‘’Sen süper kahraman mısın?’’
‘’Hayır. Ben palyaçoyum.’’
‘’O ne demek? Senin de yüzünde boya var, maske var. Ayrıca burnun da kırmızı, süper kahramansın işte.’’
‘’Hayır. Seni güldürmek, seni mutlu etmek ve seni bilgilendirmek için buradayım.’’
‘’Hmm, peki’’ diyerek önündeki oyuncaklarla oynamaya devam etti küçük çocuk.
Bir doğum günü partisini daha bitirmişti. Önce kırmızı burnunu çıkardı, sonrasında da yüzünü sildi. En son rengârenk palyaço peruğunu çıkardı. Duşa attı kendini. İyice temizlendi sonrasında üstüne rahat bir şeyler giydi ve koltuğa oturup, bir sigara yaktı. Düşünmeye başladı. Yirmi beş yıldır profesyonel olarak palyaçoluk yapıyordu. Bir yandan emekli olmak istiyordu ama diğer yandan da çocukları mutlu etmek onun hoşuna gidiyordu. Palyaço olmasa ne olacaktı? Yoksa o yumurcağın dediği gibi süper kahraman mı olacaktı? O ancak filmlerde olur diye düşündü, kendine gülerek. Bir yandan da çocuklar için ben bir süper kahraman mıyım acaba diye düşünmekten kendini alamadı. Sigarasını söndürdü, ayağa kalkıp yatağına doğru gitti.
Gözünü açtığında alarm bütün gürültüsüyle çalıyordu. Kalkıp elini yüzünü yıkadı. Daha sonra aynada uzun uzun yüzüne baktı. Kırışıklıklarına, gözaltı torbalarına… Uzun süredir kendine bu kadar dikkatli bakmamıştı. Palyaço olmak için yaptığı makyaj artık cildini olduğundan daha yaşlı gösteriyordu. Ne kadar zor bir iştir. İnsanları ve çocukları mutlu etmeye çalışırken, onlara mutluluk taklidi yapmak.
Makyajını yaptı, evden çıktı. Doğum gününün yapılacağı yerin adresini telefonuna mesaj olarak atılmıştı. Adresi buldu, ufak bir düğün salonu gibi bir mekândı. İçeri girdiğinde kimse yoktu. Sağa sola baktı, içeriye seslendi ama ne ses ne de bir ışık vardı. Erken gelmiş olduğunu düşünerek saatine baktı ama tam vaktinde gelmişti. Bağlı olduğu şirkete durumu anlatmak için aradı ama telefonu açan olmadı. Masalardan birinin yanında gitti ve bir sandalye çekerek oturdu. Çok az bir zaman sonra mekânın ufak sahnesinde bir ışık yandı. Sandalyesinden ayağa kalktı. Bu sırada ufak sahnenin bütün ışıkları yandı. Sahneye doğru yürüdü. Sahne arkasında birilerini bulacağını düşünüyordu. Tam sahneye adım attığı sırada, arka taraftan şirkette beraber çalıştığı palyaço arkadaşları, yöneticileri, yakınları sahneye çıktı. Bir anda olduğu yerde kalakaldı. Ne oluyordu? Çalışanlardan birinin elinde kocaman bir pasta vardı. Pastanın üstünde ‘’Çocukların süper kahramanına bol şans’’ yazıyordu. Herkesle tokalaştı, herkese tek tek sarıldı. Uzun süredir düşündüğü fakat bir türlü yapmaya cesaret edemediği olayı şirketi onun için gerçekleştirmişti.
O artık emekliydi fakat isterse işine devam edebilecekti. Böylelikle hem kendini güvence altına almış olacak hem de geliri yükselecekti. Uzun süredir hiç bu kadar mutlu olmadığını fark etti. Demek ki çocuklar da onu görünce bu kadar mutlu oluyordu. Bu hissi hissetmek çok güzeldi. Bir süper kahraman edasıyla biraz da mutluluk gözyaşlarıyla evine doğru yola koyuldu…