Çok sıkıldım buralardan. Ne yapsam zevk vermiyor. Tek başıma olmanın güzellikleri de var ama tek başına olmak başlı başına bir zorluk oluşturuyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Daha önce yaptığım şeyleri bazen tekrar yapıyorum. Bir yerden sonra bu da beni çok sıkıyor. Dağların üstüne çıkmak, nehirlerden denizlere dökülmek, ucu bucağı olmadığını düşündüğüm bir okyanusa dalmak ve istediğim bir yerden çıkmak, gezegenin bir sağına bir de soluna gitmek gibi şeyler. Artık bunlar bana bir zevk vermiyor. 

    Yan gezegende yaşayan birileri var ama onlar da çok ilkeller. Onlarla iletişim sağlarsam onlara yarardan çok zararım dokunacak o yüzden iletişim kurmuyorum. Bazen onların gezegenine konuk oluyorum ve onları uzaktan izliyorum. Onlar beni görmüyor, duymuyor, hissetmiyor ve bilmiyor. Onları izlemekte bir yere kadar. Sonra yeniden sıkılmaya başlıyorum. Kendi gezegenime dönüyorum. Aslında bu yaşadığım gezegen benim değil ama nedense uzun süredir burada kalıyorum. Burada geçiriyorum zamanımı, belki de buradan taşınıp başka yerlere gitmek bana iyi gelir ama bunu yapmak için de çok üşeniyorum. Hem bir şeyleri yapmak hem de üşenmek bu hayattaki en kötü ikilemmiş. Bunu da deneyimleyerek öğrendim.

   Bir köşeye çekilip ölmeyi mi beklesem diye düşündüm. O kadar uzun sürdü ki bu düşünce, ben karar verene kadar milyonlarca gezegen yok oldu, yeni sistemler oluştu. Ölmek için bir kenara çekilsem mi kararını bile veremedim. Bu sıkıntı ve sıkılmak ne kadar da kötü bir şeymiş. Bunu da tecrübe ederek öğrendim. Kendimi oyalamak için oluşturduğum hiçbir şey artık bana zevk vermiyor. Onları takip etmeyi bırakın görmek bile istemiyorum. O kadar büyük bir bıkkınlık var üzerimde. Öyle bir hale düşürdü ki beni bu sıkılma durumu dağ, taş, toprak, su ve hava bile gülüyorlar benim bu halime. Dalga geçiyorlar benimle. Onlara da kızgınım.  Bir yandan da onlara da hak veriyorum. Koca ben nasıl olur da kendimi oyalayacak bir şey bulamam. Birkaç galaksi ileride yaşama dair ve gelişmişliğe dair bir hareket var acaba onları mı ziyaret etsem. Sessizce, usulca, kimseye görünmeden… Of, şimdi kim gidecek o kadar uzağa? Hem ya orada da sıkılmaya başlarsam geri dönmek için bir o kadar daha uğraşacağım. Evet, biliyorum sıkıntımın geçmesi için bir şeyler yapmam gerekiyor ama onu da yapamıyorum. Belki de yapamadığım için sıkılıyorum.

   Karar verdim sıkılmayı bırakıyorum artık. İlgilenmeyi de düşünmeyi de bunun beraberinde bir şeyler oluşturmayı da bırakıyorum. İstifamı veriyorum yetkili yerlere. Gezmeyi de bırakıyorum, benim sıkılmama sebep olan ve yol açan her şeyi ama her şeyi bırakıyorum. Işıklarımı söndürüyor, Güneş’i kapatıyorum ve kendimi karanlığa hapsediyorum. Koca bir boşlukta kimsesiz, düşünmeden, oradan buraya istemsiz salınarak kendimi karanlığın kucağına bırakıyorum.