Engelli insan, sağlık bakımından noksan olan insandır!
Engelli insanın, anatomik veya fiziksel eksikliği yüzünden normal bir insana göre iş yapabilme yeteneği azdır!
Türkiye’de nüfusun %13’ü engellilerden oluşuyor!
Ülkede yaşayan 100 insandan 13’ü engelli…
Günlük hayatta etrafımıza baktığımızda çok az engelli görürüz. Çünkü benim ülkemde engelliler sokağa çıkmaz!!!
Benim ülkemde engelli bir birey olarak yaşamak da çok zordur!
Engellilere göre hazırlanan kanunlar ve belediye hizmetleri, toplumun gelişmişliğini ölçer!...
Bir toplumdaki engelli kişilerin mutluluğu ve refahı, toplumun gelişim düzeyi ile doğru orantılıdır!
Toplum olarak engelli bireylerin yaşam alanlarını daraltıyoruz!
Yaşam alanları daralan engelliler evlere hapis oluyor!...
Sokağa çıkan engellilerin önüne engeller koyuyoruz!
Engellilere ait olan otopark yerlerini işgal ediyoruz!
Kaldırımlarda engelliler için ayrılan yürüyüş yollarını kapatıyoruz!
Apartmanlardaki asansör zorunluluğunu kaldırıyoruz!
Toplu taşıma araçlarında engellilere mobing uyguluyoruz!
Sokaklarda engellilere uygulanan şiddeti önleyemiyoruz!!!
Yaşadığımız şehrin imar ve iskan planlarını engellileri yok sayarak yapıyoruz!
Engelliler için spor, kültürel ve sosyal faaliyetleri az yapıyoruz!
Onlara tanınan eğitim hakları sağlam insanlara göre çok yetersiz!
Ülke nüfusunun %13’ünü oluşturan engelliler için kafeterya ve sosyal tesis projelerini istenilen düzeyde yapmıyoruz!
Engellileri düşünmeden yaptığımız projelerin eksikliğini, ailemizde engelli bireyler olduğu zaman anlıyoruz!
Her sağlam insanın, bir engelli adayı olduğunu unutarak günlük yaşıyoruz!!!
En azından engellilere engel olmadan yaşamayı bile beceremiyoruz!...
*****
Bu ülkede engelli ebeveyni olarak yaşamakta zordur!
Engelli ebeveyni sorumluluk duygusuyla engelli çocuğunun etrafına kalın bir koruma duvarı örmek zorunda kalıyor!
Zamanla engelli çocuk ve ailesi bu kalın koruma duvarının içine hapis olarak, toplumdan soyutlanırlar…
Engelli çocuk etrafına örülen kalın koruma duvarlarını yıkmak ister, fakat ailesi izin vermez!
Bazı şanslı engelli çocuklar kalın koruma duvarlarını toplumunda yardımıyla yıkar!!!
Recep kardeşimizde bu şanslı engellilerden birisiydi…
Recep Öğrek, ailesinin etrafına ördüğü koruma duvarını elindeki bir müzik çalar ile yıktı!
Recep, taşıdığı müzik aletinin çaldığı şarkılar ve türkülerle mutlu oluyordu.
Sadece Recep değil, toplumda mutluydu Recep’in mutluluğundan…
Recep, Hendek sokaklarında kendini güvende hissediyordu ve bu yüzden rahatça dolaşıyordu.
Ta ki birkaç gün önceye kadar saldırgan ruhlu insanlarla tanışana kadar, rahatça dolaşıyordu…
Recep, bu rahatlığının bedelini canıyla ödedi!!!
Toplum içinde kendini güvende hisseden müzik aşığı Recep öldürüldü!!!
İnsan bir kez ölür, fakat Recep üç kez öldü!
Recep’in ölümüne sebep olan şahıs, 2 defa gözaltına alınıp serbest bırakıldı!
O gün Recep ile birlikte onlarca engelli öldü!!!
Recep’i öldürenler, engelli ailelerinin topluma ve devlete karşı besledikleri güven duygusunu da öldürdü!
Ya adalete karşı olan güven duygusuna ne oldu?
Onun da ruhuna Fatiha okundu!!!
Recep’in ailesi Recep’i koruyamadı…
Kanunlar, Recep’i koruyamadı…
Toplum, Recep’i koruyamadı…
Engelli Dernekleri ne yaptı?
Onlarda sessiz kaldı Recep’in öldürülmesine!!!
Hayvan severler kadar olamadılar!
Bir sokak köpeği öldürülseydi ortalık toz duman olurdu, Adliyenin önünde gösteri ya da basın açıklaması yapılırdı!
Engelli dernekleri neden sessiz kaldı Recep’in öldürülmesine?…
Kısaca Toplum olarak “Bu çocuklar hepimizin” zihniyetinde olmadığımız sürece daha çok Recep öldürülür bu şehirde…