Yazı başlığı, O sözcüklerin içerdiği tarih bilinmiyorsa, kimilerine itici bile gelebilir. Ki; insanoğlu zaten nalıncı keseri, bencil ve nankördür.
100 Yıl önce Mustafa Kemal Atatürk, koskoca Osmanlı Padişahı İstanbul’da sarayında kuşatılmış-hapis gibi yaşarken, Samsun’a ülkesini kurtarmaya gitmişti.
Osmanlı padişahları O sarayları, Galata’daki yabancı ülkeler ve bankerlerden alınan borçlarla son 60-70 yılda yapmıştı.
Düyunu Umumiye denilen şeyin açıkçası; Osmanlı Devleti’nin mülk ve gelirlerine iflas nedeniyle el koyulmasıydı.
Çok övünülen, “ Abdülhamid Hicaz’a kadar demiryolu yaptı!” lafı masaldı. O demiryollarını Fransız, Alman, İngiliz yaptı. Onların malıydı, Onlar işletiyordu.
Onlar aslında petrole ulaşmak için O demiryolunu yapmışlardı; ulaştılar.
Ve; O Sarayların, O demiryolunun, Osmanlının tüm borçlarını Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti ödedi. Mülklerin tümü Cumhuriyetin Yerli Malı oldu.
Ölüsünü gömecek kefeni olmayan, Türkiye kefenini de, şekerini de, pamuğunu da, sayısız fabrikasını da yapmayı 10 Yılda kotardı.
***
Atatürk 100 yıl önce Samsun’a ayak basarken ülkenin halini ciltlerce kitap tarif edemez. Mustafa Kemal’in hayatı bilinmeden de bu ülke doğru yönünü bulamaz.
Her Yönetene, “ Sen ülken için bugüne kadar ne yaptın?” diye sormalısın.
***
Mustafa Kemal Atatürk 18 yaşında İstanbul’a gelerek Mekteb-i Harbiye’ye yazılır. 24 Yaşında Harp Akademisi’ni bitirip, Kurmay Yüzbaşı olarak ŞAM Süvari Alayı’na tayin edilir.
Bingazi, Trablusgarp, Arnavutluk; Tobruk, Derne ve Balkanlar’da savaşır.
34 Yaşında Çanakkale Savaşında; Maydos’ta, Morto, Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda savaştadır. Anafartalar Grup Komutanı olur…
35 Yaşında; Generalliğe yükselir.
Ruslar Erzurum, Muş ve Bitlis’i işgal edince Mustafa Kemal’in yönettiği 16. Kolordu oraya kaydırılır. Rusların Diyarbakır’a ilerleyişini durdurur; Bitlis ve Muş’u kurtarır.
Mustafa Kemal 38 yaşındadır...15 Mayıs 1919’da Yunan askeri İzmir’i işgal eder. O, ertesi gün, 38 Yaşında Cumhuriyeti Kurtarmak ve Kurmak üzere Samsun’a yola çıkar…
41 Yaşındadır; 9 Eylül 1922 günü Son Yunan Askeri İzmir’de denize dökülür
3 Kıtada hükümran Osmanlı İmparatorluğu, İç Anadolu’da bir avuç toprağa sığınmış yaşlı, yorgun, hasta çoluk çocuk, 12-13 milyonluk nüfustur.
42 Yaşındadır: inançlıdır. İnançlı insanlarını bilir… Liyakat, milletle olmak ve inanç; 3 yıl 7 ay, “ Türk’ün Ateşle İmtihanı!” olur; Vatan Kurtarılır, Vatan Yapılır!
42 Yaşındadır… Her günü kelle koltukta, savaş alanlarında…O Hayat; İnsanlık, Çağdaşlık ve Uygarlık Yoluna; “ Yurtta Sulh; Cihanda Sulh..” Yoluna adanmıştır.
“ TÜRKÜM, DOĞRUYUM!”
Anam-Babam, Bosna’da doğmuş yüzde 100 Osmanlılar. Birileri ve hatta belki de tüm tarihçiler Onlara, “ Boşnak !” der, geçerler.
Ben de O “ Boşnak !” sözcüğünün,“Dışarıdan, başka ülkeden gelip bize, ekmeğimize sığınanlar!” gibi edilmesini asla kabul etmeyenlerdenim.
Soyumla, ailem ve kardeşlerimle iftihar ederim. Osmanlı, askerini yok olmadan geri çekmek için Kendi Halkı’nı Sırp, Hırvat, Karadağ cephesinde bırakmış. Onlar, çok kan ve can vermiş, sonuna kadar savaşmışlar…
*** Osmanlı savaşı kaybetmiş. İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan, Rus, Ermeni askerleri İstanbul’da Payitaht’ı, Padişahın sarayına kadar işgal etmiş.
29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in kurulduğu gün, Bosna’da yıllardır savaşın ortasında yaşayan, aileleri şehitler veren, Anamızın ve Babamızın, ailelerinin hayata yeniden geldiği gündür.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Onların Asıl Vatanı’dır… Türkiye’de evlendiler, yeni bir hayat kurdular, çocuklar yetiştirdiler.
“Medrese de okuma yazma öğrendim!” diyen, eğitim hastası Babam, “ Bayrak ve Atatürk Cumhuriyeti !” sözcüklerini, eşsiz saygısını ölene dek söylemlerinde eksik etmedi.
***
Ailede, hiç birimiz, 3 kıtada hükümran imparatorluktan, nüfusu yok olmuş bir İç Anadolu’ya gelerek Cumhuriyetle hayata tutunduğumuzu unutmadık.
Bütün kardeşlerim ve çocuklarımız Devlet Okullarında okudu. Hemen hepsi de Devletinin Milletinin Bayrağını yabancı ülkelerde temsil de ettiler.
Türkiye Cumhuriyeti’ne olan minnetimiz hala da bitmemiştir, bitmez.
Bosna doğumlu Anamın-Babam kapılarına, Müslüman oldukları için düşman tarafından kırmızı boyalarla işaretlenmesini hiç unutmadılar.
Ülkemizde, son güne kadar ibadetlerini özgürce yaparak yaşadılar. Bir tek gün, hiç birisinin ağzından, “ Bize Cumhuriyet’te zulüm yaşatıldı. İbadetimizi serbestçe yapamadık. Camilerimiz kapatıldı.” gibi tek inkâr sözü çıkmadı.
Mustafa Kemal’e ve Cumhuriyet’e olan sevgimiz her geçen gün büyüyerek devam etmiştir.
12-13 Milyon insandan, 81 milyon nüfusa büyümüşüz. Cumhuriyet, Onlar için çok daha özgür, huzurlu, güvenli ve çağdaş ülke olarak yaşayacaktır.