Sevgili okurlar,
Avrupa Birliği’nin(AB) ve Belçika’nın başkenti Brüksel’de “Korona” koşullarına rağmen, Brüksel havalanından, çok kolay geçip, uçağımızda yerimizi aldık.
Bu zaman dilimi içinde “Korona Salgın” konuşmaları yerini çoktan “ Rusya’nın, Ukrayna’yı işgalini” konuşur haldeydi..
Rusya’nın dağılma sürecinden sonra, birçok vukuatı vardı!
Özellikle Gürcistan, Beyaz Rusya ve Kırım’da olup bitenleri hatırlayanlar, yüzbinin üzerinde Ukranya sınırlarına asker yığan Rusya’ya, “pek iyimser” bakmıyordu!..
Daha önce de Avrupa ülkelerinin birçoğunu işgal etmiş, “yayılmacı anlayışını” hayata geçirmiş olan Rusya’nın, Suriye’de, Irak’ta ve Libya’da ne aradığına da bakmak gerekmez mi?
İşte Rusya’nın, “böyle karanlık, böyle acımasız ve böyle güven vermeyen” bir geçmişi vardı!..
Tarihi süreç içinde, “Rusya ile Osmanlı imparatorluğu arasında yapılan savaşları” bilmeyinimiz var?
Bu vesile ile hayatımıza giren deyimler arasında “ Ayıdan post,Rus’tan dost olmaz” sözüne karşılık, eski Cumhurbaşkanlarımızdan İsmet İnönü’nün(Paşa) “ Rusya ile yatağa girmek, ayı ile yatağa girmek demektir” tanımlaması unutulur mu?
Kısacası Putin’in Rusyası, Ukranya’da yeni bir anlayışı temsil eden, “Batı’ya yakınlığını haykıran, NATO ve Avrupa Birliği’ne girmeyi hedefleyen Zelenski’nin ülkesine karşı” çeşitli mazeretler uydurmakta geri kalmadı!
Daha önce Kırım’ın işgaline sessiz kalanlar, bu sefer Rusya’nın, Kırım’a komşu, Rusların çoğunlukta olduğu bölgeleri ayırması ve buraların bağımsızlıklarını tanıması karşısında işin vahametini bir daha görerek, şok oldular!
Rusya,”Ukranya’ya girer mi, girmez mi” tartışmaları, bu süreçte Avrupa’da da en çok konuşulan konular arasındaydı..
Hatta, Belçikalılar bile bu durum karşısında, bilgilenme ihtiyacı duymakta ve ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı..
Gazeteci meslektaşlarım, “bu süreçte Türkiye’nin tavrının ne olacağını ve Türkiye’nin güçlü lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrının ne olacağı noktasında” bir tahmin bile yapamıyorlardı.
-Merak bu ya, Türkiye Ukranya’dan yana mı?
-Rusya’dan yana mı?
-Amerika ve Avrupa ile birlikte mi?
Onlara, “Türkiye’nin kesin olarak Batı ile birlikte hareket edeceğini, ancak Rusya ve Ukranya arasında bir tercih yapmaktan çok uzak olduğunu”, ancak “arabuluculuk “ konusunda girişimlerinin sürdüğünü anlattım..
Yanisi,” Türkiye, iki arada bir derede sıkışmış politikaları” ile bu manada kısa zamanda devre dışı kaldı!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu manada “ülke ziyaretleri, telefon diplomasisi” sonuç vermemişti..
Daha öncede yazdığım gibi Kurt, kuzuyu yemek için hamle yapmıştı!..
Önce Ukranya’nın Danbos ve diğer komşu bölgelerindeki Rus kökenlilerin yaşamlarının korunması için sözde “barışçıl” hareket başlatıldı. Bunu hemen akabinde genel bir taaruz girişimi dünyada yankılandı.
Uzatmayalım, bugün Rus işgalinin 10. Gününde Ukranya, tamamen ateş altında..
Rus topçuları karadan, uçaklar havadan Ukranyalılar üzerine adeta “ateş topları” yağdırıyor..
Şu ana kadar, birçok ölü ve yaralı var!..
Ülkeden kaçan, kaçana!..
Eli silah tutanlar ise, Rusları, milli ordu ile karşılamak için hazır..
Artık iş başa düşmüştür!
Söz vatan savunmasınındır..
Ukranya’nın genç komutanı Zelenski, bu manada başlayan barış görüşmelerini sürdürürken, bir yandan da ülkesinin savunması için işbaşında!
Gözümüzün önünde, insanlğın canlı yayınlarda izlediği bir savaş dramı yaşanıyor..
İşte bu manada, “Rusya’ya ve Putin’e ne kadar güvenilip, güvenilmeyeceğini” anlamak için, “bu işgale bakmak yeter” diyerler, gerçekten çok haklı..
İnsanlık adına, “utanç verici bir savaşın içinde kalan çocuklar, kadınlar, yaşlılar bunun ceremesini fazlası ile çekerken, bu savaşa seyirci kalanlara” ne demeli?
Bir şekilde Utranya’da olan vatandaşlarımızın tahliyesi konusunda geç kalışımıza ne dersiniz?
Rus işgaline inanamayanlar, tank konvoylarını görüp, patlayan bombaların yarattığı tahribata tanıklık edince, ne düşünmüşlerdir acaba?
Birçok konuda, Rusya ve Ukranya’ya bağımlı hale getirilen Türkiye’nin, bu savaşta büyük zarar göreceğini tahmin etmek zor değil..
Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin tahminleri, planları alt-üst oldu!..
Ukranyalıların üzerine Rus füzeleri yağarken, Türkiye’de de insanımızın üzerine zam füzelerinin yağmasını nasıl izah edeceğiz?
Allah beterinden saklasın!
Şimdi, siz düşünün?
Kime güvenelim, kime güvenmeyelim?
En iyisi, kendi başımızı kaşımının yollarını, acil ve öncelikle bulmamız lazım!
Zira beceriksizliğin alemi yok!
Elin oğlu, plan ve programlar yaparken, savaş naraları atarken, savaş tamtamları çalarken, bizim sırt üstü yatmamız, uykuda olmamız kabul edilemezdir!..
Hele gün, “hamaset nutukları” atılacak, gün değildir!..
Gün, birlik, beraberlik ve dirlik günüdür!
“Gaflet ve dalalet içinde olanlar”, bu ülkeyi selamete çıkaramazlar!
Zira aklın yolu birdir!
Yusuf Cinal yazıyor/5 Mart 2022 Adapazarı
Kime güvenelim, kime güvenmeyelim?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar