“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır!” diyen, O eşsiz faninin toprağa koyuluşunun 80. Yılı.
Anıtkabir yarın da milyonlarca insanın ziyaret ettiği bir Anıt Mekan olacak.
İnsan onurlu olur, onuruyla yaşarsa; fani olunca da onuruyla yaşatılır! Mustafa Kemal Atatürk işte öylesi bir Devlet Adamı!
“ Bağımsızlık benim karakterimdir!” sözüne ise büyük bir saygı ve içten sevgi duyarım! O sözü çocuklarımızın kişiliğinde görmek büyük huzurdur.
***
Ülke Halkı; öğrenme, Okuma hakkını; Okuma, Öğrenmenin bireye kazandırdığı nitelik özgüvenini, güçleri Cumhuriyet ile tanıdı…
Türkiye Cumhuriyet kurulduğu günlerde bu ülkede yaşayan nüfusun ancak % 6-7’si okuma yazma biliyormuş. Hatta kadınlar yarısı kadar da bilmiyor.
Bizler, çocuklarından gelen mektupları okuyamayan komşularımızın, Ana-Baba evimize gelip bizlere asker mektubu okuttuğu günleri de yaşadık.
Cumhuriyet bu günlere hiç kolay gelmedi. “ Ölülerimizi gömecek kefen bezimizi yapamıyorduk.” denilen günler yaşanmıştır.
***
Sadece Saray’ın ve devlet görevlilerinin bildiği Osmanlıcayı halk bilmiyor, konuşmuyor, yazmıyordu…
Ülkemiz; Latin harfleri ve TÜRKÇE ile halkının yazma ve okuma oranını bugünkü aşamalara getirdi…
Nüfusu çok azalan ülkemizde, her şey önce halkın eğitimi için seferber edildi. Yerli ve Milli Tarım ile Sanayide çok hızlı gelişmeler başlatıldı. Keşke; Yerli ve Milli de kalabilseydik!
2018 Yılına geldik, Atatürk Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği Sanayi Servetleri satılarak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Sata sata da dibi bitirilemedi.
Atatürk’e ülkemizin kaç neslinin minnettar olduğunu yarın Anıtkabir’de O eşsiz saygı görevi yapılırken görmemiz, anlamamız gerekir.
***
Haaa…Herkes Atatürk Cumhuriyeti’ni ve eserlerini karalayarak bir yere varılamayacağını da görüyor. Herkes kalıcı eserleri ile anılıyor, saygı görüyor.
Arjantin’de, Şili de, Küba’da; Azerbaycan, Hindistan ve sayısız Asya, Afrika ülkesinde adına anıtlar dikilen Mustafa Kemal Atatürk gerçeği çok şey anlatır.
Türkiye Cumhuriyeti’ne, geleceğe dönük görüşlerini de emanet etmiş:
“ Komşuların İç İşlerine karışmayın!
Rusya’yı tahrik etmeyin!
Arap ülkeleriyle; tarihi, sosyal, kültürel ilişkilerinizi geliştirin. Fakat aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın, sormadan akıl vermeyin!
Batı kültürünü benimseyin. Fakat Onların emperyalist emellerine alet olmayın!”
O görüşlerini bugün döne döne, her gün okumanın günü değil mi?
***
Şunları da bir gün daha da geniş yazarım:
Atatürk Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nu bizim kuşaklara hamasi anlatımlarla öğretti. Kendi okumalarımızla ayaklarımız doğru yere basar oldu.
İlber Ortaylı değiliz; ama, tarihi gerçeğe yakın öğrenmeye çalıştık.
“ Asya, Avrupa, Afrika’da, Üç Kıta ve Akdeniz’e hükümran Muhteşem bir imparatorluk. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Süleyman;
Sultanlar, Estergonlar, Kanijeler..” anlatan, hamasi cep kitapları okuduk. Bugün, Osmanlı hayranı görünen kimileri Cumhuriyet’in O kitaplarını bilmez.
Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in; Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn savaşlarını; Hudeybiye anlaşmasını, Mekke Fethi’ni;
İlk Ezanı okuyan kölesi Bilal-ı Habeşi’yi, Örümcek Mucizesi’ni; 1955-60 yıllarında her hafta çıkan el kitaplarından okuduk, öğrendik.
***
Türkiye Cumhuriyeti, bugün özgürlüğünü kazanıp, kendi bayrağı altında devlet kuran nice ülkeye de Kurtuluş-Kuruluş Önderi olmuştur.
Özgürlüğün, Bağımsızlığın, Dönüşüm, Gelişimin, Birlik olmanın en büyük Ulusal Önderi’nin, “ Naçiz Vücudunun toprağa koyuluşunun 80. Yılı “
Erdem zirvesi, “ Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır!” sözleriyle, rahmetler diliyorum… Anıtkabir Törenini, ziyaretleri mutlak izlerim.