Araç trafiğinin yolu olan caddeye asfalt atıldığını bilirdik ama yaya trafiğinin, yaya trafiğinin yolu olan kaldırımlara asfalt atılmasını, yılda sekiz-on şehri gezen biri olarak ne yalan söyleyeyim ben ilk kez bizim Büyükşehir Belediyesi’nde gördüm.

**

‘Şehir yenileniyor’ sloganıyla başlatılan çalışmaların ilk kazması Ozanlar Mahallesi, Ünal Ozan Caddesi’nde vurulmuştu. Çalışmaların ilerlemesiyle, cadde şekli-hal almaya başlayınca kaldırımlara atılan asfaltı gördük. İyi mi olmuş, kötü mü olmuş bilmiyorum. Bunu zaman gösterecek.

**

Ancak, yaptığımız kısa bir araştırma sonunda, ‘eğer, asfalt atılan kaldırımların altında her hangi bir hat yani, elektrik, doğalgaz, su gibi hatlar yoksa asfaltlanması daha akıllıcadır’ tespitini yakaladık. Demek ki, o bölgede asfalt atılan kaldırımların altında böyle hatlar olmadığı için asfalt atılmış deyip,. Bu bölümü noktalayalım.

**

Benim gelmek istediğim yer aslında farklı. Yola; Büyükşehir Belediyesi’nin, Serdivan Medeniyet Bulvarı’ndan sonra Ünal Ozan Caddesi’ndeki kaldırımlara asfalt dökme gibi bir yeniliğine, başka yenilik önerisiyle çıktım…

**

Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi’nin kontrolünde olan, minibüs dolmuşlarında yolcu indirip bindirdiği otobüs duraklarından söz etmek istiyorum. Özellikle de, şehir merkezinin dışında ki, ‘kırsal alan’ diye söz ettiğimiz bölgelerdeki otobüs durakları. Bu duraklarda belediye otobüsü bekleyen yolcular özellikle, hava karardıktan sonra inanılmaz mağdur oluyor. Kişisel olarak defalarca başıma gelen bu olayları, sağda solda dillendirince, benim ve aile bireylerim gibi mağdur olan çok çok fazla insan olduğunu fark ettim.

**

İşin özü şu; şoför de insan. O da hata yapabilir. Dalgın solabilir. Sorunları olabilir. Olabilir de, olabilir. Hatta yeni şoförler göreve gelir. Durakları unutur. Geç fark eder. Birçok gerekçe sayabiliriz. İşte bunun için ben diyorum ki; özellikle şehir merkezi dışındaki tüm otobüs duraklarının, hem görsellik açısından, hem de şoförler tarafından anında fark edilmesi açısından fosforlu boya ile boyanmasını öneriyorum.

**

Resmiyette ‘mahalle’ benim hala ‘köy’ dediğim bölgelerde, onlarca, belki yüzlerce bu durumda durak var. Bu durakları fosforlu boyayla boyadığınız zaman, o karanlık, o köhne bölgelere de bir renk armonisi katacağı muhakkaktır.

**

Özellikle, bulundukları caddeye paralel dış bölümlerinin fosforlu boyayla boyanması, durakları çok daha belirginleştirecek, otobüs bekleyenlere güven verecek. Ve duraklarda yolcuların mağdur olmasının da önüne geçilecek. SBB Başkanı Zeki Toçoğlu’nun dikkatine sunuyorum.       

**

Şimdi bu önerime birileri gülebilir. Ancak, Türkiye’de en az on-on iki şehrinde otobüs duraklarının aynı zamanda kütüphaneye dönüştürüldüğünü, otobüs bekleyenler vakitlerini kitap okuyarak geçirdiğini bilen biri olarak… Antalya ve İzmir gibi illerde belediye otobüs duraklarında klima konulduğunu gören biri olarak…

**

‘Nerede bizim duraklarımızda kütüphane?’ diye bağırmıyorum. ‘Nerede bizim duraklarımızda klima?’ diye sızlanmıyorum. Sadece şehir merkezi dışındakilerinin dış bölümlerini fosforlu boyayla boyayın diyorum o kadar. Çünkü duraklarımızın kütüphaneye dönüştürülmesi, hele hele klimalarla donatılması bugün için lüks gibi görünebilir. Ama fosforlu boyayla boyayıp, en azından bir takım mağduriyetleri ortadan kaldırabiliriz.

23 Mayıs 2016