Bir yerde okumuştum; kalpten seven ve iyilik yapan çevresindekilerin takdirini ve sevgisini kazanır. Gerçekten çevremizdekilerin takdirini kazanmak ve sevgilerini hissetmek için mi yaşıyoruz? Peki ya biz iyilik yapıp, karşılıksız severken diğerleri bize kötülük yaparsa ne oluyor? Hesabı öbür dünyaya mı kalıyor? Benim göremeyeceğim bir hesap neden oraya kalıyor? İnsanoğlu ne kadar garip hep karşısındakine iyi ol, sev derken kendi kafasında binbir kurnazlık kurar. Her gece yatmadan veya yalnız kaldığımız durumlarda kendimize öz eleştiri yapmıyor muyuz? Tabii ki yapıyoruz... Kaç kere uyumadan önce o gün içerisinde yaşadığın bir olayı düşünüp ‘’Keşke‘’ dedin? Kaç kere sevdiklerinin, başkalarının hatta sokaktaki kedinin bile mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koydun? Ya da bir dilenci senin yanına yaklaştığında para vermesen bile kaç kere yüreğin sızladı?
Ne mi yapıyorum? İyiliği, saflığı, sevgiyi anlatıyorum. En kötü dediğin insanın bile bunlardan birini hissetmediğini mi sanıyorsun? Her insan bunu hisseder, kendi içinde düşünür, tartar. Geçmiş için değil gelecek için yaşarız ve yaptığımız yanlışlardan, hatalardan ders çıkarırız. Bunu yapmıyorum diyen ancak kendini kandırır. Kendini kandırması da çok uzun sürmez. Ben kendimi kandırmıyorum ve gerçekleri açıkça söylüyorum hatta burada da yazıyorum. Kendi kendimle yüzleşiyorum;
Şüphesiz ki ben iyi oldum, en azından iyi olmaya çalıştım. Dostlarıma kazık atmadım, toplum için iyi şeyler yapmaya çalıştım. Sokağa çöp atmadım. Sokak hayvanlarını besledim, sevdim, korudum. Suyu da tasarruflu kullandım. Hatta karşıdan karşıya geçerken ne kendimi tehlikeye attım ne de karşıdan gelen sürücüyü. Anlayacağınız trafik kurallarına da uydum. Neylersiniz ki sevdim mi de tam sevdim. Karşılıksız, çıkarsız. Yalansız, dolansız, safça… Bu dünyaya herkesin iyi olarak geldiğine inandım. İyi olmayan birini görünce de şaşırdım ama ben iyi olmaya devam ettim. İyi olmak belki de en büyük hatamdı ama ben iyi olmaya çalışmaktan, kendimden, ilkelerimden, bildiklerimden vazgeçmedim. Varsın iyi olanlar kaybetsin, ‘’safsın’’ sen desinler. Ne yapayım? Kendimden mi vazgeçeceğim? Asla. Bildiğim tek şey bir şey bilmediğim ve saflığım olsun amacım da ondan vazgeçmemek olsun.
Ben kendim için konuştum, sıra sizde. Haydi, kendinizle yüzleşin, bakalım sonuçları beğenecek misiniz?
İyi Şanslar…