Günlerdir hatta haftalardır bu işe hazırlanmıştım. Her detayı en ince ayrıntısına kadar düşünmüş ve tasarlamıştım. Senin verebileceğin tepkinin bütün olasılıklarını bir matematik profesörü edasıyla hesaplamıştım. Bu durumdan kimlerin haberi olacağının ve o anda benim yanımda kimlerin olacağı bile belliydi. Her şeyin hazır olduğu bir anda aramıştım seni. Telefonu neşeli ve güzel sesinle açmıştın. İçim kıpır kıpır ve heyecanlıydım. Evinin hemen önündeydim ama camdan baksan göremeyecek şekilde saklanmıştım arkadaşlarımla. Kısacası onu bile hesaplamıştım.

   Sana bir şey söyleyeceğimi iletmiştim. Sen de yarın buluşacağız zaten orada konuşuruz diye geçiştirmeye çalışmıştın. Ben, acelesi olduğunu mutlaka söylemem gerektiğini bir daha vurgulamıştım. Bu sefer benim ısrarıma dayanamamış ve söyleyeceğim cümleyi duymak için beklemeye geçmiştin. İçim kıpır kıpırdı. Ben hayatım boyunca böyle heyecanlanmamıştım. ‘’Senden ayrılmak istiyorum!’’ demiştim. Bir süre sessiz kalmıştın telefonda. Tam sana ‘’Şaka yaptım! Camdan dışarı bakabilir misin?’’ diyecektim ki; ‘’Aslında ben de ne zamandır senden ayrılmak istediğimi söylemek istiyordum ama yapamıyordum. Dürüst olmak gerekirse hayatımda biri var ve evet, bu olayı daha sürdürmenin anlamı yok.’’ dedin. Ne diyeceğimi bilememiştim. Nutkum tutulmuştu. Sanki hayattan bir süreliğini uzay boşluğuna çekilmiştim. Yanımdaki arkadaşlarım bana sarılıp beni kendime getirmeye çalıştıklarında tekrar hayata gelmiştim.

   Aslında sana basit bir şaka yapıp sen de camdan baktığında sana evlenme teklifi edecektim. Ben senin derdindeyken sense başkalarıyla gelecek planları yapıyormuşsun. Bütün planım suya düşmüştü. Sadece planım değil, kendim, sevgim ve emeklerim hepsi bir anda suyun derinliklerine doğru çekilmişti. Açık havada nefessiz kalmanın zorluğunu bu anda öğrenmiş oldum sayende.

   Ertesi sabah seni beklemiştim. Dışarı çıktığında konuşuruz, bunların hepsinin bir şaka ve ardından sana evlenme teklifi edeceğimi yüzüne karşı söyleyecektim. Sen evden çıktın ve gelecek için planlar yaptığın o başkası seni evin önünden aldı. Sen ise beni gördün ama umursamadın bile. Bir kez daha yıkıldım. Ben sana şaka yapacakken sen bana hayatımın en etkili ve en kötü şakasını yapmış oldun.

    Senden sonra ne neşem kaldı ne de gülecek halim… O neşeli, pozitif olan ben gitti ve yerine sanki başka biri geldi. İşin kötüsü ise bu yeni bene çok çabuk alıştım. Günlerim daha sakin, insanlardan uzak, mimiksiz, duygusuz ve yalnız bir şekilde geçmeye başladı. Yokluğunda bol bol okudum, yazdım. Kendimi oyalayacak işler yaptım. Bir gün telefonum çaldı ve telefonun karşısındaki sendin. Özledim seni dedin, sana dönmek istiyorum dedin. Duyduklarıma inanamadım. Bir cevap verecek kadar düşünme sürem bile olmamışken ‘’Şaka yaptım. Böyle bir düşüncem yok. Şu anda çok mutluyum. Şaka öyle değil böyle yapılır.’’ diyerek telefonu suratıma kapattın. Yaşadıklarımı, duyduklarımı bir şaka sandım ama gerçektiler. Sustukça sustum. Şakalara gülmedim, gülmüyorum.