Bir toplumun gelecekte nasıl bir şekil alacağı bu günün çocuklarından ve gençlerinden belli olur derler. İçinde bulunduğumuz toplum değerlerinin ve 20-30 yıl sonra nasıl bir toplumumuz olacağı sizi hiç düşündürdü mü? Bakın neler değişmiş.!
Babasının yükünü elinden geldiğince gururla paylaşmaya çalışan yaşı küçük gönlü büyük çocuklarımız yerine, yalan dolanlar ile baba parasını tüketmeye çalışan çocuklarımız
Maddi yetersizlikten dolayı istedikleri karşılanmadığında üzülen, ama anne babasını üzmemek için belli etmemeye çalışan çocuklarımız yerine, istedikleri yapılana kadar önüne arkasına bakmadan feryadı basan çocuklarımız
Af edersiniz ama ‘aptal, salak’ gibi kelimeleri kullandığında ne büyük hata yaptığının farkında olarak yüzü kızaran çocuklarımız yerine, ağıza alınmayacak argo ve küfürleri günlük konuşmalarında kullanabilen çocuklarımız,
Paylaşan, paylaştıkça mutlu olan çocuklarımızın yerine son derece bencil yetişen çocuklarımız,
Yalnızca eski dilde kalmışcasına her gün belirttiğimiz gibi büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi besleyen çocuklarımız yerine, saygısızlığı, alay etmeyi ve ukalalığı başarı sayan çocuklarımız
Arkadaşları, komşuları, evlerine girip rahatlıkla yemek yiyebildikleri, koşup terledikten sonra su içebildikleri komşu teyzeleri olan çocuklarımız yerine, bilgisayara, internete bağımlı gerçek dünya ile ilgili hiçbir bilgiye, kazanıma ve tecrübeye sahip olmayan çocuklarımız
Ne olduğu önemli değil ailesinin inançlarını sürdüren, saygı gösteren ve uyum sağlayan çocuklarımız yerine, neye inanacağını bilmeyen inançlarının gereklilikleri hakkında da hiçbir fikri olmayan çocuklarımız,
Büyüyünce doktor, öğretmen, pilot olmak isteyen çocuklarımız yerine, futbolcu, manken, artist olmak isteyen daha da kötüsü sanal dünyada lavel atlamak dışında hiçbir ideali olmayan çocuklarımız
Önce anne ve babasına sonrada öğretmenine korku boyutunda saygı gösteren çocuklarımız yerine, anne ve babasına diklenen, öğretmenine kafa tutabilen hatta sözlü ve fiziksel saldırıyı bir başarı zanneden çocuklarımız
Bir halt ettiğinde karşılaştığı ceza karşısında hatanın kendinde olduğunu bilip yüzü kızarırken sessiz kalarak özür dilemeyi bilen çocuklarımız yerine, hem halt edip hem de cezaya katlanmak istemeyip nefes almadan feryat ederek şikayete koşturan çocuklarımız
Yalan söylemeyi utanç bilen, sadece arkadaşının ya da kardeşinin hatalarını üstlenmek için beyaz yalan kullanan çocuklarımız yerine, hava atmak, üstünlük sağlamak, istediklerinin karşılanması ve sorumluluklardan kaçmak için yalan söylemenin zafer yolu olduğunu öğrenmiş çocuklarımız oluşmadı mı?
Hangimiz yukarıda ki gerçekliğin farkında değil. Peki hangimiz bu durumdan şikayetçi değil. Peki ya hangimiz şikayet etmekten öte davranıyor. Unutmayın toplumsal olgu bireysel olgulardan oluşur.
Ne öğrettiklerimizin, neler değiştirdiğinin ve bunun tek sorumlusu biz toplum büyükleri olduğunun farkında değil miyiz? Böyle giderse savaş artığı bir toplum olacağımızdan hiç mi korkmuyoruz? Günümüzde her köşe başında büyüklerin sergilediği tutumlar sizi rahatsız etmiyor mu?
George Carlin’in de dediği gibi ‘çocukları okutmak önemli değildir. Okumak isteyen çocuk okur. Okumayı öğrenmek isteyen çocuk okumayı öğrenir. Öğretilmesi asıl önemli olan şey, çocukların okuduklarını sorgulamasıdır. Çocuklara her şeyi sorgulamaları gerektiği öğretilmeli. Okudukları ve duydukları her şeyi sorgulamaları, çocuklara otoriteyi sorgulamaları gerektiği öğretilmeli. Ebeveynler çocuklara otoriteyi sorgulamayı asla öğretmezler. Çünkü ebeveynlerin kendileri zaten otorite figürleridir.’
Ne yazık ki ezbere yaşıyor, çocuklarımıza da ezbere yaşaması gerektiğini öğretiyoruz. Çok büyük değerler kaybediyoruz. Saygılarımla…
Uzman Psikolog
Erkan ŞEN