Geçen gün bu köşede Cevdet Güngör’e Acıyorum” başlıklı bir yazı çıktı…
Sevgili meslek büyüğümüz bozulmadı…
Neden acıyordum Güngör’e?...
Meslek yaşamında bir fiske yememiş nice azgın şımarığa karşın, bir çok baskıya rağmen Adapazarı savunuculuğu adına kalemini konuşturmayı sürdürdüğü için…

***

Peki, Hasan Kurtiç’e neden acıyorum?...
Anlatayım…
Bizim Sakarya’da şehre yön verenlerle haftada bir açık oturuma benzer tartışmalar yapılıyor, bunlara Kurtiç de katılıyor…
Herkes söyleyeceğini söylüyor; Hasan abi genelde not almakla yetiniyor…
Söyleyeceğini köşesinde dile getirmeyi yeğliyor…

Kurtiç dünkü yazısında özetle diyor ki:
-
Doğup büyüdüğüm Adapazarı’nda korkarak dolaşacağım aklıma gelmezdi…

Ekliyor:
-
Geçen Cuma günü Büyükşehir Belediyesini merkez aldım, 300/500 metrelik çember çizdim, Sabiha Hanım İlkokulu aralığından girip Kız Meslek Lisesi’nden bulvara çıkan sokaklara adımladım, ürküntü yaşadım…

Sürdürüyor:
-
Yok böyle bir Adapazarı!.. İşyerleri Arapça tabelalı!...20-35 yaş aralığı taş gibi gençler, façaları düzgün, ellerinde ayakkabı büyüklüğünde telefonlar bağıra çağıra, kavga eder gibi konuşuyorlar, gruplar halinde geziyorlar. Burada okullarımız var, öğrenciler, kadınlar, kızlar güvenle gezemezler…

Bir de uyarıda bulunuyor:
-
Kimse korkmasın, her şey kontrolümüz altında demesin. İpin ucu kaçıyor gibi. Çeteleşmeler kapıda geliyor. Mülteci sorunu insanlık sorunudur. Siyaset şehir güvenliğini bilmez. Bu konuyu güvenlik birimlerine bırakmak gerekiyor. İnsanlık kapsamında bir çözüm için güvenlik birimleri üzerlerinde bir baskı hissetmemeli…

Ne dersiniz?..
Düşündürücü değil mi?

***

Peki, bu Hasan Kurtiç kim?..
Adapazarı’nda sorunları, hukuksuzlukları, vurgunları, yolsuzlukları dile getirdiği için başına gelmedik iş kalmamış bir yazar…
Tehditler…
Mahkemeler…
Gazete ve TV’lerden kovulmalar…

Hepsi vız gelmiş tırıs gitmiş Kurtiç’e…
Peki, bu ne korkusu?..
Düşünmek gerekmiyor mu?..
Kurtiç’i korkutan şehrin geleceği endişesi…

***

Bir köşe yazarı…
Bir yerel gazeteci…
Adapazarı konusunda, yöneticilerden ve halktan geriye kalamaz...
Bu sorumluluğunu yerine getiren Kurtiç, zil çalıyor, borazan öttürüyor, çan sallıyor, kapıdaki tehlikeyi duyurmaya çalışıyor…
Bu durumda gel de Hasan Kurtiç’e acıma…
Hasan ağabeye çok acıyorum….