Sevgili okurlar,
“Eski yıl, yeni yıl” derken, hızlı gelişen gündem ile neyi takip edeceğimizi bile şaşırdık!?..
Çalışan bir kesim için “asgari ücret” açıklandı ya, bu hayat pahalılığında, artık “tepe, tepe” kullanacağımız bir ücret, söz konusudur!
Bir yanda siyasi iradeyi temsil eden bakan, bir yanda işverenleri temsil eden bir üye, öte yanda ise, çalışanların temsilcisi Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay..
Geçildi kameralar karşısına, açıklandı, o tarihi ücret..
17.002 TL..
Yeni yıldan, yani 2024 Yılından geçerli olmak üzere, ücret resmiyet kazandı..
Ama, bu ücrete hemşerimiz Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay'ın, muhalefet şerhi koyduğunu biliyor musunuz?
Hem de iki defa bunu, kameralar karşısında söyledi Atalay!
“Biz 18.000 TL teklif etmiştik” demeyi de ihmal etmedi..
Acaba, ”bu hayat pahalılığında, bu enflasyon canavarının azdığı şu günlerde, bu ücret te çalışanlara “yeterli, olur muydu?
Onlardan daha iyi bilecek değiliz ya?
Hayırlı olsun!
NEREDEN, NEREYE?
Türkiye'nin levil, levil dışarıda para aradığı, ekonomiyi kurtarmak, düzlüğe çıkarmak için para aradığı şu günlerde, “bundan daha iyisi mi olurdu” diyenlerde var?
Bunların kim olduğunu söylememe gerek var mı?
Mevcut siyasi iradenin peşine takılanlar, “bir şekilde, siyasi birliktelik yapanların, ülkeyi nereden alıp, nereye getirdiğini, rakamlar zaten söylüyor, bizim tekrar etmemize” gerek var mıdır?
YOLLAR, KÖPRÜLER, TÜNELLER YAPTIK YA?
Dedik ya, “ekonomik kriz, hayat pahalılığı, çarşı pazardaki ateş pahası fiyatlar, kiraların yüksekliği, alım gücünün düşmesi, paramızın sürekli değer kaybetmesi, ülkenin bulunduğu durum, insanımızın çaresizliğini, içinde bulunulan durumu..” özetlemiyor mu, anlatmıyor mu?
Yollar, köprüler, tüneller yaptık..
Aya gitmemize ise, az kaldı, az!
Hazırlanınız, aya sert iniş yapacağız!
Derken, saraydan beklenmedik açıklama geldi?..
Ülkenin ekonomi, maliye ve hazinesini teslim ettiğimiz Berat Albayrak ile muhterem eşi kameralar karşısına geçti ve eski yılın son günleri, yeni yılın ilk günü için müjdeyi verdiler..
Veliaht Bilal Erdoğan unutulur mu?
Haberin özü, Milli İrade Platformu’nun 400’e yakın sivil toplum kuruluşuyla düzenlediği, “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet” mitingi için İstanbul'a yumuşak iniş için haberler salındı, ülkenin dört bir yanına..
“Şehitlerimiz” bağlamında,” Filistin'e, Gazzeli çocuklara” destek verilecek, “son yıllarda ilişkilerimizi düzeltmek için dört, beş takla attığımız İsrail “lanetlenecekti..
BULUŞMANIN ADRESİ GALATA KÖPRÜSÜ!
İstanbul'un en gözde mekanlarından Taksim, tüm buluşmalara, gösterilere, mitinglere yasak ilan edilirken, bu defa buluşmanın adresi olarak “Galata köprüsünün” açıklanması, ne ile izah edile bilinir ki?
Eminönü'nden Galata köprüsü ve oradan Karaköy'e kadar, bu çağrıya kulak verenler, “siyasi iradenin iktidarda kalması için” buluştular, alanları doldurdular..
Filistin bayrakları dalgalandırıldı, gün boyu..
Karadan ve denizden Galata köprüsü kuşatıldı..
İstanbul'da bir başka mesajlar veriliyordu?!..
Kimine göre İsrail'e, kimine göre Amerika'ya, kimine göre, Ekrem İmamoğlu'na, kimine göre, muhalefete ve kimine göre, Atatürkçülere, Cumhuriyetçilere?..
Mesajı, anlamayan mı vardı?
GEMİLER GEÇER, KARŞI KIYIDAN?
Hamaset nutukları atıldı, can alıcı, gönül okşayıcı..
Ayasofya'da, Sultanahmet'te, Eminönü camilerinde sabah namazı eda edildi..
Sonra miting alanına yüründü..
Bilal Erdoğan'ın gür sesi duyuldu..
“İsrail'e destek veren iş adamlarının, bu suyu yasaklarla kesilecekti, yasaklar ile?”
Kimler yoktu, alanda kimler?
Sıkı mı, alanda olmasınlar?
Biatiz'min emrindeydiler, birer, ikişer, üçer..
Gemiler, geçer, gider karşı kıyıdan..
İsrail'e yük taşırlar, yük!..
Gemiler, gemiler, bizim gemiler..
Öte yanda, kahvehaneler basılır, sandalyeler, masalar devrilir, kahveler dökülür..
Ne ucuz kahramanlık ya?!
“Hilafete “ için bayraklar açılır, “Cumhuriyet'e, Atatürk'e “sövgüler..
“Liyakat, laiklik, hak, hukuk” ayaklar altında!
Bir başka Gazze desteği, sergilenir?
Hey yavrum, hey, burası Türkiye!
İstanbul'da kız kulesi, yandım aman canan!
HER SEÇİM ÖNCESİ YAŞADIKLARIMIZ?
“Şehitler, Filistin, Gazze, İsrail “ bahane ya, biz bu oyunları, tezgahları daha öncede görmedik mi?
Her seçim öncesi, bunları yaşamadık mı?
Gaz, petrol bulmadık mı?
Aya gidiyoruz demedik mi?
Akdeniz'de, Karadeniz'de gemiler dolaştırmadık mı?
Egede, uçakları uçurmadık mı?
“Bir gece ansızın geliriz” naraları atmadık mı?
Riyad'da ayağa kalkan Atatürk, Cumhuriyet aşkını, özgürlüğünü, yaşam biçimini, “yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışını bastırmak, susturmak değilse, nedir bu!?
Burası Türkiye, “Cumhuriyetçiler ve Atatürkçülere karşı, cemaatçiler, tarikatçılar, hilafet ve saltanat, biatizm yanlıları”, karşı, karşıya?
Hayırlısı da?
Aziz ve yüce milletimiz, bu oyunlara gelmez, “sağduyu ile birlik ve beraberlik içinde”, bunları aşacak birikime, tecrübeye maliktir..
TÜRK ÖNDE,TÜRK İLERİ!
Mesele, iktidarda kalmak adına, “gerçekleştirilen siyasi ayak oyunları” karşısında uyanık olmaktır!
İnanıyorum ki, “Korkma sönmez, bu şafaklarda yüzen al sancak” (M. Akif Ersoy)diye haykıran, Türk Milleti'nde bu güç, bu irade, bu yetenek, bu kahraman duruş, fazlası ile mevcuttur..
“Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük, Ana yurdu dört baştan.
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri. “
Onuncu yıl Marşından, Faruk Nafiz Çamlıbel-Behçet Kemal Çağlar).
Yusuf Cinal yazıyor, 3 Ocak 2023