Pazar günü öğlen sıcağının kavurduğu saatlerde yine Kırkpınar Hava alanındaydım. Tatil günleri de süren hazırlıklar artık tamamlanmış gibi…
Çarşamba günü başlayacak festival için, firmalar da bugünden itibaren kendilerine ayrılan reyon ve alanlarda yerleşme çalışmalarını başlatırlar.
***
400 metreden daha uzun havaalanın tüm dış çevresi düzenleme yapacak firmaların ulaşımını sağlayacak yollarla kuşatılmış.
Katılımcı firmalar için yaklaşık 150 portatif kapalı, alt zemini de yüksek ve yağmur olasılığına da uygun reyon hazırlanmış.
Reyonlar arkasında 30 adımda bir çeşme düşünülmesi de nefis. Her reyonun elektrik tesisatı da hazır. Alanın tam ortasında 10 x 25 metre gibi kapalı işlevsel bir alan daha var ki, başka bölümler de olacaktır.
Reyonların ortasındaki alanın başından sonuna kadar 12 adet çok yüksek aydınlatma direkleri yapılmış. Festival alanı geceleri ışıl ışıl olacaktır.
Güvenlik her şeyden önemli ve girişten itibaren başlaması huzur verici…
***
Havaalanının 400-500 metrelik zemini festival için sağlamlaştırılmış. Serilen malzeme de çok büyük bir silindir makinesi ile eziliyordu.
Kavurucu öğlen sıcağında silindir yaklaştıkça kenara çekildi. Ama, asıl saygıyı O silindiri kullanan operatöre duyacakmışım : -) Kenan Hürel!
Kenan Hürel’i dev silindir iş makinesinin direksiyonunda görünce, ‘iş ehli’ sözüne duyduğum inancım, saygım, sevgim büyüdü; teşekkürler Kenan Hürel !
Ben alana gelirken, Remzi Adıyaman oradan ayrılmış. Öğlen arasında yapılacak işlerin takibi için şehre gitmişti.
26 Eylül Çarşamba günü başlayacak olan Sapanca Kırkpınar Peyzaj ve Süs Bitkicileri Festivali’ne hazırız. Maddi-Manevi payı olanlara teşekkürler…
TURİZM ŞEHRİ HAYALİNDEN VAZGEÇEBİLMEK!
Sakarya turizmi bence ne uzar, ne kısalır. Ancak, öncelikli turizm sektörleri belirlenirse, belki diyorum.
Termal kaynaklarımız var; termal turizminde bile adımız pek önde olamadı. Dağlarımız var, yayla turizmimiz de biz bize sürer gider.
Tarih Turizmini önceleyemem, yüzlerce yıllık izleri bile yıkıp yok etmişiz. Yere göğe koyulmayan Abdülhamit Dönemi’nin yok edilen anıtsal yapılarını saymaya bile utanırım!
Koskoca ilde, Dörtyol’daki Sangarius Köprüsü’ne dikilen,“Eski Sakarya Köprüsü!” tabelasına, medyadan başka karşı çıkan Seçilmiş-Atanmış oldu mu?
“Eski Sakarya Köprüsü, Büyükşehir Belediyesi amblemindeki kemerli köprüdür. Sakaryaspor’un Rüstemlerdeki tesislerine oradan geçilir.
Robert Kolej’in kökeni Karaağaç Bulvarı’nda Mahmud’un Fırını arkasında imiş. Rahmetli Gazeteci Cezmi Hakman ve SBB arşivlerinde fotoları var.
***
Bakın, Sakarya 70-80 yıl önceki Sakarya olsa; şehir halkı da 50-60 yıl önceki halk olsa, bilin ki turizm bugünden çok daha farklı gelişirdi.
Eski Çark Gazinosu’nu, şehirdeki Hacıbaba, İmren gibi restoranları; Göl kenarındaki Metin Restoranı, ondan yıllar önceki Saraçoğlu Tesisleri’ni, Belediye Göl Gazinosu’nu anlatmaya ne zaman, ne de söz yeter : -)
Adapazarı Garı’nın az ötesindeki Ofis Sanat Merkezi’ne gidin. İç balkona çıkın; oradaki muhteşem Eski Adapazarı Fotoğrafları galerisini gezin.
Sapanca’ya hafta sonu İstanbul’dan trenle pikniğe gelen, çağdaş giyim kuşamlı kadın-erkek, Tenezzüh Seferi yolcularını Ofis Sanat’ta seyredin : -)
Sapanca 40-50 yıl önceki Göl kıyısında tıklım tıklım restoranları ile gece yarılarına kadar yaşardı. O Sapanca artık harika Eker Lokantası duvarlarında.
Vakıf Otel ve daha da önceki zamanların O Sapanca’sı yok artık. Ne var? Araplar var! Asla bel bağlanamaz, ne zaman, nerede olacakları belli de olmaz.
Bugün, teleferikle doğa kıyımına yol açılacak gibi. Çünkü Sapanca’nın en bakir ormanlık alanları harcanacak. Seyir Tepesi Yüz Evlere turist mi taşıdı?
Taraklı’da da turizm olmuyor! 25-26 yıldır izliyorum; Taraklı ilk gördüğüm yıl neyse, onca para harcanan yatırıma karşın, hala O… Sektörler de yanlış…
Taraklı’da 2 büyük termal tesis yapıldı. Ballı turizm teşviki kullanıldı mı bilmem. Taraklı’ya onlardan da turizm zenginliği gelmez; biz bize oynarız.