Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden faciasında belirsizlik sürerken, gözler diğer maden sahalarına çevrildi…
Fatsa’daki siyanürlü altın madeninin faaliyetleri durduruldu…
İlçe ve bölge halkının uzun zamandır mücadele ettiği Ordu’nun Fatsa ilçesindeki siyanürlü altın madeninin faaliyetlerinin durdurulması kararı, bir nebze de olsa gönüllere su serpilmiş oldu…
Karar, Valilik tarafından Ordu İdare Mahkemesi’nin 25 Aralık 2023 tarihli ruhsat iptaline istinaden alındı. Fatsa ilçesindeki siyanürlü altın madeni alanının kapatılması için çevreciler, bölge halkıyla birlikte aylardır eylem yapıyorlardı…
Hatırlanacağı üzere, geçen yıl bölgede yağan aşırı yağışlar nedeniyle, asit çözeltilerin kullanıldığı siyanür liçleme sahasına sel sularının dolmasıyla ve bu suların siyanür ile ağır metaller içeren çamurlu su olarak bölgede bulunan derelere karışmasıyla çevre felaketi oluşmuştu… Olay sonrası, çevrecilerin eylemleri daha da artmıştı…
İliç faciasına benzer maden kazalarının yaşanmaması adına, zaman kaybetmeden diğer maden sahaları için de faaliyetlerin durdurulması kararları alınmalıdır…
Çevrecilerin çoğu madene değil, madenin çıkarılma şekline ve çevresel etkisine karşı… Geçen yıl, Artvin’in Cerattepesi’nde yeni maden sahaları açmak için orman alanında ağaç kesimi yapılması Türkiye’nin gündemine oturmuş, bölge halkı ve çevreciler ormanda kesiminin durdurulması için günlerce nöbet tutmuş, zaman zaman basın açıklamalarında da bulunmuşlardı… Çevreciler ayrıca, bölgenin coğrafi yapısına dikkat çekerek, eğimli arazide maden aramanın uygun olmadığına ve yeni maden sahalarının açılması durumunda, dönüşü olmayan bir çevre felaketinin yaşanabileceği uyarısında bulunmuşlardı…
Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan faciadan sonra, benzer faciaların başka bölgelerimizde de yaşanmasının kaçınılmaz olduğu kanısına vardım. Doğu Karadeniz bölgesinde çok sayıda maden sahası mevcut… Bölgede coğrafi yapıdan dolayı maden sahası açmayı geçtik, yol yapım esnasında bile toprak kaymaları oluyor…
Geçtiğimiz hafta sonu yıllardır görmediğim, aslen Artvin’in Borçka ilçesinden olan işi gereği İstanbulda yaşayan maden mühendisi arkadaşımla Ankara Bestekar Caddesi Grandala’da karşılaştım. Bir kahve içecek kadar zamanı olup, olmadığını sordum. Çok zamanı olmadığını, sadece kuru kahve almak için geldiğini, hatta yol kenarında park ettiği araçta eşini ve kızını beklettiğini söyledi. Kahve alırken, bir maden mühendisi olarak son zamanlarda yaşananlara ne diyorsun soruma “madenciliğe değil, maden çıkarılma yöntemine karşıyım” cevabını verdi. Ve ekledi; uygun bir zamanda bu konuyu enine boyuna konuşuruz…
Maden mühendisi dostumun zamanı olsaydı, “Artvinliler madene neden karşıdırlar” sorusunu soracaktım… Aynı soruyu, çocukluğunu Artvin’in ormanlarında geçiren, çevre-doğa dostu, akademisyen ve aynı zamanda iyi bir siyasetçi olan kıymetli dostum, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu hocamıza telefon aracılığıyla sordum. Kıymetli hocamızın verdiği cevabı özetle siz değerli okuyucularımla paylaşıyorum: Artvin halkımız, madene neden karşı biliyor musunuz? Bölgemiz heyelan sahasında, madencilik yapılması son derece sakıncalı. Bilindiği gibi maden sahası açmak için, ormanlık alanlar yok ediliyor. Yok olan orman, beraberinde heyelanı getirir. Maden çıkarılan alanlarda sürekli toprak kaymaları meydana geliyor. Bölgemizin coğrafi ve arazı yapısının eğimli olmasından dolayı, toprak kaymaları daha sıkça meydana gelmekte, bazen istenmeyen felaketleri de beraberinde getirmektedir… Ormancı torunları olarak, Artvinimizin her köşesinde orman kesimine karşıyız. Orman, bölge halkının her şeyidir. Orman mühendisi, bir bilim insanı olarak söylüyorum; Ormanlarımıza dokunmayın. Dokunursanız, Cerattepe ve diğer bölgedeki orman alanını tutamazsınız, kopup gelir… Bölge insanımız, madeni neden istemiyor? Bölgenin ekolojik sistemi bozulur diye. Ekolojik sistemin bozulması, kültür ve turizmin Artvinimizde yok olması demektir. Bilmeyenler için belirtmek isterim, maden sahası olan Cerattepe’nin her tarafında tabiat parkları, ormanlık alanlar ve de kayak merkezi var. Turizimin ayağı Kafkasör Yaylası, Atabarı Kayak Merkezi, eşi benzeri olmayan Hatila Milli Parkı ve Artvin’e hayat veren, şehri her türlü afette koruyan ve de endüstriyel olarak, ekonomiye katkısı olan Kent Ormanımız ile bölgenin ihtiyacını karşılayan su kaynakları bulunmaktadır…
Üzülerek belirtmek istiyorum, madencilik faaliyetinin sürdürüldüğü alanların çoğu eğimli arazilerdir... Onbinlerce insanımızın evi olan, güzel Artvinimizin tepesinde madencilik faaliyeti yapmak demek, bölgede yaşayan onbinlerce insanın halk sağlığını tehdit etmek ve yaşam hakkını da elinden almak demektir…
Kıymetli hocamızın ifadelerinden yola çıkarak, madencilik faaliyetleri neye benziyor biliyor musunuz; İzniniz olmadan, yağmurlu bir havada evinizin çatısında örtülü olan sağlam kiremitleri değiştirmeye…
Madene değil, maden çıkarılma yöntemlerine karşı durmalıyız. Doğayı, çevreyi ve insan sağlığını ayrıca yaban hayatını bozmayan, ülke ekonomisine katkı sağlayan her türlü madencilik faaliyetin elbette yanında olacağız…
Gelecek hafta görüşmek umuduyla…