Hayat marketine girdim. Hayatla ilgili insanların ihtiyaçlarını satan bir yer burası. Her şey var burada. Reyonlar dolu, etraf tertemiz. Bazı ihtiyaçlar çok çok pahalı ama bazılarında da kaçırılmayacak fırsatlar var. İçeriye ilk girdiğimde gözüme çarpan temel ihtiyaçlar oluyor. Mutluluk, huzur, aşk, sevgi, ilgi gibi insanların olmazsa olmaz ihtiyaçları burada bulunuyordu. Tabii ki bu ürünler çok önemli olduğu için fiyatları da bir o kadar pahalı. Hepsinden belki azar azar alabilirim. İki yüz gram mutluluk, elli gram huzur çok az da ilgi alsam sanırım bana yeter diye düşünüyorum. Sepetime koyup bu reyondan ayrılıyorum.
Hemen bir yandaki reyonda ise, ucuz ancak insanların ihtiyaçlarının olmadığı ürünler yer alıyor. Kiminin olsa da olur kiminin ise hiçbir zaman ihtiyacım olmaz dediği yoğunluk, meşguliyet gibi ürünler bunlar. Bu reyonu biraz inceledikten sonra Hayat Market içerisindeki yolculuğuma devam ediyorum. Bazı irili ufaklı ürünleri gördükçe aslında insanların ne kadar farklı ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan da market içerisindeki kalabalığa şaşırıyorum. Halbuki insanların ne kadar ihtiyaçları varmış dışarıya güçlü görünürken, diye düşünüyorum. Tam bu düşünceler içerisinde boğulmaya başlamışken bir anda gözüme çok ilginç bir şey takılıyor: Uyku. Benim çok ihtiyacım olmayan ama birçok insanın ihtiyaç duyduğu bir şey. Onu da reyonun önündeki kalabalıktan anlıyorum. İnsanların en büyük ihtiyaçlarından biri gibi görünüyor. Kalabalık arasından kafamı uzatıp uyku ürününün etiketine bakıyorum. Çok da pahalı gelmiyor gözüme. Belki de insanlar ihtiyacı olmamasına rağmen üründen bol bol alıp evlerinde stok yapıyorlar. Sonuçta şimdi lazım gibi görünmese de ilerleyen zamanda lazım olabilecek bir ihtiyaç ürünü.
O sırada market çalışanlarından biri yanımdan geçerken onu durduruyorum ve kampanya ürünlerinin nerede yer aldığını soruyorum. O da bana tarif ediyor. Onun tarifi doğrultusunda market içerisindeki gezintime devam ediyorum. Bu sefer hedef odaklı gidiyorum. Bir sürü reyon geçiyorum, fakat reyonda yer alan ürünlere ne bakıyorum ne de fiyatlarına göz atıyorum. Kampanyalı ürünlerin olduğu reyona geldiğimi tavana asılı olan dev ‘’Kampanya Reyonu’’ pankartıyla anlıyorum. Reyonlara hızlıca göz gezdirdiğimde insanların eskiden çok işine yarayan güven, dürüstlük gibi ürünler görüyorum. Benim için bu ürünler hâlâ çok önemli ama insanlar için eski ve geride kalmış ürünler olarak kaldığı için maalesef bu ürünler kendini kampanyalı ürünler reyonunda buluyor. Hatta o kadar büyük kampanyalar var ki iki paket güven alana bir paket de bedava. Etrafıma baktığımda bu reyonda tek olduğumun farkına varıyorum. Alışveriş sepetime üç paket güven, bir paket de dürüstlük koyuyorum. Kimse kullanmasa da ben bu ürünleri sıklıkla tercih ediyorum.
Alışveriş sepetimle kasaya doğru gidiyorum. Kasada kısa bir süre sıra bekledikten sonra ürünlerimin fiyatını öğreniyorum. Alışveriş sepetimde azıcık aldığım mutluluk ve huzurun en pahalı ürün olduğunu görüyorum. En ucuz ürünlerin ise paket paket aldığım güven ve dürüstlük olduğunu görünce içimden sadece gülüyorum. Poşete dolduruyorum aldıklarımı ve evime doğru yürümeye başlıyorum. Yolda yürürken de bir paket güven açıp kullanıyorum.