Güneşin iliklere kadar ısıtmaya başlama günleri. Hala gerekliliğini doğru yere koymadığım SBB HES’i geçip, SAKARYAPARK’a yürüdüm. Park zamanları geliyor.

Çok güzel bir kafede saatlerce gazetelerimi okudum ve çalıştım. Servis yapan delikanlı nitelikli, çalışkan ve centilmendi. Çaylarla tost da nefisti. Keyfim gerçekten iyiydi. Parkı yapanlara teşekkür ederim.

                                                              *

Tabii, ilkbahara giriyoruz. Gördüğüm aksaklıkları da hatırlatayım:

HES ile Sakaryapark arasında Santralin Baraj suları toplanıyor. Sakaryapark’ın baraj sahilleri çok kirli. Hatta ayıplı. Biraz açayım;

Ağaç Pencere Çerçevesi, Jant Kapağı, Minder Süngeri, Plastik Büyük Bidon, İnşaat artığı Ytonglar, Teneke Silikon Kutular, Çelik Saç parçaları, Plastik ayakkabı ve terlikler. Sanki bir tek ben yokum: -)

O Gölet en kısa zamanda çok iyi temizlenmeli. Orayı temizlemek de tehlikeli. Koca taşlardan sonraki zemin kirli atıklarla kaplı. Ama, bence altı su, sanki tehlikeli bir tuzak. O suyu bilenler görev yapmalı.

SAKARYAPARK’SA, O Gölet, bahar ve yaz ayları haftada bir gün temizlenmeli.

                                                                 *

Çay ve tost keyfi sonrası, parkı boydan boya gezdim. Park alanında, halk tuvaletleri karşısında iş makinaları ve çalışmalar vardı. Bahar hazırlığı galiba.

Şu Opet Tuvaletleri Kampanyası benim de müthiş desteklediğim bir örnektir. Park ve kitle tesislerinde girer ve hemen kıyaslar yaparım.

Örneğin, Kent Park son aylarda denetim ihmaline uğruyor. Sakaryapark, O WC’nin şu hali ile sakın ola bahara girmesin. Girişin karşısındaki çimenlik alandaki o bataklığın suları nereden?

                                                   

Haaa!..60 yıl önce bile şehir parklarında bekçi, temizlik görevlisi olurdu. O gün de vardır. Belki sayıca azdır, ben görmedim.

                                                         *

Her şeyin ötesinde, SAKARYAPARK güzel;

Kesinlikle, OTOPARK demiyorum. Hele, şehir içindeki okullar için, asla!..

Çağdaş Dünya Şehirlerinin hiç birisinde de demez! Oralarda şehir içleri park dolu ama, Otopark görülemez. Şehir içine ille de arabayla gelme hovardalığı da yoktur.

Baba parası ile yaşamak orada YOK gibidir. Herkes çalışıp, kendine kazanır.

Onun için en Baba Zenginler bile Raylı Sistem kullanır. Kasabalar bile vızır vızır Raylı Sistemlidir. Adapazarı giderek özgün kimliğini yitiriyor. Ulaşım bile öyle.

                                                              *

80 Trilyonun TOPRAĞA gömmek çılgınlık; 3 KAT HARCA RAYLI SİSTEM YAP!                                                    

Adapazarı, Çark Caddesi Atatürk Stadı ve Altyapı Tesisleri’ni park yapsa. Ülker de Şeker Fabrikasını taşırsa, fabrika binalarını ve diğer mekanları İkinci Üniversite için düşünse; RAYLI SİSTEMLİ ADAPAZARI MARKA OLUR.