Üç beş ay öncesine kadar kürsülere, platformlara çıkan koca koca siyasetçiler, ‘Siz-biz’ diye konuşurdu. O kürsülerde ve platformlarda ‘Yüzde 50’ muhabbetleri çok oldu biliyorsunuz. ‘Onlar sokakta, bizim yüzde ellimiz evinde. Bir işaretimize bakarlar’ veya ‘İktidarı eleştirmek, milli iradeye karşı gelmektir’ gibi sözleri çok dinledik geçmişte.

**

15 Temmuz’dan sonra yavaş yavaş bir olma, iri olma, bütün olma, büyük olma yolunda adımlar atılmaya başlandı. Birbirlerini düşmen gibi gören, aslında kuruluş amaçları bu ülkenin gelişmesi olan siyasi partiler birbirlerine düşmen gibi bakar, düşmene davranır gibi davranırdı. 15 Temmuz sayesinde bunlar aşılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı, iktidar ve muhalefet liderlerini toplayıp görüşlerini sormaya başladı.

**

Bugün, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi Çankaya Köşkü’nde ağırlayıp, ülkenin gidişatıyla ilgili fikir alışverişinde bulunacak. Bunlar güzel şeyler. Yavaş yavaş, ‘O taraf ve bu taraf’ olgusuna doğru gidiyoruz. ‘O taraf ile bu taraf’ın açılımına gelince; ‘O taraf’ Terör örgütleri tarafı. fetö tarafı, pkk tarafı, ışid tarafı.

**

‘Bu taraf’ ise saydığım terör örgütleriyle değil, devletiyle beraber olan bizler. Bu saatten sonra artık olaya; AK Partili, CHP’li, MHP’li diye bakmak bana göre yanlış. Doğru olan, devletin yanında olanlar ve terör örgütlerinin yanında olanlar. Yani, ’O taraf ve bu taraf’     

 

MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜ

Başbakan Binali Yıldırım’ın önceki gün yaptığı basın toplantısında kullandığı bir cümle beni, Suriyeli mültecilerin evlerine döneceği yönünde umutlandırdı. Başbakan Yıldırım’ın beni umutlandıran cümle aynen şöyle, ‘..Türkiye olarak, Suriye politikamız değişiyor. Esed kalabilir..’ Cümle bu…

**

Rusya ve biraz da İran’a yakınlaşınca demek ki, Türkiye’nin Suriye’ye bakış açısı da değişmeye başladı. ‘Esed kalabilir’ demeyi ben, yüz seksen derece olmasa da Suriye politikalarında en azından doksan derecelik bir dönüş var gibi algılıyorum.

**

Esed kalacaksa, Suriye’deki tiyatro da yavaş yavaş sona erecek demektir. Bu tiyatro nedeniyle yerlerinden yurtlarından edilip, tüm dünyaya mülteci olarak akan Suriyeliler’de demek ki şartlar tam oluşunca ülkelerine dönebilecekler.

**

Suriyeli mültecilere karşı değilim. Ben, 20-50 yaş arasındaki taşı sıksa suyunu çıkaracak Suriyeli erkeklerin bi pısırık gibi ülkelerindeki savaştan kaçmalarına karşıyım. Gitsinler ülkeleri için savaşsınlar. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar, hastalar, engelliler kalsın. Her zaman bu olaya bakış açım bu olmuştur. Bu arada, Suriyeli mültecilerin geri dönmelerine, inanın onlardan çok ben sevineceğim!..