Başkanlığa adaylığını koydu. Bir tane rakibi vardı, onu da geçeceğine yürekten inanıyordu. Rakibini kolay geçeceğini düşünse de bu tip seçimlerde ne olacağı hiçbir zaman belli olmazdı. Başkanlığa giden yol çok zordu. O yüzden işi sıkı tutma kararı aldı. Adaylığını ailesine, büyüklerine ve çevresine söyledi. Onların tebriklerini kabul ederken, bir yandan da fikirlerini sordu. En yakın arkadaşlarına neler yapabileceğini ve kendisine oy verme konusunda bağlılık yemini istedi. Başkanlık yolunda sağlam ve kararlı adımlar atıyordu.
Bu seçim onun için daha farklı bir anlam taşıyordu. Daha önce seçilmiş ve geçmişte örnekleri olan diğer başkanlardan farklıydı. Belki karakter olarak onlardan daha iyi, daha yaratıcıydı ama kesinlikle farklıydı. Bu yüzden de başkan seçildiğinde bir dönemin değişeceğine inanıyordu. Arkadaşlarıyla koordineli bir şekilde afişler, el ilanları bastırdı hatta hediyelik eşyaları bile ayarladı. Zafere giden yolda fedakârlıklar yapması gerektiğini biliyordu. Arkadaşları bastırdıkları afişleri duvarlara, demirlere, görünen her yere astılar. El ilanları ise hızlıca elden ele dolaşıyordu. Onun başkan adayı olduğunu bilmeyen kalmamıştı. Sadece bir kesimi ikna etmek ve oylarını almak gerekiyordu. Sonrasında yepyeni bir yönetim şekliyle bütün seçmenlerin yanında olacaktı.
Seçim günü geldi. Oy kullanımı başladı. Heyecan doruktaydı. Herkes gizli bir şekilde zarfın içindeki kâğıda başkan adayının ismini yazıp, sandığa atıyordu. Oy kullanma işlemi sona erdi ve sandık kapandı. Oy sayımına geçildi. Heyecan gitgide artıyordu. İlk belirlemelerde rakibi ile burun burunaydı. İçinden seçimi kazanacağına inansa da, insanların neden hâlâ aynı klişelere oy verdiğini anlayamadı. O farklıydı. Oyların sayımı bitmişti. Herkes toplandı ve öğretmen tahtaya kazananı yazdı. Evet, kazanmıştı. O artık sınıf başkanıydı. Çevresindekilere sarıldı ve mutluluktan gözyaşlarını tutamadı. Ellerini havaya kaldırıp sınıfını selamladı. Öğretmeninin tebriklerini kabul etti. Artık bir dönem bitmişti. Sınıfın en çalışkanı, uslu duranı değildi başkan. Okumayı çok seven ama ders çalışmayı sevmeyen, derste konuşan ama saygılı, teneffüste sınava çalışan değil top peşinde koşan biri başkan olmuştu. Devrim gerçekleşmişti. Öğretmeni yeni başkanı sınıfın huzurunda bir konuşma yapması için tahtaya çağırdı. Yeni başkan ayağa kalktığında bütün sınıf ayakta yeni başkanlarını alkışladı.
‘’Sevgili arkadaşlarım, seçmenlerim ve sıra arkadaşlarım,
Bir seçimi daha geride bıraktık. Sizinle birebir yaptığım konuşmalarda söylediğim gibi artık yeni bir dönemin başlangıcındayız. Sınıf başkanı kavramını ve bilinen bütün yanlışları düzelteceğim. Sadece yoklamayı tutan, tahtaya konuşanları yazan bir sınıf başkanı olmayacağım. Sizin hakkınızı koruyan, yanlış yaptığınızda sizi savunan ve en önemlisi doğrularınızı sonuna kadar destekleyen bir başkan olacağım. Ben sizden biriyim. Öğretmen manipülasyonuyla seçilmedim veya aday olmadım. Tamamen kendi kararım ve irademle aday oldum. Siz de beni seçtiniz. O zaman hepinizi ayağa davet ediyorum, yeni bir düzenin öncüsü olacak sınıf olarak hazır mıyız arkadaşlar?’’