İşte tam da “ Burası Türkiye!” demenin cuk diye doğru yere oturacağı somut ve güncel bir konu : -)

          TEM ve D.100 ( Eski E.5 ) Karayolları son 3-4 yıldır, korkunç bir trafik yoğunluğu yaşıyor…Bu iki uluslar arası yol, son birkaç aydır insanı canından da bezdiren bir çileye dönüştü…

        Türkiye’nin en büyük Gayrı Safi Milli Hasılası’nı üreten, 100 bin civarında üniversite öğrencisi olan, İş ve İşçi Şehri Kocaeli’den tık yok : -)

         Sakarya, Kocaeli kadar zenginlik üretmese de, muhteşem tarım arazileri ve gıda üretim sektörü ile 100 bin civarındaki üniversite öğrencisiyle,aynı konumda ve TEM, D.100 derdi için TIK yok!..

           Oysaaa !..

           TEM ve D.100’de yaşanan trafik derdini aslında en çok 800 bin Sakaryalı çekiyor…

          Ve, O Derdin en az % 20 ve daha da fazla sorumlusu; Adapazarı Atatürk Bulvarı-Haydarpaşa Deniz İskelesi Tren Hattı’nı 3 yıldır ölmeye yatıranlardır...

           Günde en az 200 otobüslük yolcuyu İstanbul’a götürüp getiren O TREN yok artık…O Otobüsler de TEM ve D.100’de; arabası ile gitmek zorunda olanlar da arabalarıyla o trafikte..

            Önemli bir mazereti ben AKP’ye hatırlatayım : -) TEM ve D.100’deki Trafik Çilesi’nin ilk müsebbibi ANAP Hükümetleri’dir…Yapım aşamasındaki çok doğru eleştirileri bile takmamanın cezasını bugünün halkı çekiyor…

           TEM’in bitmesi aşamasında, Turgut Özal Hükümetlerine neredeyse,         “ Uluslar arası Yol Teknolojisi uygulanmazsa; teknoloji hataları ile dolu O Yol’da onarım, bakımlar ebediyen bitmez!..N’olur, acele etmeyin, inadı  bırakın!..” diye yalvaranlar oldu…

           O yüzden; yıllardır; TEM ve D.100’de onarım, bakım, yapım hiç bitmez. 1 Saatte gidilen, Sapanca’dan-İstanbul’a 4-5 saatte gitmek de sürpriz olmaz!

           Eeee!.. AKP İktidarı’nın Sakarya Yönetenleri’ni “ Yüksek Hızlı Tren’in Sakarya’ya 5 kuruş faydası olmaz!..Hatta, inanılmaz zararlar verir!” gibi uyardığımda, bana “ Fitne ! Fesat !” demişlerdi : -)

          Hadi, O günlerde bu konuda AKP’ye doğruları söyleyeceğine şirinlik yarışına giren Amcamlar-hatta kimi meslek odaları-bugün YHT’nin Sakarya’ya  5 kuruş faydasını söylesinler…

           Ben de hemen, “ YHT ile kaç kez İstanbul Pendik’e gittin?..Kaç kez Eskişehir’e, Ankara’ya gittin?” diye sorayım : -) Meslek Kuruluşu’nun şoförlü makam aracı varken, kim YHT’de sürünecek : -)

            Haftaya ben YHT ile bir Sapanca-İzmit yapsam mı acaba?

         Hadi, şu yazdıklarımın hepsini koyun bir kenara; Berlin-Bağdat Demiryolu Hattı nedir bilen var mı?..Ya, O Hattın Osmanlı zamanında var olduğunu bilen?.

          Düşünün Avrupa’dan gelen trenlerin Bağdat’a, Arabistan’a, İran ve Hindistan’a kadar gidebilen O tren yolcuları şimdi TEM’e, D.100’e mecburcu!..

          TCDD bu hatların kaldırılmasından bu yana, kaç katrilyon zarar etti? Bir sor bunları!.. Adapazarı-H.Paşa Hattı’nın zararı da dillere destan ve bitmez de!.

