İnsanoğlu nankör mü?...
Kendine iyilik eden elleri kötülemekten tat alıyor mu?...
Bilmiyorum; ancak, insanoğlunun nankör olduğuna kalıbını basmaya hazır bir dostum var…
Dedi ki:
“ Su gibi bize iyiliği dokunan, su gibi verimi bol, su gibi bize yardım eden, ilk hayat tomurcuklarını beslediğini söylediğimiz bu pırıl pırıl nesneyi bile kötülemekten çekinmeyiz…
Bir iş kendi suçumuz yüzünden bozulur; suya düştü deriz…
Gerçeğe uygun olmayan bir proje kurarız; söktüremeyiz; suya düştü deriz…
Hiçbir sonuca erişemeyeceğini bildiğimiz komisyonlar kurarız; bunlar sonuç almadan dağılırlar; suya düştü deriz…”
***
Dostumuzun görüşüne siz katılır mısınız bilemem; ama, bugünkü yazı konumuza esin perisi olduğu muhakkak!...
AKP iktidarının ilk yıllarında ‘AB’ye giriş projesi’ vardı; hatta Ankara/Kızılay’da güpegündüz havai fişeklerle kutlamalar yapılmıştı…
Ne oldu?..
Suya düştü!..
Bir ‘BOP projesi’ vardı; önceki başbakanımız eş başkandı; proje kapsamında kardeşimiz Esad birdenbire Esed oldu; Suriye ile savaş noktasına gelindi; sabahtan Şam’a girip öğlende Emevi Camii’nde Cuma namazı kılınacağı söylendi…
Ne oldu ?...
Suya düştü!...
‘ Kürt açılımı projesi’ vardı; piyasaya sürülürken PKK konusunda öyle bir muhabbet başlamıştı ki, neredeyse Apo’yu bile bağrımıza basacaktık…
Ne oldu?...
Suya düştü!...
***
Peki, bu projelerin suya düşeceğini onu uygulamaya sokanlar önceden bilmiyorlar mıydı?
Biliyorlardı!..
Biliyorlardı da, ne diye piyasaya sürdüler?
Suya düşürmek için!...
İlla suya düşürüp boğacağız diye ahdettikten sonra suyun bunda ne kabahati var?...
***
AB Projesi…
BOP Projesi…
Kürt Açılım Projesi…
Ülkeye ağır bedeller ödeterek bu projelerin tümü birden suya düştüğüne göre halkımız bu işe ne der?
Yanıtı kolay:
Halkın suyu çekilmediyse, bu projelerin sahiplerini ve uygulayıcılarını içine çeker!..
1 Kasım’a ne kaldı ki?...