EUROTEM, TÜVASAŞ’ın tam böğrüne saplandığı günlerde ne diyordum? “ Türkiye’nin geleceği kesinlikle Raylı Sistem’dedir. Ülkeyi de, şehirleri de DEMİR AĞLARLA  örmedikçe geleceği kurtaramayız!..

           Yine o gün “ Türkiye’nin yarınları Raylı Sistemlerde; Trenlerde, metroda, tramvayda…  TÜVASAŞ’a, gerekli destek verilsin, 1000 yıl 4 vardiya çalışsa ülkenin raylı sistem ihtiyacını karşılayamaz! Böyle bir sektörü yabancı ülke şirketlerine neden verelim ?” diyorduk…

           Buyurun; 6-7 yıl sonra, Amcam Eurotem yeni fabrika için 200 dönüm yer arıyor…Bence O yer de bellidir; yoksa dillendirilmezdi! Liman yapılıyor, demiryolu da : -) oradan geçecek bile denilmiş : -) midir?

           İnsanlığın geleceği tarım arazilerindedir. “ Ülkeyi Asfalt Duble Yollarla ördük; Tarih yarattık!” laflarının nasıl bir yıkım olduğunu da az zaman sonra ilkin O sözleri edenler görecekler…

           İŞ bilenler, yatırım arazisi ararken asla toz kaldırmaz; her şey ucuza arazi kapatmaya hedeflenir…Hele bi de, bulunan arazi imara açık değilse, “ yeme de yanında yat!” gibi olur!

           Gönülden rızam asla yok, ama, “ EUROTEM, yapacaksa, yeni fabrikasını nerede kuracak?” merak eder, sorarım…Demiryolunun battığı O bereketli tarım arazilerinde ise, buna çanak tutan hiç kimse vebalden kurtulmasın da derim…

           Bakın, TBMM’ye Seçtiğimiz eski ve yeni hiçbir Sakarya Milletvekili böylesi yerel  konulara girmez!..Ön destek sözlerle Çanak Tutanlar’ı da sorgulamaz!..                              

        Ülkenin ve şehrin geleceğini şehirli düşünecek! Siyasetin önümüze koyduğu makarna, un, kömür torbası, iftarlar için başımızı öne eğmeyelim. Şehrin asıl sahipleri oylarını hiç sorgusuz vermesin! Bu kader değil, büyük bir yanlıştır!...

          Bilin ki, “ Zaman; Kapitalizm, Serbest Pazar, Hür Teşebbüs zamanı! Kazan kazan zamanı!” gibi laflar, göz kamaştıran LAF’lardır…Kazanan kim, ona bakın!

           Benim için; Kim nerede, ne kazanacak; hiç umurum değil? Benim bugün tek derdim, “ Türkiye, Sakarya, Sakaryalı ne kazanacak?” sorusunda yatar…

                          BENCE, UZUNÇARŞI’YA 5 KAT İMAR YAKIŞIR : -)

         Eğer, insanoğlunun YÖNÜ artık para olmuşsa, Uzunçarşı’ya 3 kat imar istemek bile olur…

        Hatta, şaka değil, PARA en ulvi değerlerin üzerine basıp geçmeyi bir şehirde sıradanlaştırmışsa, Uzunçarşı 5 kat yapılsın O halktan belki alkışlar bile alınır…

          Necati Mert, Orhan Camii haziresi’nin yok edilip, yerine hela yapılmasını yazmıştı…Adapazarı ve Orhan Camii; şehri ulvi bir simgede nasıl akla getiriveren karakterdir…Kimin aklıma oraya O hela istemek gelebilirdi?

           “ Adapazarı, ismiyle ve tüm simgeleriyle tek tek tarihten siliniyor! Bunu, bu şehirde doğmamış, yaşamamış seçilmişler yaparken koca şehir susuyor!” Uzunçarşı’ya da 3 kat imar istenir, verilirse ne denir? Yönüm hala  paraya dönemediği için bilemiyorum…Galiba bunun adı bugün, beceriksizlik!..

          Benim gibi 70 model bir beceriksize şehre ait kimi gelecek projeleri sorulsa; “ ağzınızla kuş tutsanız, O Uzunçarşı’yı 5 kat yapıp ışıklarla yıkasanız, cillop gibi mermer sütunlarla süsleseniz; O artık asla Uzunçarşı olmaz!” der.

          İstanbul Kapalıçarşı’yı tüm dünya bilir…Mısır Çarşısı’nı da. Bugün oralarda insan selinden yürünemiyor!.. Büyük kısmı da yabancı turist… Krallar, dünyanın en ünlü sinema yıldızları, müzik starları Kapalıçarşı’yı gezmeden dönmüyor…

          Uzunçarşı da, Adapazarı için öylesi bir Kent Tarihi…Eğer, oradaki taş binaların en azından dış görünüşü, aslına uygun restore edilse ortaya bambaşka bir Alışveriş ve Yaşam Alanı çıkar…

          Belki bu yazıyı yazmakta geç bile kaldım…Sakarya’da artık, şehir ve ilçelerin, tarım alanlarının bile rantı bizim hiç bilmediğimiz masalarda önceden belirleniyor… Yol haritası uygulamaya koyulduğunda, it ürüyor, kervan yürüyor..

          İşin garibi; “ Muhalefet yapar gibi !” görünen milletvekilleri bile Adapazarı içinde yapılan kimi rant İŞ’leri görmezden geliyor… Yarım ağızla Ferizli, Söğütlü, Kaynarca vesaire dile getiriliyor; biz de yedik : -) Şehir projelerini sorun görelim?

          Sizce, Uzunçarşı’ya 3 kat imar düşüncesi şimdi mi gündeme geldi? Kapalı kapılar arkasında atı alan çoktaannn Üsküdar’ı geçmiş olabilir mi?… Bu şehirde bunun hiç örnekleri yaşanmadı mı?

           Hatta, Ankara’daki SARAY yapılırken bile, siyasi muhalefet neredeydi ?