Hiç sorgular mısınız neler yaptığınızı, en kıymetli vakitlerinizi kimler ile erittiğinizi, bir daha dönüşü olmayacak ömrünüzü neler uğruna tükettiğinizi? İnsan olarak anılmayı hak ediyor mudur her muhattabımız?  Birinin insan olup olmadığını nasıl anlarsın diye sorsa kalbim,  hiç düşünmeden “merhamet” diyerek cevaplar dudaklarım. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli farkı merhameti ve vicdanıdır çünkü.
Merhameti olan biriyle damla damla erittiğim zamanlara acımaz yüreğim. Kalbi taşlaşmış siluetleredir benim keşkelerim. Merhamet varsa bir kişinin kalbinde, anlaşamamak, ortak bir noktada buluşamamak diye bir şey mümkün değildir. Kavgalar, dövüşler hep bu yargıların eseridir. Bir başarabilsek insanları yargılarımızla bölmemeyi  ne savaşacak sebebimiz kalır, ne akıtacak gözyaşımız. İnsanlığı esir ettik yargılarımıza. Anlamaz, dinlemez, konuşmaz olduk. Sınıflara, guruplara ayırdık her bir fırsatta. Ülkeleri, şehirleri, yan yana yaşan komşuları böldük. Dinine, diline, siyasi görüşüne, içtiğine, giydiğine, ibadetine… hep bir sebebe göre, neye yarar?
Siluetler görürüz etrafımızda, ön yargı gömleklerini üst üste giymiş gezinen. Etine işlemiş üzerine giydikleri, derisine, yüreğine, benliğine. Dev gibi, heybetli heybetli yürürler sokaklarda. Bir baksan bir daha bakarsın heybetine, adam sanırsın belki ama boş. Bilmezsin ki derisine işlemiş yargılarından, ulaşamaz olmuş Allah’ın kendinden, ruhlara üflediği o merhamete. Aklın almaz, şaşırırsın yaptıklarına. Gün gelir anlarsın insanlıktan çok uzak bir yerlerde kaybolduğunu bu heybetli bedenin.
Bazen de sessiz, soluk, cılız bedenler çarpar gözümüze sokak ortasında. Pek bir anlamı yok gibi gelir varlığının. Çok büyük değerler vermeyiz bu sessiz ruhlara. Cılızlıkları, üzerlerinde hiçbir ön yargı gömleği olmayışındandır, anlayamayız. Bir koca beden arar gözlerimiz, güç, kuvvet kelimeleri ile özdeşleştirdiğimiz,  bulamayız. Sadece çıplak ruhlardır onlar, bizim büyüttüğümüz, büyüttükçe büyüdüğümüzü düşündüğümüz yargılarımız eksiktir onlarda. Umursamazlar ne düşündüğümüzü, ne yaptığımızı, nereye gidip nereye gitmediğimizi. En mutlu anlar bu cılız ruhlarla harcanan zamanlarda gizlidir.
Önyargı gömlekleriyle gezinen o heybetli bedenlere gülümseyen gözlerle bakar bu cılız ruhlar. Kendini yargılayanları yargılayacak kadar dahi gömlekleri yoktur üzerlerinde.
İnsan olmak nedir, insan kimdir? Hep böylelerinden öğrendim ben. Şanslıydım ki çok insan gördüm kısacık ömrümde. Karşındaki ne yaparsa yapsın, insan kalabilmeyi hep böylelerinin öğütlerinden dinledim. Umarım ömrünüzü insanlarla tüketecek kadar şanslı olanlardansınızdır….