Türk Askeri hain olmaz, olamaz. O üniformayı şerefsiz yollardan elde ederek giyen hainler de zaten Türk Askeri olmaz, olamaz..

**

Türk Askeri, Türk Milleti’ne silah çekmez, kurşun sıkmaz, bomba atmaz. O üniformayı, şerefsiz yollardan elde ederek giyen hainler, ne Türk Askeri ne de Türk olduğu için silah da çeker, kurşun da sıkar, bomba da atar..

**

Türk Askeri ile onun kılığına bürünmüş hainleri ayıralım. Hatta bence, darbe girişiminden söz ederken, ‘Asker yaptı’ , ‘Asker saldırdı’ , ‘Asker sıktı’ , ‘Asker patlattı’ , ‘Asker öldürdü’ gibi cümleler kurmanın, gerçek Türk Askeri’ni yıpratmaktan öteye geçmez..

**

Bırakın üzerlerindeki elbiseyi, üniformayı. Boş verin isimlerinin senin benim gibi Ahmet-Mehmet olmasını. Bunlar kim? Her biri, ülkenin kendisine, rejimine, cumhurbaşkanına, parlamentosuna kast eden hain oğlu hainler..

**

O kalkışmayı yapan, bilerek, tasarlayarak bu işe giren en üstteki sözde rütbelilerden, en alttaki sözde rütbelilere kadar hepsi vatan hainidir. Ben bu bağlamda, emirle görev yapan er ve erbaşları, bu kalkışmanın dışında tutuyorum. Ama bunların içinde zevk için insan öldürmüş, yaralamış olanlar varsa onlar da aynı kefeye konmalıdır..

**

Er ve erbaşlar deyince şu noktanın da altını çizmek istiyorum. 15 Temmuz gecesi televizyonlarda, ertesi günü internet ve gazete sayfalarında gördüğümüz herkes gibi bu satırların yazarını da derinden üzen olaylar oldu.

**

Kendini bilmez bazı kişilerin, üstlerinin emriyle orada olan, kısa süre sonra silahlarını bırakıp teslim olan er ve erbaşlara çektirdiği işkenceden söz ediyorum. Yumruklamalar, kemerle dövmeler… Ve diyorum ki, toplumun vicdanını rahatlatmak için bu kendini bilmezlerde yakalanıp, adaletin karşısına çıkarılmalıdır..

**

Yaklaşık, 35 yıl önce TRT ekranlarında Uğur Dündar’ın bir programını izliyorduk. Bugünkü FETÖ lideri Fethullah Gülen’in yeni yeni palazlandığı, etrafındaki halkaların yeni yeni oluştuğu günlerdi. Ekrandaki görüntüler gizli çekim.

**

Sesli görüntülerde Gülen, sağ başparmağını sağ kulağının altına götürüp, şah damarını işaret ederek, ‘Devletin en kılcal damarlarına gireceğiz. Acele etmeden. Yavaş yavaş. Bir gün gelecek, o kılcal damarlarda bizden başkası olmayacak’ diyordu. Dün gibi hatırlıyorum.  

**

O program sanıyorum hala TRT’nin arşivindedir. Şuraya gelmek istiyorum. Bu olay, bugün ve de yarınlarda bu ülkeyi yönetme durumunda olanlara büyük bir ders, ağır bir küpe olmalı. Bugün, bu devletin başına gelenlerin, yarın bir başka oluşum tarafından da başımıza getirilmemesi için gereken yapılmalı.