Gazetemizin değerli okuyucuları. Benim gibi, köşe yazısı yazan, arkadaşlarımın, bazıları genç bazıları, orta yaşlı, bazıları tahsil görmüştür. Düşüncelerini topluma yansıtmaya çalışır. Ben, İsmail Aydın, ilk okul mezunu olup, Arifiye ilçesinde, İl Ormanın dibinde bulunan, eski adı, Yeniköy’de altı kardeşin en büyüğü olarak, dünyaya gelmişim. Aradan geçen 82 yılımda fakir, ama mutlu inançlı, olarak, hayat serüvenimde, güzel Türkiye’mizin, bir çok il ve içelerini gezdim. paranın, nasıl helal kazanıldığını Arifiye İzmit arasında, trenlerde, su simit elma gazoz, satarak öğrenmeye çalıştım. Çünkü, toplum fakir ama, aileler, evlatlarına, haram lokma yememeleri için, doğru yolu gösterirdi. şimdi ise siyasiler bile, kendi çıkarları için, neler yapmıyorlarki? Bunları, yazmıyorum. çünkü sizler, zaten biliyorsunuz. Güzelim Türkiye’mizi gezerken, gördüğüm manzara cehaletin varoluşu tahsile önem verilmemesi ağaların, cahil toplumu sömürmesi, toplumun uyanmamasıydı. Daha sonra, kültür seviyesinin yüksek olduğu Hollanda Almanya Belçika Romanya Macaristan Avusturya Bulgaristan Yugoslavya ülkelerini gezdim. oradaki, bulunan camileri ve kiliseleri de gezerek, toplumun, dinlerine ait yaşam şartlarını, izledim. kiliseye gelenler, İsaya Meryem’e Musa’ya ve ayin veren papaza, sessizce, saygı gösterir. Allah kelimesini çıkarı uğruna, ağzına alıp, siyaset yapmaz veya yalan söylemezdi. çünkü Allah’tan ( Tanrı)dan korkarlardı. oradaki, camilerde namaz kılanlar, çıkarı uğruna, pek Allah kelimesini ağızlarına almadıklarını tespit etmiştim. Burada ise, bilhassa cuma günleri, cuma namazını dışarıda kılarken, caminin etrafından, arabasıyla geçen gençler, müziği sonuna kadar açmış, caminin yanından geçen bayanlar, mini eteklerinle veya şortla geçerken, namaz kılan cemaatin, dikkatlerini çekerken, namaza saygıları olmuyor, ve buda kültür seviyesinin inancımızın bence, cehaletini gösterdiği gibi, toplumun saygısının, sevginin inancının zayıfladığı görüldüğü kanaatindeyim. Şu unutulmamalı ki, ne olduğu belirsiz, ülkemize göç edenlerin, ülkede üretimin zayıflaması genç yetişen kuşağın, umutsuzluğa kapılması sevgi ve saygının azalması umutların kırılması artan hayat pahalılığın her geçen gün zamların yapılması halktan alınan vergilerin, nerelere gittiğini, toplumun bilmemesi fakirin daha fakir olması özgürlüğün, yavaş yavaş kısıtlanması ve insanların yüzlerinin Allah tarafından bizlere verilen bir ceza mıdır. İnancımızı Allah’ımızın verdiği aklımızı eğer, bilinçli kullanmazsak, belki ben göremem, ama yeni yetişen nesil, toplumun nasıl çöktüğünü görecektir. Gazetemizin, değerli okuyucuları, benim, hayat tecrübelerime dayanarak yazmış olduğum köşe yazımı dikkatle okursanız, önemli hususlara değindiğimi ve din iman edebiyatı yapanlara mesaj vermiş olduğumu anlamış olursunuz.