Bu yıl kuraklık deva etse ve kar yağmasa idi tarımda her şeyi ithal eder hale gelecektik. Tabi para bulursak. Gerçi para basardık sorun değil ama Ülkenin Demirel Dönemindeki Dünyada Tarımda kendi kendine yeten 7 ülke arasında olmasını artık hayal bile etmek mümkün değil.
Bir takım çevreler İstanbul Ankara gibi şehirlerde CHP kazandı onun için yağış olmuyor desede gerçek hiç te öyle değil. Dünya da iklim değişikliği oluyor. SU ARTIK ÇOK ÖNEMLİ. Doğayı katlettik ve bir gün bunun acısı çıkacak. Nasıl 99 depreminde çıktı ise yine çıkacak. Ormanları yok edip madencilere peşkeş çekenler, dereleri yok edenler bir gün bunun hesabını verecek.
Gübre fiyatlarındaki artışı ve bu artışın tarıma yansımasını duymayan neredeyse kalmadı. Gelinen noktada tarımda artan tepkiyi azaltmaya çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan çareyi tarım destekleri kapsamında arpa, buğday vs. ürünlerde dekara 8 TL olarak verilen gübre desteğini iki katına çıkararak 16 TL yapmakta buldu. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve havuz medyasının müjde olarak duyurdukları bu durum gerçek anlamda tarım üretimini ve üretici köylüyü desteklemek değil; asıl tarımda kangrenleşen sorunları gizlemek ve öteleme çabasından başka bir şey değildir.
Dekara 8 TL olan gübre desteği iki katına çıktı ama ne zaman ödeneceğine ilişkin bir açıklama yok. Üstelik artırılan gübre desteği 2020 yılı tarım destekleri kapsamında ödenmesi gereken gübre desteği. Yani geçtiğimiz yılda ödenmesi gereken ama ödenmeyip 2021 yılı bütçesinden ödenmek üzere bu yıla bırakılan desteklemelerdir. 2020 yılında köylü tarlasını sürdü, tohumunu ekti, ürünün hasadına kadar en az iki defa da gübresini attı, ilaçlama, sulama, biçme vs. hepsini yaptı ama devlet kaç lira destek verecek bilmeden ve almadan yaptı. Neyi ne zaman yapacağını bilen üretici köylü, bütün bu üretim ve hasat sürecinde devletin, hangi üründe ne destek vereceğini, hangisinin üretimi için desteklemenin arttığını hangisinde yerinde saydığını bilemediği gibi ürününü kaça satacağını da bilemeden üretim yaptı. Hâlâ da 2020 yılı gübre ve mazot desteklemeleri ne zaman ödenecek belli değil. Köylüye, üretim yaparken, gübre alırken, tarla sürmek için mazot alırken verilmeyen destek sonra verilince ne destek oluyor ne de bir işe yarıyor.
GÜBRENİN YÜZDE 12’Sİ DESTEK
Gelgelelim verilen desteğin kendisine, çiftçiyi biraz olsun rahatlatacak bir müjde olarak değerlendirebilir miyiz? Amasya’da Üretici Köylü Sadık Turan, 1 dekar buğday için 25 kg taban, 25 kg da çimlenme gübresi attığını ve bu durumda 75 TL taban gübresi için 50 TL’de üst gübresi için para ödediğini belirtirken dekara toplam 125 TL gübre parası ödediğini belirtiyor.
- verdiği gübre desteğini iki katına çıkardığında köylünün harcadığının ancak yüzde 12’si olan gübre desteğinin zamanında verilmemesi bir dert. Destek adı altında verilenin gerçek bir destek olmaması başka bir dert. “Depoya giren mazotun yarısı bizden” diyerek destek açıklayan AKP iktidarı mazot desteğinde bırakalım depoya giren mazotun yarısını, dörtte birini ancak verdiğini göz önünde bulundurduğumuzda AKP tarımı desteklemiyor, destekliyormuş gibi yapıyor.
AKP ŞİRKETLERE DOKUNMUYOR
Gübre firmaları doların 8.5 TL olduğu dönemde 2 bin 500 TL’ye sattıkları gübreyi dolar 7 TL’yi gördüğünde bile zamlandırarak 3 bin TL’ye çıkardılar. Siyasi iktidar artan gıda fiyatları karşısında gıda tekelleri ve zincir marketlere dokunmadığı gibi artan gübre fiyatları karşısında da gübre şirketlerine dokunmuyor.
Gübre firmalarını özelleştiren siyasi iktidar gübrede fiyat belirleyiciliğini de özel şirketlerin insafına bırakmış oldu. Gübre piyasasının yüzde 30’unu elinde bulunduran Tarım Kredi Kooperatifi yurt dışından uygun fiyatlara gübre alabilecekken bunu kendi iştiraki olan GÜBRETAŞ aracılığıyla yapıyor. GÜBRETAŞ kendi yurt dışından gübre almak yerine aracı şirketlerin ithal ettiği gübreyi alıyor. Sonuç aracılar, komisyoncular ve bir kısım yandaş kazanırken ülke tarımı ve üretici köylülük kaybediyor.
ÜLKE SAMANA BİLE MUHTAÇ
“Biz Samanyolu diyoruz onların gözü hâlâ samanda” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyguladığı politikalar nedeniyle ülke samana bile muhtaç hale geldi. Köylü soğanını satamadı elinde çürüdü, satılamadığı için elde kalan patates hayvanlara yem oldu. Altın fiyatları bile düşerken ayçiçeği yağı fiyatları katlanarak artıyor. 19 yıllık iktidarlarında yıllık 19-20 milyon ton buğday üretimi yerinde sayarken buğday ithalatı 10 milyon tona çıktı. Ülke köylüsüne verilmeyen destekler, başta ABD ve Rusya olmak üzere başka ülkelerin tarım ve gıda tekellerine veriliyor.
Ülke tarımı, uluslararası tekeller ve yerli iş birlikçileri lehine şekillendirilip, çökertilirken Erdoğan artan tepkilerin üzerini Samanyolu galaksisi ile örtmeye çalışsa da başaramıyor. Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım samandaki gerçekler gibi Samanyolu galaksisi konusunda, “Astronot nasıl olacak’ derseniz. Onda zaten Uluslararası Uzay İstasyonu’nda gidip geliniyor. O programa dahil olarak bir Türk insanını, Uluslararası Uzay İstasyonu’na göndermeyi planlıyoruz. Yani biz götürmeyeceğiz. Öyle bir kabiliyetimiz yok” diyerek gerçeği söylemiş oldu. Gerçek bir tarım desteği vermeyen AKP iktidarı ‘Veriyormuş’ gibi yaparken, Samanyoluna da gidiyormuş gibi yapacak. Geriye sadece tarımda olduğu gibi uzayda da bir aracı bulma işi kaldı. Yani sonuç şu: Uzay mekiği ile para karşılığı Aya bir yandaş gönderilecek sonra çıkıp bak millet sözümüzü tuttuk uzaya ayak bastık denecek. % 95 iktidarın elinde olan medya da methiyeler düzecek. Bizim millet geçmişi çabuk unutur. 2023 hedeflerinde 500 milyar dolar üzeri ihracat vardı. 2023 geldi 4 te birini yapıyoruz şimdilik.