“Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar ”

Bu bir teselli sözü değildir. Bilinen en ağır tahriktir. Klişe söylemlerin başında gelir. Bir nevi hakaret hatta küfür olarak da sayılabilir. “Zamanla alışırsın.” söylemi sırnaşık bir yüz ifadesi, omurgasız bir duruş ve lakayt bir yaşam felsefesi ile soslanarak avamca pazarlanır. Anlayan azınlık için en kallavi küfürden daha büyük bir küfürdür.

Bu hayatta ters giden, çarpık ne varsa bunlara itiraz edene, düşünene, sorgulayana, yığının genel geçer sözde kendi doğrularına karşı çıkana yönelik sıkça telaffuz edilir bu ikileme “Alışırsın, alışırsın.” Alışmayı, her konulduğu kabın şeklini almayı, her devrin adamı olmayı şiar edinmiş sürüsel kitle için her şeye alışmak çok kolaydır. Yetkin insan alışmaz, alışırsın diyen yılışık yapıyı da yanına yaklaştırmaz.

Avamın hayattaki temel düsturu gözleri kapatarak, hafif alaycı gülümseme eşliğinde, ağız göz oynak biçimde söylediği komik söylemdir: “Alışırsın… Alışırsın” “Sen kendini üzme, boş ver geç, dünyayı sen mi kurtaracaksın, takma bu kadar, uy düzene” şeklinde de açılımı olan iğrenç ikilemedir. İnsan gibi insan hiçbir şeye alışmaz. Bünyeye uyum sağlamayan genel geçer sözde doğrulara uyum sağlamaz. Kitlelerle birlikte onların popülist yolunda ilkesiz, prensipsiz yürümez. Yığın ile sürü zihniyetinde yaşayarak değil, yığınları karşısına alabilecek cesaret ile yol alır.

“Alışmak kötü bir şey değildir her zaman, durum kötüyse kabullenmek iyidir.” tipi yaklaşım uyum sağlamak bahanesi ile konulduğu her kabın şeklini kolaylıkla alır. Alışırsın bir biat mekanizmasıdır. Her koşulda biat eder. Geri kalmış zihniyetteki toplumlarda yaşa biat ve sonucu olarak yaşlı erkillik adlı bir zehir mevcuttur. Oysaki Peyami Safa’nın dediği gibi: “Zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır ”

“Alışırsın canım alışırsın, her türlü pisliği görmezden gel, ruhunu sat, yaşam prensiplerini buzdolabına kaldır. Ama mutlaka vasatla, çoklukla barış ve alış. Yaşamadan yaşar gibi yap. Görme, duyma ama yeter ki sen kendini rahatsız etme, sıkma ve sözde mutluluk oyunu oynamaya devam et.” bu aciz söylemin derin felsefesizliğidir. Alışan kitleler günü kurtardığını zannederler. “İyi geçen bir gün nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçen bir ömür de mutlu bir ölüm getirir ” der Leonardo da Vinci.

“Aman toplumla kavgalı olma, aman güncel hayatta tepki verme, bak zararı sana başkasına değil, kafanı çevir”ci zihniyet her daim çevrede mevcuttur. Zira sürü alışır, hem de çok kolay alışır. Birey olmadığı için alışır ve herkesi de alıştırmak ister. Sürü zihniyeti ezber yaşam stilinde bir mikrop gibi yayılır. Lalettayn yaşam biçimini sadece kendi yaşamaz herkese de bulaşmak gibi bir huyu vardır. Gerçek insan yaşam boyu gerçek bir savaşçıdır. Ona gölgesi ile savaştığını söyleyip, kabullenmeyi önerenleri de yenerek satıh kazanır. Ona ters gelen bir şeye alışmaz, alıştırmaya kalkan silik karakterleri de çevresinde barındırmaz.

Alışmayı uyum sağlamak diye sunan enteresan şahsiyetler de mevcuttur. Tepkisizliği, yadırgamışlığı erdemmiş gibi satmak şark zihniyetinin bir ürünü olsa gerekir. “Alışmalısın zamanla alışırsın bak bana, ben nelere alıştım. Hazmı zordur ama zamanla alışırsın savaşma, kabullen. Zorla alıştırtırlar sonra.” söylemi de ruhunu satmaya ramak kalmışların mottosudur.