Kişi kendini tanımalı her şeyden önce. Ne sever, ne ister, hayattan ne bekler iyi bilmeli. En kolay para kazandıran meslekler listesine bakarak seçmemeli mesleğini mesela. Ömrünü, tek bir kullanma hakkı olduğu günlerini tercih etmemeli kolay paraya.
Hayaller kurmuşsa bir zaman, düşündükçe heyecanlanmışsa, kurduğu hayallere ulaştığında mutlu olacağına inanmışsa, ziyan etmesin günlerini boş çalışmalara. Üç tip hayat vardır insanların yaşadığı. Birinde, çok çalışmaya gerek yoktur. Çok rahat başlar hayat. Her şey önündedir,  çabalaman için hiçbir sebep olmamıştır. Bu hayat belli bir süre sonra dibe vurdurur seni. Çalışmayı, çabalamayı bilmeyen sen, elindekini kontrol etmeyi  beceremezsin ve  gün gelir  yitirirsin sahip olduklarını teker teker. Bu hayatı, baba parasına sırtını yaslamış, elindeki nimeti doğru kullanamayan çocuklar  ve kolay para kazanmak için meslek seçenler için söylemek mümkün. Bir diğerinde çok çalışırsın, gece gündüz zihnini yorarsın, bir gün hepsi bitecek diyerek yaşarsın ve gerçekten bir gün hepsi biter, zirveye çıkarsın. Bu hayatı kendini tanımış bir şekilde hayallerinin peşinden koşan, girişimci insanlarda görürüz daha çok.  Bir diğerinde de diptesindir, zordasındır her daim. Çok çalışırsın, gece gündüz zihnini yorarsın, bir gün hepsi bitecek diye yaşarsın ama hiçbir zaman bitmez. Hayal ettiğin zirveye, bu hayat seni götürmez. Önüne çıkan fırsatları görememiş, görse de değerlendirememiş kişilerin ve kendini tanımadan, hayalim diyerek bir şeylerin peşinden fütursuzca koşanların hayatlarıdır bunlar.
Zirveden başlamış ve şuan bu yazıyı okuyorsanız, okumayı seviyorsunuzdur zaten, size sözüm yok. Okuyan insanlar dibe vurmazlar kolay kolay. Benim sözüm, bir gün bitecek umuduyla sıkıntı çekerek yaşamaya devam edenlere. Ya bitecek bu sıkıntılar bir gün, ya da büsbütün saracaklar sizi gün be gün. Hangi hayatın içerisinde olduğunuzu iyi ayırt etmeniz gerekiyor. Bu ayrımın standart normları, bir kontrol listesi yok. Kendinizi tanımalısınız bu ayrımı yapabilmek için. Ne ile mutlu olacağınızı ve uğruna çabaladığınız hayatın sizi nereye götüreceğini iyi kestirmelisiniz.
Her birimizin bambaşka yetenekleri, kimsede olmayan bir şeyleri var mutlaka. Bazı insanlar biliyorum “benim hiçbir şeye yeteneğim yok” diyen. Gülüp geçiyorum bu insanlara çünkü biliyorum var mutlaka. Üşenmiş kendini tanımaya, çabalamamış, hayatın sürüklediği yerde durmuş kalmış. Örneğin, sabah sekiz akşam beş işe gitmiş gelmiş. Her yeni gün sevmediği, sıkıldığı o işleri yapmaya devam etmiş. Kimsenin birbiriyle konuşmadığı o sıkıcı ortamlarda boğulmuş, nefes alamamış , yine de hayatını değiştirecek tek bir adım atmamış. İstemediğiniz bir işi yaparken başarılı olmayı beklemeyin kendinizden. Başarılı olamadınız diye yeteneksiz olduğunuzu filan da hiç düşünmeyin. Başarı, size uygun olan işte gizli aslında. Biliyorum çok zor ama biraz cesur olmak lazım şu hayatta. Hislere, kendine güvenmek lazım. Deli olmak lazım birazda. Kafa tutmak ve hayattan hiç vazgeçmemekte lazım. Hepsinden önce, size siz olma şansı verecek insanlarla dolu bir çevre lazım. Eş, dost, anne, baba…
Mezun olmaya yaklaşan öğrencilerin en büyük sıkıntısı bu aslında. Bir yanda etrafındakilerin çalışmanı beklediği  havalı, bol maaşlı şirketler, bir yanda seni sen yapacak, kendin olma hakkı verecek  ama bu süre içerisinde sürüm sürüm süründürecek olan girişimler. Ne zaman övünürse aileler, para kazanmasa bile hayalleri uğruna çırpınan evlatlarıyla, o zaman dinecek sıkıntılarımız kolayca. Zor gelmeyecek sürünürken katlandıklarımız, ailelerimiz bize destek oldukça.