Seçtiğimiz yöneten siyasiler, Sakarya’yı hiç hak etmediği, ortalıkta olmayan yapılmamış işlerle, boş laflarla övmeyecek. Hele Komşu kentler uçarken…

Çok doğru; Sakarya muhteşem doğa zenginlikleri, birikimli insan potansiyelleri olan bir vilayet. Amaaa!

Mollaköy Sakarya Nehir Park Projesi gibi dünya projeleri için hala somut bir adım atamıyorsak, çok düşüneceğiz. Unutmayın; Karasu Demiryolu için 10 yıl önce bile “ Yaptık!” deniliyordu. Yalvardık, trilyonlarca para toprağa gömüldü.

                                                                  **                                                         

Geçen hafta İzmit’i saatlerce yürüyerek gezdim. Her 6 ayda, 1 yılda başka bir sürpriz şehir eseri ile karşılaşıyorum. Hastaneler, viyadüklü ulaşım, dahası…

SEKA Park, zaten tek başına çok şaşırtıcı. Sanki son 1-2 yılda deniz kıyısında İstanbul yönüne doğru 2 misli büyütüldü. Sakarya’da olsa n’apardık?

“ SEKA Kağıt Fabrikası’nın dev fabrika binaları neden böyle enkaz halinde, her türlü melanete açık bırakılıyor?” diye yıllardır kaygılanırım. Bir de gittim ki???

Dev fabrika-atölye enkazından şahane bir SEKA KAĞIT MÜZESİ yapılmış. Ama, ne MÜZE! Daha büyük ve güzel örneği, Haliç’te Osmanlı’nın 1914 yılında yaptığı Silahtarağa Elektrik Santrali Müzesi’nde gezmiştim. Bilgi Üniversitesi de içinde!

Heyet olarak; Milletvekillerimiz, Valimiz, Büyükşehir Başkanımız, Milli Eğitim Kadromuz, Meslek Odalarımız; SEKA KAĞIT MÜZESİ ile KOCAELİ BİLİM MERKEZİ’ni gezebilse çocuklarımız için yararlı projeler üretileceğine eminim.

                                                             **

SEKA BİLİM MERKEZİ muhteşem; Kağıt Müzesi de…Eee, SEKA PARK zaten dillere destan!.. Deniz kıyısı yoksa da; Adapazarı’nda da bu şansımız var!.. Çünkü;

Şeker Fabrikası, ŞEKER MÜZESİ ve BİLİM MERKEZİ olabilir. Şehrin orada entegre olabilecek şahane arazileri var! İkinci Üniversite şart; O bile entegre olabilir.

Gittim, gezdim; SEKA Park gibi, İstanbul Haliç’te elektrik santrali enkazından doğan SANTRAL İSTANBUL MÜZESİ ve O arazideki Bilgi Üniversitesi gibi yaparız.

TOKİ yapamaz; Sakarya ve ÜLKER yapar!.. Şeker Fabrikası arazi ve binaları , Adapazarı Atatürk Stadı, Altyapı arazileri; Park, Müze, Bilim Merkezi ve Üniversite için şahane bir fırsattır. Seka Park gezilmeden tahayyülü imkansız. Seka Bilim Merkezi’ni, ilkokul öğrencileri kuş cıvıltısı ile geziyordu. Öğretmenler, rehberler saatlerce Onları gezdirdi, anlattı.

Mutluluktan deliye döndüm. Çünkü, gelecek öyle kurulur!

 

                            DEPREM DE, SEL DE FELAKETİMİZ OLABİLİR!

İyi ki şu son yıllarda Devlet Memuru değilim!

Ülkemin Başkenti Ankara üst üste yüreğimizi parçalayan terör saldırı yaşıyor. Eşsiz Başkentimin Emniyet Müdürü asil değil, vekalet ediyormuş?

Binlerce birinci sınıf emniyet müdürü zorunlu emekliye sevk edilmiş. Silahlı kuvvetler öyle, Kamu Hukuk Düzeni’nin liyakatli kadroları öyle…Meğer, Kamuda liyakat benim şikayet ettiğim eski zamanlarda varmış!

 Atanmış Kamu Yöneteni sözlü ve yanlış emri yapmaya mecburcu ise ülke de, ülke halkı da çok şey kaybeder. Hele, yanlış emri veren, yanlış emri yapanı birkaç yıl sonra hapse bile atabilirse?

                                                                    **

Torba kadrolu, birinci derecede imza yetkisi olan Kamu Müdürlüğünü 1981 yılında ve 12,5 yıllık hizmetimi beş kuruş tazminatsız kendi isteğimle bıraktım, özel sektöre geçtim. Pişmanlıklarım oldu, ama onurlu, müthiş bir hayat kurduk.

Bugün olsaydı ve şu anda var olan siyasetin yönetim anlayışı önüme en büyük makamları da koysa, asla Kamu Yöneteni olmayı istemezdim... Onun için, yapılamayan işleri, yapılan yanlış işleri tek başına Kamu Yönetenlerine yıkmam!

Oysa; gün olur bu anlayışın tüm bedellerini de Siyasi İradeyi kullananlar öder.

                                                              **

Sakaryalı bilsin ki; akıl almaz imarlara olumlu ÇED Raporlarına liyakatli, hukuku önceleyen, sorumluluk sahibi hiçbir kamu görevlisi imza atmaz. 

Yıllardır, kuruyor diye yeri göğü inlettiğimiz Sapanca Gölü neden böyle tepesine kadar su dolmaya başladı? Biraz gezin, düşünün, istişare edin!

Sapanca Gölü’nün iki yamacında son birkaç yıldır inanılmaz bir ağaç katli ve imar talanı var. Serdivan’da da dağ eteklerine ürkütücü istinatlar altına dev binalar yapıyoruz. N’olur, rant tamahı bizi felaketlere sürüklemesin!

Kuzeyde, Üniversitemizin dışında kalan, Göl’e bakan yamaç yakın zamana kadar Beşköprü’ye kadar tarım arazisi ve ormandı. Arifiye Gölbaşı Parkı’na oturun bakın. Ağaçlar yok edilmiş, toprak sanki katledilmiş. Hiçbir Vakıf yapar mı?

                                                           **

Göl’ün, Sapanca Kurtköy, Mahmudiye, Sapanca-Yüzevler dağlarındaki imarlar bir selde felaketimiz olursa şaşırmayın. Avuçla eşilebilen, granül topraklı 60-70-80 derece eğimli arazilere, şaşırtıcı istinatlarla tutulan yerlere imar vermişiz!

Yamaçlara yapılan asfalt yollar en küçük yağmurda göle doğru neden çöker?

Yaratan Sakarya’yı 1999 Depremi şiddetinde bir depremden de korusun. Biz 17 Ağustos 1999 sabahına enkazda uyandık! Şehrin göbeğinde O gün, delik deşik, kolonları çatlak patlak çok katlı binalar gördük. Onlar bugün hala tepemizde.

Kimse, “ Sakarya deprem ve her felaket için hazır!” diyerek sorumluluk almasın!

Ben, “ Yaratan bize bir sel felaketi de yaşatmasın!” diye gece gündüz duacıyım!