Türk halkının, kendi bahçesinde yetiştirdiği sebzeyi meyveyi, hatta kendi fırınında pişirdiği ekmeği bile artık yapmaması çok ayıptır.

Bunların hiç birisi Zenginlik, Gelişmişlik, Çağdaşlık göstergesi de değildir. Hatta, çok büyük bir ayıptır.                                     

Köy-Köylü, torununa bahçesindeki tavuğun yumurtasını yediremiyor. Yıllardır eliyle sağdığı sütü kapına kadar getiren, köy sütçüsü yok edildi. Tamam, hijyen filan dendi, korkuldu.

Şimdi, köylü hayvanını direkt makinelerle ve paslanmaz çelik bidonlara sağıyor. Sütü ucuza kapatan Groossmarketler işleyip (?), paketleyip deli paraya satıyor.

Köy-Köylü, salgın hastalıklarla korkutuldu, tembelleştirildi, şehre alıştırıldı. Köylü torununa tavuk ve yumurtayı marketten alıyor. Kola ve hamburger var.

                                                            **

Herkes, mahalle bakkalının, bizim çarşı esnaflarımızın yok oluşuna üzüldüğünü anlatıyor, yazıyor. Birkaç yıla Bizim Çarşı Esnafımız kalmayacak.

Uzunçarşı restorasyonunu göreyim istedim. Üstü, çarşı özünü yitirmeden, doğru bir proje ile kapanmadıkça bizi bu hali ile asla sarıp sarmalamayacak. DA;

Artık, Uzunçarşı’yı isterseniz altınla döşeyin, O Bizim Esnafımız orada yok artık. O öyle bir nefesti ki yazabilecek kalem de yok. Çakma ruhlarla olmuyor.

Tamam; yaşlandık, şehir de yaşlandı. Ama, Ruh özdeyse, şehirler ölmez. O’nu Halk Ruhu her kuşakta yeniden yaratır, yaşatır. Milli Ruh da budur zaten.

Lafla, “ Gavur !” diye küçümsediğimizi sanıyoruz. Londra, Paris, Madrid, Roma, Viyana, Prag, Budapeşte yaşıyor. İki Dünya Savaşı’nda yerle bir olmuşlardı.

Siz de; Büyükşehir Ofis Sanat Merkezi’ne girin, üst kata çıkın. Orada, Muhteşem Adapazarı Görsel Tarihi’nin Daimi Sergisi vardır. Gider, hüzünlenir iç çekerim.

Esnaf Sanatkarlar Konf. Gn. Bşk. Palandöken;” Bakkal, büfeci, manav, kasap, unlu mamuller gibi, küçük esnaf zorda.” diye yakınmış…Palandöken ve esnaf sanatkar, köy-köylü:“ Biz yıllarca ülkeyi yönetsin diye kimlere oy vermişiz?” der mi? Bu halk timsah gözyaşlarını görmedikçe kandırılır, aldatılır.                                                                  

                                         ISPARTA, ANTALYA ARASI;

                                     GÜNEŞ PANELLERİ TARLASI : -)

Sakarya Üniversitesi’nin kurulacağı-kurulduğu yıllardaki Kampus İmar Projeleri’nin maketlerini bilirim. Fotoğrafları da arşivlerde durur.

O SAÜ Kampusu’na, Sapanca Gölü’ne doru inen yamaçlara eklenen her yeni imara isyan ederim.

Son 10 yıldır O’nun doğusunda, taa en aşağılara kadar inen yapılar ise tam bir doğa katlidir. Eski Başkan Zeki Toçoğlu’nu mumla aratan imarlar. Bir gün onların Manevi ve Maddi hesabı da sorulsa yüreğim serinler.

                                                                **

SAÜ, yazımın önüne neden bahane oldu? Kütahya, Afyon, Isparta; güneye doğru indikçe, sayısız Güneş Panelleri Tarlaları gördüm. Mutluluktan uçtum.

SAÜ, Dünya üniversiteleri arasında şöyle ödül kazandık, böyle teknolojik başarılar kazandık diye tanıtımlar yapar. Sangarius Güneş Enerjili Yarış Otosu ile de bizi uçurmuşlardı; O şovu basınla izlemeye koşarak gittik, yazdık. Sonuç?

