Sevmezsen, hiç ayrımsız insancıl sorumluluk duyguların, çalışma enerjin yoksa; yazı başlığında saydığım görevleri yapamazsın!..Benzer konularda bile çalışamazsın!..Hayatını huzur içinde yaşayamazsın!.. Ama;

           Bu işleri severek yapma erdemi zaten senin kişiliğine kazınmışsa; çok ulvi bir görev yapıyorsun! Sen hayatta da, sonrasında da, en yüce taktirlere layıksın!

           TEM’den ve Sapanca İzmit Caddesi’nden gelen siren sesleri Bayram boyunca susmak bilmedi. “ Allah yardımcıları olsun!” sözleri de dilimden hiç eksik olmadı...

            Berceste’ye, Adapazarı’na, Karaman’a gidiyorum, her kavşakta polis… Berceste’de, Yazlık Kavşağı’nda, tüm yollarda polis…Hangi yola girsem mutlaka  bir 112 Ambulans geçer!..En küçük kazada bile, polis de, 112 de orada!..

           Polis’in, Sağlıkçılar’ın da; Onların ve Ailelerinin de Bayramı değil mi?.. Hayat kurtaran,bize 24 saat bu hizmetleri veren kuruluşları ve Orada çalışanları halk ne kadar düşünebiliyor? Onlara minnet borcumuzu ne kadar hatırlıyoruz?..

          Haaaa !!! En küçük bir talihsizlik yaşarsak, ilkin en büyük öfkeyi de Onlara kusmaz mıyız? Kaza nasıl olmuş, hatayı kim yapmış; kimse umursamaz…

             Aynı anda, bizim yanlışlarımızla doğan bir dolu vakaya koştukları için, ambulans, polis biraz geç kalmış!!! Yaptığımız kaza korkunçtur; eğer can kaybı da varsa; tepkiler genelde O hiç günahsız, yardıma koşanlara dönmez mi?

          Size Sakarya’nın dört yanını örnekleyeyim; Geyve’ye, Taraklı’ya; Karasu’ya, Kocaali’ye, Akyazı’ya, Hendek’e; Sapanca’ya giderim!..Başta zaten  Adapazarı;

          İtfaiye, büyük bir yangında, hiç birisinin sokaklarına rahat ve hızlı girip felakete müdahale edemez!!! Çünkü, tüm ana yollar, ara sokaklar park etmiş büyük-küçük otolarla doludur…İnanın, kimi yerde, kimi zaman insan geçemez…

           Hani, AK Parti İktidarı, “ Yaşlılara Evlerinde Hizmet! Evlerinde Sağlık Bakımı “ gibi, çok sevindirici sosyal katkılar yapacaktı? Biz mi, çok çok ihtiyacımız olduğu, çaresiz kaldığımız halde, bu hizmeti göremedik, bulamadık?

          Eğer bu hizmet varsa, halka duyurmak görevimdir…Bildirin, gidip izlerim. Var olanı da halka sunmaktan onur duyarım…Ama, zaten kısıtlı olan kadrolar, ayrımcı,“ Hizmet önce bizden olanlara!” gibi ise; ben de, “ Yok artık!” derim…  

            Yazdığım bu göreveler ve  Yaşlı hastalara Evde Bakım ve Hizmet!” çok özel insani erdemlere, ulvi duygulara sahip özel insanların yapabileceği iştir…        

           Onlar, yalnız geçim için değil, bir derde deva olmaya sevgiyle gidenlerdir. Dertleri,“ İşsizim; geçim derdim büyük! Ne iş olursa yaparım abi!” gibi değildir…

          Halk olarak, kendi çıkarımız için büyük ayıplar yaptığımızı da hatırlatayım! Hastaneye randevu almadan gitmek için 112 Ambulansı-Acili kullanan çoktur!..

          Dahası, hastaneye Otobüs, taksi, minibüsle gitmek yerine, 112 Ambulansı taksi çağırır gibi kullananlar da çok! Sor, inançları senden benden fazladır…

          Bayram’da işte O siren seslerini duydukça, hem tüylerim ürperdi, hem dualar ettim, hem de bir dolu halk yanlışını hatırlayıp öfkeler biriktirdim…

 

                      GÖREV VERİRKEN, ÖNCE İSTİFA DİLEKÇESİ AL : -)

          Siyasette bunun ilk örneği rahmetli Özal zamanında mı başlamıştı? Bilinen, adına çok komplo teorileri de yazılan bir siyaset gerçeğimizdi! Amaaa!...

           Siyasette hala, “ Bir görev verirken, O kişinin sana hiç şartsız biat etmesini  istiyorsan;.. atama’dan önce, O’ndan, hemen orada tarihsiz bir istifa dilekçesi al,  koy cebine : -) “ demeler var mıdır : -)

         Görev süresince, O tarihsiz istifa dilekçesi Amcamın tepesinde Demokles’in Kılıcı gibi dolaşır mı?.. Zaman geçtikçe, Koltuk ve Güç Zehirlenmesi, O İstifa Dilekçesi’ne ayrı bir vehim de katar mı?…Boyun ve kişilik artık kıldan ince midir?

         “ Ülkeyi Yöneten Karar Adamı!” gibi görünse de;..Halk açmış ağzını, Ülkeyi Yöneten Atanmış Siyasi’nin ağzından çıkacak lafları beklese de…Beklemeli mi?  

          O, tarihsiz istifa dilekçesi Atayan’ın cebinde oldukça; kendi geleceği garanti midir? Ülkede hiçbir kuş kendi başına ötemez, uçamaz mı?..

           Tüm İktidar Atayan’ın Cebinde midir?.. Senden habersiz hükümet kurulamaz, uyunamaz mıdır? Sen istersen, istifası sen de olan siyaset gak guklarla ülkeyi Genel Seçim’e götürür mü?

         İktidarını, muazzam Devlet Gücü’nü, halkın oyu bile ırgalamaz mı?

           Ki; yaşanmış o kadar çok şey, sorulması, cevaplanması, maddi-manevi çok zor öyle hesaplar var mıdır?..

          Halk, seçim sandığında dahi,“ hesap ver, gel seni başımızda taşıyalım! Ama, önce hesap ver! “ dese de; “ İt ürür, Kervan yürür” cevabı bile gelir mi?

           Yangından mal kaçırma telaşı başlamışsa? İşte bu daha büyük felaketlere yol açabilir mi? Yangın söndürüldüğünde, hepsinin hakça-en adil geri dönüşünü sağlamayanlar da aynı suçlara ortak olurlar mı?..

           Devleti Yöneten Kamu Kadroları’nı en ücra köşelerine kadar ele geçirme telaşı da başlar mı?..De ki, İktidar değiştiii… Liyakatsiz, kayırmacı tüm atamalar mutlaka kısa zamanda iptal edilir mi? Kurunun yanında yaşlar da yine yanar mı?

           Kentler, tarım arazileri de, bir talan gibi, yandaşa imara açılabilir mi? Öyle, “ Ben imara açmadım! Benden önce açılmış!” gibi sudan bahaneler duyulur mu? “ Bir belediye başkanı çağdışı imarı önlemek isterse, iki gün sonra toplar meclisini Şehri Çağdaş İmara sokar! “ erdemi bitti mi?

           Amaaa !..Boş kağıda tarihsiz imzayı peşin vermişsen, O Makamı Sen Yönetemezsin!.. Kafanızı kaldırıp bir bakın; siyasette bu tablo var mı hala?