Asgari ücret açıklandı, güzel bir rakam olarak düşündü herkes beklenenin de üstünde diyenler oldu. Cazip bir rakam oran da yüksek diyebilirdi herkes ama işler öyle gitmedi. Daha asgari ücretin arttığı açıklanır açıklanmaz önce devletimiz petrole ve sigaraya ilk vergi atışını duyurdu. Bunu bahane eden esnaf ta başladı hemen fiyatları değiştirmeye. Daha hiçbir çalışana zamlı asgari ücret ödenmeye başlamadan hesap yapmaya başladılar sanki o gün ödemişler maaşları gibi ne kadar artış yapacaklarına karar vermek için.
Marketler her gün fiyat değiştirir oldu, çünkü onlara gelen toptancılar da artırmıştı fiyatlarını. Çalışan her gün şok yaşadı ve yaşamaya devam ediyor ihtiyaçlarını gidermek için marketlere gittiğinde. Dün aldığı ürünü bugün aynı fiyata bulamıyor çünkü.
Bir ay önce ne farklıydı diye soruyor kendi kendine. Asgari ücret yetmese de en azından önümüzü görebiliyorduk. Şimdi ne olacak elimize daha maaş geçmeden zamlar çığ gibi tepemize yağıyor, eski günlerimizi aratmasın diye dua eder olduk sözlerini çok fazla duymaya başladım etrafımdan.
Burada kabahatli ya da suçlu aramıyorum. Ne devleti suçluyorum, ne de zamları yapan esnafı, tüccarı, nakliyeciyi, iş adamlarını. Ortada bir sorun var. Ben tespit yapıyorum sadece. Ve soruna çözüm nedir onu bulmaya çalışıyorum. Aslında problemin kaynağına indiğimizde ahlak olarak noksanlarımız çıkıyor karşıma. Bozulan aile yapımız ve eğitim sistemimizdeki yanlışlar bizim daha bencil olmamıza neden olmakta. Fiili olarak ödemediğimiz maaşları bugün ödemiş gibi işlerimize yansıtmak ne kadar ahlaki soruyorum size?
Mübarek üç aylara girdiğimiz bu günde Peygamber efendimizin de dediği gibi “Kıyamet gününde mü'min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz”