Ara verelim dedikten sonra kiminle ne istiyorsan onu yap demiştim. Sonunda dünya turu atacağını, bununla da yetinmeyip bana dönüp beni affet diyeceğini nereden bilebilirdim ki. Sen ara verelim deyince ben de sadece düşüneceksin, kendini toparlayacaksın diye düşünmüştüm. Bu düşüncenin yanlış olduğunu daha ara vermemizin ertesi günü anladım. Başkasının kollarına, yalancı sevgilerine ve samimiyetsiz ilgilerine bıraktın kendini. Onlar sana bunları verdikçe sen de onlara bana vermediğin sevgini ve ilgini verdin. Sonunda da zararlı çıktın. Herkes birer birer kapının önüne koydu seni, beraber yürüyoruz dediği yollarda bıraktılar seni. Eline bavulunu verdiler ve kapı dışarı ettiler seni. Sonunda da aklına ben geldim. Ara verdiğin, bir kenarda beklememi söylediğin bana geldin.

    O kadar saf ve masum geldin ki; sanki hiçbir suçun yokmuş, sanki çok masummuşsun gibi… Aslında yaptığın her şeyi ve her hareketi biliyordum. Çevrendeki arkadaşların söylemişlerdi. Seni o dipsiz kuyudan çekip almamı istiyorlardı. Alamazdım, çünkü sen bana ara verelim demiştin ve biz ara vermiştik. Her neyse. Aradan sıkılmış olmalısın ya da umduğun şeyleri bulamamış olmasın ki, işte yine buradasın. Tam karşımda kahveni yudumluyorsun. Benimle yapacağın konuşmaya hazırlıyorsun kendini. Kafandan nasıl olsa bir şey bilmiyor. Bu ara bana yaradı hep seni, kendimi ve geleceğimi düşündüm ve sonunda sana gelmeye, seninle olmaya karar verdim. Diyeceksin ve düşüncelerine göre bende sana koşup sımsıkı sarılacağım. Dışarıda bulamadığın o sevgiyi bir cümle ile tam şurada bulabileceğini düşünüyorsun. Öyle olmayacak. Yaptığın her şeyi biliyorum. Sadece kendimi öne çıkarmıyorum. Beklemedeyim.

   İşte konuşmaya başladın. Tam tahmin ettiğim o sihirli, aşk dolu, sevgi dolu, sözlerle başladın cümlene. Çok düşündün beni. Gecen gündüzün ben oldum. Sevgini fark ettin o sırada, beni ne kadar sevdiğini hatta benim seni ne kadar sevdiğimi ve sana ne kadar iyi geldiğimi. Biraz da hüzün kattın işin içine. Bir iki damla gözyaşı tıpkı timsahın avını yedikten sonraki gözyaşları gibi. Aktı. Burnunu çektin, gözyaşını sildin. O sırada benden yanına gelmemi bekledin ama bu beklentin boşa çıktı. Tıpkı birazdan konuşman bitince sazı ve sözü benim alacağım gibi. Sadece bekliyorum…

   O konudan bu konuya atladın. Ne kadar iyi insan olduğundan ama yaşananları hak etmediğinden. Her insan gibi kendini seven birini aradığından ama kendine de güvenemediğinden. Anlattıkça anlattın. Kahven bitti. Bir bardak su getirmek için kalktım oturduğum yerden. Suyunu uzattım ve içmeye başladın. Şirinlikler yapmaya çalışıyordun. Bakışlarından ve hareketlerinden hepsi belliydi. O kadar susamıştın ki suyu tek dikişte bitirdin. Keşke ona da bizim ilişkimize verdiğin gibi ara verseydin. Ara vermeyi çok iyi bilirdin.

   O zaman sözü ben alayım dedim. Mimiklerinle tamam işareti yaptın. Açtım ağzımı yumdum gözümü. Ara verdiğinden sonraki her gününü neler yaptığını, kimlerle olduğunu aslında aşkı ve sevgiyi başkasında aradığını söyledikçe söyledim. Kelimelerin en masumunu fakat en acıtanlarını seçtim. Sırf iyi anla ve için acısın diye. Konuştukça konuştum. Kifayetsiz kelimeler, hayatımda hiç kurmadığım cümleleri kurdum. Sonrasında da kendime şaşırdım. Ben bu kadar kelimeyi nereden biliyordum. Konuşmama ara vermek istedim ama o sırada durdum ve seni önce evden sonrasında da kalbimden kovdum.