebilir?
Atatürk’ü, Kemalimi eleştir..
Atatürk Put değil..
Osmanlı İmparatorluğunun kaybettiği toprakları alsaydı de..
Bunlara katlanırım..
Mustafa Kemal Atatürk’e sen çık “kafir ve zalim” nasıl dersin?
Pes yahu!
Ben Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izindeyim, peşindeyim..
Ben şimdi dinsiz miyim?
Ne demek bu?
Sen çık daha iyisini yap!” sözleri bize ülkedeki durumu özetliyor.
Öte yandan,” Ayasofya'daki törende, imam Mustafa Demirkan, Ayasofya'nın müzeye açıldığı dönemi işaret ederek Atatürk'e atfen “Onlardan daha zalim, daha kâfir kim olabilir. Ya Rabbi, o zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” sözlerine Son olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Parti Grup Toplantısı’nda;” Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e tahammülsüzlük, Türkiye Cumhuriyeti'ne tahammülsüzlüktür. Bugün varsak, bugün hayattaysak bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan Aziz Atatürk'ündür. İdeolojik dogmalarla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir.
Ayasofya-ı Kebir Camii açılmışken nükseden Atatürk alerjisinin esas gerekçesini nasıl okumalı, nasıl anlamalıyız.
Zira Atatürk milli birliğimizin ortak paydasıdır. Kim Gazi Paşa'ya saldırıyorsa, kimin Gazi Paşa'ya kötü sözü dokunmuşsa, ya soy kütüğünde bir karanlık nokta, ya da mazisinde yüzünü kara çıkaracak bir mahcubiyeti vardır. Atatürk'ün manevi hatırasına hezeyanla izam etmek İslam'a katkı mıdır? “ diyerek, bu milletin hassasiyetini dile getirmesi çok önemlidir..
Unutulmasın ki, Atatürk, Türkiye’dir, Bayraktır, Türk’tür, Türkçe’dir, birliktir, dirliktir, gelecektir..
Atatürk’e dile uzatanlar, karşılarında her zaman, her durumda karşılarında Türk Milleti’ni bulacaktır..