                                                                   *

Yıllardır: “ Dünya Güneş Enerjisi’ne geçti. SAÜ Mühendislik kökenli bir üniversite. Güneş Enerjisi’nde de öncü olmalı. Hatta, SAÜ Kampusunun ve tüm mekanların enerjisi bir gün kendi Güneş Enerjisi Sistemi ile aydınlanırsa, bu bizim için en büyük övünç kaynağı olur.” diye yazmaktan yorulmam.

Sonuç? Sonuç; yol boyunca başka illerdeki Güneş Enerji Panelleri Tarlaları’nı gördükçe hüzün dolu bir sevinç yaşamakmış!

                                                                     **

Siyasetin, yazılarımı yok sayması derdim olmaz. Sakaryalının önünde yazıyorum. Hiç kişisel beklentisiz; yanlışları yazarım. Yapan ne yaparsa yapar!

İktidar; “ Sakarya’da 7-8 OSB, 2 de Üniversite yaptık !” diyebilir. Ben de;“ Kaçı, kendi Güneş Enerjisi Tarlası ile Kendi Enerji İhtiyacını sağlıyor?” diye sorarım.

SASKİ, “ Belediyemizin tüm enerji ihtiyacını HES’lerle karşılayacağız! Artan enerjiyi sisteme satacağız!” der ve yapar. Bugün, kimse, sonucu sorabilir mi? Kaç Güneş Paneli kurabilirdik? Hiç öyle bir projemiz oldu mu?

                              TEKERLİ MOTORLA TARLAYA GİDEN KADINLAR !

Isparta’da, muhteşem ağaçlandırılmış, gül kokuları ve renklerle çıldırmış bir duble çevre yoldan geçiyoruz. Trafik hız uyarı tabelalarıyla nefis akıyor.

Bir ışıkta durduk. Üç tekerli elektrikli bir motosiklete binmiş; yöresel renkli başörtüsü, şalvarı ve arkadaki yükü ile köylü bir kadın soldaki yoldan geldi, önümüzden geçip, sola döndü ve gitti.

Diğer ışıkta, aynı yöresel tarla giysileriyle başka 2 motorlu kadın daha görünce, işte gerçek Türkiye İnsanları, Köyü inkar etmeyen Süleyman Demirel’in halkı dedik.

Onlar Köyün Üretim yeteneğini biliyor; sonradan olma yapay kibri de görüyor. Yoğurt, peynir, tereyağı yapmayı; ottan yemek kotarmayı bilmeyen O kibri!

                                                                **

Sakarya ile övünmekte galiba çok ileri gittik. Öyle ki, şehirleşmemizin kibri dillere destan. Köyler modernleşti lafları da kibrimize tüy dikti.                                                              

Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in memleketi Isparta’dan 2-3 yıl geçmesem, büyük çağdaş şehirleşme sürprizleriyle karşılaşırım. Demirel’e  saygım büyür.

Afyon da, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı olmasından sonra altın yıllar yaşadı. Hala da yaşıyor. Çağdaş Şehirleşme şehrin dışında bile hızla sürüyor.

Isparta ve Afyon da Büyükşehir değil. Ama eğitim, ekonomik zenginlikler ve çağdaş yaşam koşulları birçok Büyükşehirden daha iyi.

                                                                    **

Sakarya’da yaşayan 1 milyon insanın % 1’i bile SAÜ Tıp Fakültesi Okul mekanları nerede bilmez. Kaç okul mekanı vardır, bilmez. Şimdi Isparta, Afyon’a bakalım:

Süleyman Demirel Tıp Fakültesi diye internette yazın; görselleri izleyin. SAÜ Tıp  Fakültesi’nin tamamlanmasını misyon edinmiş biri olarak; haset olurum. Yok, asla, düzelteyim; Isparta ve Afyon’lu kardeşlerim adına mutluluktan uçarım.

Afyon Kocatepe Tıp Fakültesi yazın, tanıtım filmini izleyin. Neden SAÜ Tıp Fakültesi mekanları diye yıllardır yakardığım belki anlaşılır.  

Sakarya, Cumhurbaşkanı’ndan; Tıp Fakültesi Binalarını; Adapazarı Garı’nı; olmazsa Büyükşehir olunmaz Raylı Sistemi istedi mi?..Yoo, Yürek ister?