           Günlük yaşamının dertleri ile boğuşmaktan yılgın Sakaryalı, çıkış için kimlerin ocağına-kucağına düşüyor; hem de çoluk çocuk!..Ülkenin en harika coğrafyasındasın, ama eli kolu da bağlı bir seyircisin!..

          Ben de YHT, TEM, D.100 gibi dip dalgalarını göstermeye çalışıyorum!..      

 

 SAKARYA’DA TOKİ’YE BİLE DENETİM ŞART 

         AK Parti beni iplese, “ İktidar makamı çalışma, iş üretme makamıdır!.. Çalışan hata da, yanlış da yapmaya mahkumdur…Yatan, ne yanlış yapar, ne de hata!..” diyeceğim, ama iplenmem : -)

           TOKİ, Erenler’de Kent Değişim Projesi uyguluyor…Tabii, Sakarya’da hiçbir Babayiğit’e verilmeyen çok kat izni TOKİ’ye HELAL!..

           İŞ öyle olunca; TOKİ, O malum çok katlı dolmuşları dikmeye başlayınca, şehirde de kimi diklenmeler oluştu : -)

          O diklenmelerde belki, “ Hani bana!..Hani bana!..” diyen Amcamlar  da vardır…Dileriz; Adapazarı’nda kat üstüne kat dikilen imarlar görmeyiz ve ilk büyük depremde de çok kat faciaları yaşamayız!..

           Ki;

         “ Sakarya’da % 70-75 inşaat denetimi var!” diyebilecek kaç babayiğit çıkabilir? Şak diye, imzalı-mühürlü denetleme raporları yüzümüze vurulursa rezil rüsva mı oluruz : -)

         İŞ, bizim kendi İŞİMİZ ise, çok kat izni verilmiyor diye ortalığı yangın yerine çevireceğiz!.. TOKİ İŞİ olunca, neden çok kat verildi diyeceğiz; olmaz…

         İnşaat Yapım Denetimi diye bir bela var başımızda…Ben Yöneten olsam, TOKİ Dokunulamaz Yetkilerle donatılmış olsa da; TOKİ İnşaatları’nı bile denetlerdim…

          Geçin onu; bugün yapılan her inşaat temelden tavana kadar bir dolu denetimden geçmek zorunda!..Peki, geçiyor mu Sizce?..

          Geçen gün bir mimar ile anlatıyoruz…” Etriye ve Yüzyılın Depremi’nde en çok yıkım konusu olan inşaat yanlışları “ girdi araya…  

          Etriye; betonarme inşaatlarda kolon ve kirişleri bağlayan ve binaları yıkımlardan koruyan en can alıcı işlemmiş…Yani, bir inşaatın olmazsa olmazı!..

         Tabii, işin kötü de bir müteahhitlik sorunu varmış; ETRİYE, eğer tekniğe uygun ve iyi yapılırsa, harika bir güvenlik sistemi imiş, amaaaa!..

          Etriye İşçiliği zor ve çok zaman kaybına yol açan bir ameliye imiş…İşte orada, “ Yandı gülüm keten helva!..” olabilirmiş…Yani, İş Kaçırma sözkonusu..

          Etriye’yi, şöyle bir laf ola yaparsan, bir evde bir kaç gün; 10 evde bir kaç ay kazanır, işi erkenden bitirirsin…Etriye kontrolünü kim yapar, nasıl yapar, kendi bilgi yeterliliği nedir? Bunlar havaya yazılmış sorularmış…

          Daha; demir tipi, kalitesi; çimento karışımının kalitesi, beton dökme ve beklenme süresi gibi ne denetimler ve nicesi varmış…

          Hani; Arifiye’de Tren İstasyonu yaparken de KALIP İŞİ vardır; tabii (!) denetimi de vardır…Bakarsın, beton dökerken kalıp yıkılır, insanlar altında kalır; sanki O da bir fıtrat’tır…

           Yatıp kalkıp; helal’I bilen;

           Üstlendiği inşaatların denetimlerini bizzat veya güvendiği elemanlarıyla titizlikle yapan İş Adamlarının-Kuruluşlarının elleri öpülmeli elleri…

       Ama, TOKİ’yi bile gözden ırak tutmayın; Siz İŞİNİZİ ETRİYE; yani sıkıya bağlayın!..