Okullar, dersaneler, etütler, kurslar, kreşler ve daha bir çok kurum yıllar içinde doğruları ve yanlışları ile kah şekil değiştirerek, kah da bir varlığı bir yokluğu ile yer almıştır eğitim sistemimizde. Hangisi olursa olsun bir yönetmeliği, uyması gereken kuralları ve resmi eğitim denetimleri olur. Eğitim yapacak olan kişilerin belirlenen yetkilere sahip, ne öğreteceği ve nasıl öğreteceği gibi önemli konularda da yine önceden belirlenen kurallara uyması sağlanır. Böylelikle geleceğimizin nesillerine resmi kayıtlar altına alınmış doğrusuyla yanlışı ile bir şekilde eğitim ve öğretim yapılır. Fakat son zamanlarda ülkemizde bir çok konu çalkantılı durumdayken eğitim konusu da bu çalkantıdan nasibini almaktadır. Yapılan ve yürütülen bir çok yanlışın yanı sıra aleni yapılan büyük yanlışlara göz yummak da bunların en vahimlerindendir. Zaman içerisinde okullarda iyileştirme yapılmadan ansızın dersane ve etütlerin kapatılması bir çok yanlışı beraberinde getirmiş ve getirmeye devam edecektir. Dersane ve etüt gibi kurumlara, sınav sistemi ile başarı ölçülen ülkemizde okulların yetersiz ve beklentileri karşılamaz durumu göz önüne alındığında talebin çok olması kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz durumu ‘etüt ve dersane gibi kurumları kapatıyorum’ demekle kurtulanamayacağı da günümüzde gün gibi aşikardır. Devlet yada özel teşebbüs eliyle yapılan okul eğitim sistemini ve başarı ölçütlerini değiştirmeden böyle bir girişimde bulunursanız, kurumları kapatmak yerine merdiven altına, kaçak ofislere ve evlerde dersanelere eğitim yapmaya teşvik edeceksiniz demektir. Keza öyle de oldu. Hangi ofislerde, hangi dükkanlarda, evlerde ve hatta villalarda kimler kimlere nasıl bir eğitim yapıyor, neler öğretiyor, çocuklarımızın akıllarına neler kazıyor maalesef bilmiyor, kayıt altına alamıyoruz. Elektrik de bile kayıp kaçak bedeli adı altında kaçağın karşılığının peşine düşmek de toplumsal bir rol oynayan bizler, eğitimde maalesef aynı tepkiyi gösteremiyoruz. Gösteremiyoruz çünkü halkın büyük bir kısmının özel okullara gönderecek parası ya da devlet okulundan alacağı eğitim yetersizliğine olan güvensizliği nedeni ile hala bir çoğu kaçak olan bu tür özel destek alabileceği yerleri tercih etmeye devam ediyor. Vatandaş tepkisini böyle gösterirken yetkili merciler kapatma kararları alırken takındıkları ‘kapatıyoruz ve kaçak eğitime de müsaade etmeyeceğiz, ağır yaptırımlar hazırlıyoruz’ söylemleri neden ve ne çabuk unuttular? Kaçak çalışan onaysız yapılanmaların ne eğitim kalitesi, ne yetkileri, ne de vergisel açıdan takip edilememesi sizce küçük bir sorun mudur? Bu gaflet, yarınların milli felaketi olmak için atılmış büyük bir adımdır. Buna rağmen neden kaçak komisyonu kurulamıyor, takip edilemiyor ve engellenemiyor? Dersane ve etüt gibi resmi kurumların yıllık 3-5 bin gibi bedeller karşılığında eğitim yaparken kaçak eğitimler nasıl olurda yer yer 40-50 bin lere varan fiyatlar zikredebiliyor? Burada hükümetin dem vurduğu eğitimde eşitlik ve zengin fakir ayrımı kalkması konulu konuşmalara zıt bir tavır sergilenmiş olmuyor mu? Öyle ki bu faiş fiyatlar ile gayri resmi eğitim yapan zatlara öğrenci gönderenler mali ve statü açısından pek de fakir olmadıkları aşikardır. Yani şehrin ileri gelen zatları, bu bedelleri kaçak eğitime sebepleri ne olursa olsun veriyor ise bu kaçak eğitime destek olunduğu fikrini doğurur. Ülkemizde hemen hemen her alanda kaçak yapılanma ve çalışmaya teşvik var ise de bu eğitimde olunca toplum olarak vahim sonuçlar doğuracak ve bizler daha önemli sorunlar ile mücadele etmeye çalışacağız demektir. Bu kaçak yapılanmalar, resmi olarak çalışan, kurallara uyan, vergilerini ödeyen diğer resmi kurumları ve hatta elinde öğrenci potansiyeli bulunduran tüm eğitimcileri kayıtsız vergisiz para kazanma düşüncesine itecek ve dolaylı olarak eğitimin ahlaki değerleri zede alcak, öğrenci öğretmen veli yani tüm toplum bu durumdan nasıl etkilenecktir? Böyle önemli bir sorun kaynağına kimler, neden ve hangi sebeple gözlerini kapatmaktadır?
Uzman Psikolog
Erkan ŞEN