Ben bir elektrik direğiyim. Sokaklarda, tarlalarda, kara parçası olan her yerde yer alan, kimsenin dikkat etmediği ve insanlığın en fazla ihtiyaç duyduğu elektriği evlere, iş yerlerine, ulaşılması gereken yerlere taşıyan bir direğim. ‘’Bir elektrik direğinin ne yaşadığı olabilir ki?’’ sakın demeyin. Her şey yıllar önce başladı. Bir beton fabrikasında önce gövdemi oluşturdular, sonrasında içimden kablolar geçirdiler bir robot gibi. O kadar teknolojik değildim ama yapılış zamanıma bakarsak o dönemin en ihtiyaç duyulan ürünlerinden biriydim.
Şimdiki bulunduğum yere kadar yaklaşık on şehir, elli tane de ilçe ve köy gezmişimdir. Her ihtiyacı olan yere beni götürdüler. O dönemlerde benim gibi görevini layığıyla yapan, bozulmayan, yağmurdan, soğuktan etkilenmeyen, yazın sıcağında dimdik ayakta duran direkler çok fazla yoktu. Bu yüzden ihtiyaç duyulan bölgelere beni götürürlerdi.
Bugünden geçmişe baktığımda karanlıkları aydınlattım, sevgililer ışığımın altında kaçamak buluşmalar yaşadı. Kötü olaylar da gördüm. Malesef ışığın medeniyet getirmediği zihniyetler vardı. Yaydığım ışığın etrafında hırsızlık yapan, adam vuran, dostunu satan gibi insanlar gibi bir sürü kötülük gördüm. Işığın onları aydınlatması gerekirken onlar yerinde saymayı isteyenlerdi. İnsanoğludur dedim sustum. Ben işimden vazgeçmedim tüm gücümle çalıştım ve karanlıkları aydınlattım. Görevimi kusursuz şekilde yapmaktan hiç vazgeçmedim. Bu arada saydığım kötülükler arasında bana zarar vermek isteyenler de oldu. Kimi beton gövdemi söküp içimdeki kabloları çalmaya çalıştı, bazıları ışığımı kesmek için büyük taşlar attılar fakat ben elimden geldiğince onlara direndim. Direnmemin sebebi de sadece kendim için değil bu dünyada bana muhtaç, benim ışığıma ihtiyacı olan insanlara hizmet verebilmek içindi.
Bunların yanında çok fazla da hayat kurtarmışlığım vardır. İnsanlığa hizmet etmenin yanında görevim olmadan onları hayatta tutmayı da elimden geldiğince başardım. Hizmet verdiğim bazı yerler kırsal ve uçurumun kenarında olan yerlerdi. Birkaç sürücü arabanın kontrolünü kaybedip bana çarptı. Çarpmanın şiddeti ile yaralandılar fakat onları uçuruma düşmekten kurtardım. Belki de ölümden benim sayemde kurtuldular. Ben yaşamadım ama bazı arkadaşlarıma çarpıp hayatını kaybedenler de oldu. Sonradan duydum onları ve inanın o kadar üzüldüm ki. Neyse ki başıma öyle bir olay gelmedi. Ben biraz da kötü olaylara iyi tarafından bakmayı öğrendim bunca yıldır sokaklarda dikildim dikileli.
Geçtiğimiz günlerde bakımımı yapan ekip yanıma geldi. Alışılagelmiş bakımımı ve kontrollerimi yaptılar ve zamanımın geçmesine rağmen hâlâ yeniymişim gibi sınavı geçtim. Buna rağmen bağlı olduğum şirketin benim için bu doğrultuda düşünmediğini öğrendim. Onlara göre benim zamanım geçmişti. Yeni direkler veya yer altından kablolar geçirerek elektriği sağlamayı düşündüklerini duydum. Haklılar. İnsanlara en iyi hizmeti ne ve nasıl veriyorsa öyle verilmesi gerektiğine inanırım. Artık ömrümün son saatlerinden sesleniyorum sizlere. Yakında bir ekip gelecek, önce yerimden sökecek beni, yere yatıracak sonra yavaş yavaş sökecekler beni. Parçalara ayıracaklar. En sonunda da bir tır gelecek ve beton gövdemi yükleyecek arkasına ve beni yok edecekleri bir yere götürecekler. Bu hayatta herkesin ve her şeyin bir sonu olduğunu bu kararı görünce tekrar anladım. Sonum yaklaştı artık. Herkese bir veda etmek istedim. Hoş kalın, ışıklarla kalın.