Merkez Bankasının bağımsızlığına son verildikten sonra ekonomide inanılmaz şeyler olmaya başladı. Seçim öncesi Merkez Bankası olağanüstü genel kurula çağırılıp, seçim harcamaları için 38 milyar TL Hazineye aktarılıyor. Hükümet dövizdeki artışı durdurabilmek için SWAP oranını ilk defa %40’lara çıkarılıyor. Merkez Bankası özel bankalardan borç alıyor. Devlet bankalarının içi boşlamış, devlet ‘İç Borçlanma Senedi’ adı altında sermaye güçlendirmesi yapılıyor. Ama hiç kimse asıl problemin ‘Güven Bunalımı’ olduğunu görmüyor.  Kör olası dış güçler bizim ülke yönetimimize güvenmiyor. İç yatırımcı ve sermaye sahipleri devlete güvenmiyor. Bırakın dış sermayenin gelmesini, iç sermaye yurt dışına kaçıyor. Özelleştirme diye diye yıllarca konuştuk. Bugün görüyoruz ki hepsi çöpe gitmiş güzelim kurumlarımızın. Biz zannettik ki özelleştirme ile kasaya para girdi. Oysa birilerine peşkeş çekmek için üste bir de para vermişiz. TELEKOM en güzel örneği...

İnşaat ekonomisi ile buraya kadar geldik. 80 milyar dolar HES vb. enerjide atıl yatırım var. 2 milyon konut stoku var. 100 milyar dolar konuta gömülmüş. Türkiye de en iyi döneminde en çok büyüdüğü dönemde yılda 400 bin konut satılmış. Bu demek ki eğer Türkiye 5 yıl üst üste % 5 üzerinde büyürse hiç konut yapılmamak kaydı ile bu stok 3 yılda eriyecek. Cumhuriyet tarihinde hiç üst üste % 5 üzerinde arka arkaya büyüme hızı yakalayamamışız.  Türkiye de yaklaşık 350 bin müteahhit varmış. AB ülkelerinde 35 bin, Almanya’da 3 bin 200. Bizde şarkıcı - türkücülerden tutun da, devlet dahil herkes inşaatçı oldu. Neden, çünkü inşaatta büyük rant var.

Kısa vadeli borç ne kadar? 190 milyar dolar. İşte bu da konutta atıl yatıyor. Toplam borç ne kadar? 500 milyar dolar. Para var mı, yok. İş var mı yok. İşsizlik % 30. Kaynak var mı? O da yok. Satacak şeyler de çok azaldı. Peki, ne yapacağız? Ülkede uzun vadeli program yapıp, güveni tekrar tesis etmeliyiz. Önceden 2 saatte oyları sayıp 2 saatte galibiyet ilan ediyorduk Ne oldu hala İstanbul’u sayamadık.  İBB’de Meclis toplantısında olanları yandaş medya verse de seyretseydik keşke. Hükümet yetkilileri ortamı germek adına ne lazımsa yapılıyor. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıda Başta Bahçeli olmak üzere açıklamaları hayretler içinde izledim.  Kılıçdaroğlu’nun şehit cenazelerine gitmesini İçişleri Bakanımız yasaklamış. Ülkeye bak. Güneş Gazetesi’nin haberine göre şehitler İmamoğlu yüzünden şehit olmuşlar. Ülkeye bakın ne hale geldi. Beyler aklınızı başınıza toplayın. Nice krizleri atlatan nice savaşlara girmiş bu millet bunu da atlatır. Tek şart var ‘birlik ve beraberlik.’ Makam ve mevkiler gelip geçicidir. Bir gün tarih ve çocuklarımız bunların hesabını bizden soracak.

Şehit cenazeleri hiç kimsenin uhdesi altında değildir. Germeyin toplumu. Artık yeni yüzler ve uzun vadeli ekonomik program lazım bu ülkeye. Yurt dışında hiç itibarımız kalmadı. Terk edilmiş bir ülke gibi olmuş Bulgaristan bile bize vize vermez oldu. Bulgaristan’ın parası bizden daha değerli… Bir susun ve çalışın artık. Yatar hale getirdiğiniz, üretmeyen bu toplumu ayağa kaldırın. Eğitim Sistemini kökten değiştirin. Ama İmam Hatip ve TÜRGEV yurtları açarak değil. Bilgili becerili öğrenciler yetiştirecek okullar açın. Liyakat sahibi insanları görevden uzaklaştırdınız batışa doğru gidiyoruz. Hukuk çöktü. Hukuku ayağa kaldırın. Yasalara saygılı Hukukçular ve Siyasetçiler gelsin artık. İTALYA bir zamanlar temiz eller operasyonu yapmıştı. Bizde yok mu vatanını milletini seven böyle savcılar. Vardır mutlaka ama siyasetin çirkin yüzü tehditler ortaya çıkmasını engelliyor. Kıymayın bu güzel ülkeye. Biz bu topraklarda doğduk. Bu topraklarda büyüdük. Üretelim hep birlikte. Yaşayalım hep birlikte. Ötekileştirmeyin bizi.

Saygılarımla,