Yine bir hafta başında beraberiz. Gündemi değiştirecek olumlu bir gelişmeye, resmen hasret kaldık. Hafta sonu Tosuncuğun ülkeye getirilişi show’a dönüştürülmeye çalışılsa da tam bir fiyaskoydu. Biraz geri gidersek biz bu senaryoyu hatırlarız gibi geliyor. Rahmetli Ecevit döneminde Terörist başı Öcalan’ın ülkeye gelişi, peşinden mafya babalarının yurt dışında tek tek yakalanıp getirişi bir bir gözümün önüne geldi.
Tüm bunları elekten geçirince bir erken seçim kokusu almıyor da değilim. Bir alt kademeden incelediğimiz de ise İçişleri bakanı Sayın Soylu’nun gündemi meşgul eden Peker olayını unutturmaya çalışması olarak da yorumlanabilir. Sayın Soylu’nun Temmuz’dan sonra ekonomimiz uçacak kaçacak diye Afyon’da yaptığı seçim konuşmalarına, İktidar enflasyon rakamları üzerinde zam haberleri ile karşılık verdi. Tüik’in yaptığı açıklamada, Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliği 2009 yılından bu yana en kötü seviyesini gördüğünü rakamlar ile anlamış olduk. Toplumun en zengin %20’sinin geliri, en yoksul %20 ‘sinin gelirine oranı 7,4’den 8’e yükseldi.
Hukuk diyip duruyoruz ama bir türlü tecellisi olmuyor. Yerel mahkemenin, en yüksek yargı mercii olan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymadığı bir ortamda hukuktan, Adaletten nasıl söz edebiliriz? Adaletin olmadığı bir ortamda ekonomi nasıl uçar, Laf ile peynir gemisi artık yüzmüyor. Vatandaş yoksulluğu iliklerine kadar hissetmeye başladı. Her mücadeleyi döviz de ki oynaklığı dengelemek için verirsek sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız. Merkez bankasının zorunlu karşılık düzenlemesi ile yaptığı yine kısa vade frenleme operasyonundan başka bir şey değildir. Hazinenin sukuk ihracı ile TCMB rezervleri artırıldı. Diyorum ya hep kısa vade çözümler günü kurtarır ama gün gelir hepimizi boğar. Ekonomide ki güvensizliğin arttığını yurtiçi yerleşiklerin döviz rezervlerinin artmasında görebiliyoruz. Döviz mevduatlarının, toplam mevduatlarda ki payı %54 üzerinde seyretmeye başladı. Dış borç stokunun, milli gelire oranı zirve seviyelerde ki seyrini koruyor. Sizleri rakamlarla boğmak istemiyorum ama görünen köyde klavuz istemiyor.
Dokuz sene önce sosyal medyada paylaştığım bir söz karşıma çıktı. “Kaderin seni güldürmüyorsa, espriyi anlamadın demektir” Bunun üzerine uzun bir süre düşündüm, düşündüm kaderimin beni güldürmediğine karar verdim. Benim gibi düşünenler için soruyorum, Biz espriyi nerede kaçırdık? Anlayanınız, anlatsın bir zahmet.
BİST100: Bu haftada defans ağırlıklı bir endeks seyredeceğiz. Geçen hafta bahsettiğim Cuma gecesi kararname sendromu yıkıldı sonunda. Cuma kapanışa doğru gelen alımlar ve günün en yükseğine yakın kapaması olumlu oldu. Teknik anlamda olumlu görünse de hala peşinden koşacağımız bir hikâye üretemedik. 1,390 üzerinde kısmen olumlu takip edeceğimiz endeks de 1,402 – 1,412 üzerinde pozitife döner. 1,350 altı kapanışlarda olumsuzluklar üst üste gelir. Tabi ki endeksin düşmesi ya da yükselmesi tüm hisselere aynı etkiyi yapmayacaktır.
DOLar: Bayrama kadar DOLar endeksini buralar da tutabilirlerse bir şekilde düşüş gelecektir. Teknik olarak görünen bu olsa da ekonomik olarak görünen kesinlikle bu değil. Yeni haftanın ilk saatlerin de yükseliş görsek bile 7,76 üzerinde kapanış olmadığı sürece sakinlik bir şekilde devam edecektir. Artık Teknik olarak fazla yoruma girmek istemesem de ekonominin durumu tedirgin ediyor.
ONS ALTIN: Geçen hafta Abd’den gelen veriler ile oynaklığı fazla oldu. 1.790 $ üzeri her kapanış hedefi 1.829 hedef yapacaktır. 1,760 $ altı kapanışlar ise 1,700$ hedef haline getirecektir.
Hepimize bol bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzurlu iyi günler diliyorum.